Diye “hurma tadı”nda veya “kedicik çağrışımlı” bir giriş yapalım.
Reyiz ile devam edelim.
***
“Ölü yıkamayı öğrenin!”
Amatör gassalık önermişti. (28.07.2015)
Amacı, ölüden-ölümden korkanları rehabilite etmek miydi, yoksa halkımızı koronalı günlere hazırlamak mı?
“Ona dokunmak ibadettir!” diyen dinsiz - densizlere “lütfen çüşünüz” diyenler oldu.
Ama “Reyiz basiret ve feraset ehlidir” diyenler haklı çıktı.
Çünkü dünyayı saran, korona belasını beş yıl önceden gördü.
Şimdi, “dünya lideri”, “ümmetin önderi” sıfatıyla dalga geçenler utansın. *
Önyargının bedeli ağır oluyor:
Kulak asmayanlar, kulak tıkayanlar cezayı ya hapse düşerek ödüyor ya da cahil kalarak.
“Parasız maske dağıtma işini” yüzüne gözüne bulaştırması tam bir şanssızlık.
“İngilizlere hibe edilen tonlarca sağlık malzemesi”nin arasına üç ay önce kurulmuş bir AKP’linin mallarının karışması ise CHP lideri için söylediği türden bir talihsizlik:
“Bahtsız bedeviyi çölde kutup ayısı...” (6.11.2012)
***
O tür konuşmaları belli ki sinsi ruhlu sivri zekâlı danışmanlar hazırlıyor.
Liderlerin başına zaten ne gelirse danışmanlardan geliyor.
Tövbe benzetmek gibi olmasın, Atatürk bile, danışman değil ama eş seçerken yanılmıştı.
(Belli ki İslamın 4 eşe izin vermesi, yanılma payına karşı bir tür önlem.)
***
Yardımcısı Fuat Oktay, Reyiz’in 21 danışman ile çalıştığını açıkladı.
Daha az danışman demek, birbiriyle daha az çelişen, daha az abuk subuk nutuk demek.
(Saray’da oda çok ama çalışan da çok: 1108 işçi, 479 kadrolu, 787 sözleşmeli memur, toplam 2 bin 374 personel. 2018 bütçesi)
Sinir veya oruç bozmazsa iki soru sorabilir miyiz?
- Saray personeli için Kısa Çalışma Ödeneği’ne başvuruldu mu?
- Kısa veya evden çalışan milyonları temsil ettiğine göre, listeye Reyiz de dahil edildi mi?
Bugün tam 3. ay! Saray’a adım atmadı. En son 10.03.2020 günü Yargıtay ve Danıştay başkanlarını kabulünde görülmüştü.
Her şerde bir hayır, koronavirüste on bir hayır.
Demek, “Saraysız” da yaşanabiliyormuş!
***
Yatsı ezanı sonrası minarelerden yükselen yüksek perde antiviral dualara danışman ve bakanların yol açtığı yanılgıları dahil etmek gerekiyor.
Huzura kavuşmak için, çarşı pazar fırsatçılarına, dövizi - altını patlatanlara, iç ve dış odaklara hele de darbe rüyası ile darbe kâbusu görüyor gibi yapanlara da “beddua” edilmesi şart.
Ramazanın ilk hutbesi gibi bunu formüle etmek de Diyanet Başkanı’na düşüyor.
Halkın virüs yüzünden magazin haberlerine hasret kaldığını düşündüğünden pandemiyi zina ve LBGTİ bireylerine bağlamıştı.
Belli ki Reyiz’in AB aşkına, 2004 yılında Türk Ceza Kanunu’nu değiştirip zinayı suç olmaktan çıkardığını unutmuştu.
Aynı unutkanlık eşcinsellik ve LBGTİ bireyleri için de söz konusuydu.
Zira “cinsel yönelime dayalı ayırımcılığı” Avrupa Konseyi’nin 2011 tarihli İstanbul Sözleşmesi ile yasaklayan ilk ülke idik.
Sözleşme Reyiz’in talimatıyla TBMM’de onaylanınca da anayasanın üzerinde (Md:90) bir hüküm haline geldi.
TÜİK’in suç istatikleri arasında, yıllardır zina sayısı ve LBGTİ konusu yer almıyordu.
Diyanet Başkanı, acaba haftalardır evlerine hapsedilmiş 65 yaş üstü yurttaşlar arasında “zina” veya “LBGTİ patlaması” yaşandığı istihbaratı mı aldı?
Ramazanın kutsallığı da Kuranıkerim’in bu ayda tebliğ edilmeye başlamasından kaynaklanıyor.
Belli ki Diyanet Başkanı’nın tefsiri farklı: Ramazanda yoksullar yerine, çaresiz gördüğü iktidara yardım etmeyi yeğliyor.
“Sigara haramdır” diye başlamıştı, TOKi için verilen ve alınan faiz haram değil diye devam etti.
Dileyelim, Reyiz’in üniversite diplomasından ya da iddia konusu servetinden söz etmeyi de “şirk koşmak” saymaz.
***
Virüs belasına eşcinsellik ve cinsel yönelim azgınlığının yol açtığını belirttiği hutbede, kendi camiasından örnek vermesi beklenmezdi.
Örnek ilahi takdirle ortaya çıktı.
Meğer o sıralarda Diyanet müfettişleri Çorum-Kargı İlçe Müftü Vekili F.K. ile müftü şoförü H.B.A’nın, K.T. adlı bir erkek çocuğuna uzun süredir cinsel istismarda bulunduğunu saptayıp işten el çektirmişler.
Müfettişler elleri değmişken Akit TV’de, “Beylerin canı çekmiş ise orucu hanımı ile açabilir!” diye fetva veren Dünya Hafızlık Eğitim Derneği Başkanı Mesut Özdemir’e de “cinsel ayırımcılık”tan dava açmalılar.
“Hanım da beyi ile oruç açabilir!” konusunu es geçtiği için.
Ankara veya Diyarbakır Barosu, böyle bir söz etseydi de +65 ahalimiz olacakları “ramazan eğlencesi” niyetine izleseydi.
