Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Cumhuriyet bir Kuvayı Milliye kuruluşudur
Rüzgârsız bir havada dönen fırıldağın elbette bir üfleyeni vardır.
Bir asırlık çınar olan Cumhuriyet gazetesi bir Kuvayı Milliye kuruluşudur.
Yüzyıl boyunca ona saldırılmış, ele geçirme hareketleri olmuş ama bu kale işgal edilememiştir.
EN ‘GÜVENİLİR’ GAZETE
Dünyanın en saygın üniversitelerinden İngiltere’deki Oxford ve Reuters Gazetecilik Çalışmaları Enstitüsü, 2023 Dijital Haber Raporu’nu yayımladı. Bu rapora göre Cumhuriyet, tekrar Türkiye’nin en güvenilir gazetesi seçildi. (Cumhuriyet, 16 Haziran 2023)
Ancak Cumhuriyet gazetesi son günlerde sürdürülen yoğun saldırıların odak noktası durumundadır.
Bu saldırılar karşısında, konuları tüm açıklığıyla ortaya koyan bir yazı yazmak durumunda kaldık. Bu yazıyı yazarken çok üzülüyorum, onun nedenini de kısaca belirteyim.
Türkiye çok zorlu bir seçimden çıktı. Demokrasi, laiklik ve Cumhuriyet kazanımlarının siyasal kuruluşu olan CHP tartışmalar içinde. Türkiye giderek ağırlaşan bir ekonomik durumla karşı karşıya. Döviz kurları yükselişte, enflasyon artıyor. Emekliler ve dar gelirliler zor durumda.
Eleştirel gazetelerin tümü (Sözcü, BirGün, Evrensel, Korkusuz, Karar vb.) döviz yükselişleri nedeniyle ekonomik yönden çok zor duruma girdiler. Yaşamsal bir sorun karşısındalar.
İşte böylesi bir ortamda özellikle son bir aydır, gündem saptırılarak Cumhuriyet’e karşı ısrarla bir saldırı kampanyası sürdürülüyor.
NEDEN
Cumhuriyet gazetesinin tarihinde, gazeteye egemen olmak için denemeler yapılmıştır.
Yunus Nadi vefat edince bir süre sonra gazetenin düşünsel çizgisini emek kesiminin yanına çeken Nadir Nadi’ye kumpas yapılmış, kendisi bir yılı aşkın bir süre gazete yönetiminden uzaklaştırılmıştı.
Nadir Nadi vefat edince 1991’de de bir iç yönetim darbesiyle İlhan Selçuk, yakın çalışma arkadaşları Ali Sirmen, Uğur Mumcu, Oktay Akbal ile birlikte gazete dışında bırakılmış ve ancak 1992’de gazeteye gelebilmişti.
İlhan Selçuk 2010 yılında vefat edince de kimi ikinci cumhuriyetçiler gazeteyi ele geçirdiler. Tüm mallarını sattılar, milyonlarca lira borç yaptılar. O grupla mücadele de 4 yıl sürdü. Yargıtay kararıyla Cumhuriyet Vakfı’nda yeniden seçim yapıldı. Ben gazeteye böylelikle dönebildim. Beş yıl içinde tüm borçlar ödendi, gazete yeniden Atatürkçü çizgiye oturdu. Ankara’da 6 katlı bir binaya sahip olundu. İşte tam bu aşamada yeniden gazeteyi ele geçirme hareketi başlatıldı.
Bir saygınlık kurumu olan Cumhuriyet’e, en güvenilir gazeteye egemen olmak, onun etkisi ve gücünden yararlanmak, bu gücü kullanmak ve ayrıcalığını elde etmek, bir ihtiras olarak ortaya çıktı.
Gazeteyi yayımlamakla yükümlü Cumhuriyet Vakfı ve ona bağlı şirketin içinde yönetime talip olan bir grup ortaya çıktı. Bu gibi oluşumlar toplumsal-sosyoloji gereği bir örgütlenmedir. Bir baş, bir yönlendirilmeye gereksinme gösterir.
Bu hareketin de kuşkusuz bir başı var, grubun unsurları var. Bu konuyu kişiselleştirmemek için isimlere girmiyorum.
İŞİN ESASI
İşin temeli, gazetenin tüm birimlerine egemen olmak istemiyle başladı. Bunlara engel oldum. Gazetenin kurumlaşması için çalıştım. Kişisel birimleşmeleri engelledim. Bana karşı çıkış başladı.
Ancak ideolojik bir olay, ideolojik bir istem açıkça gözümün açılmasını sağladı. Şöyle ki:
Üsküdar Üniversitesi’ne, partili Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından rektör olarak atanan bir kişiyle yapılan söyleşinin yayımlanmasını engelledim.
Said Nursi platformu ve Said Nursi kürsüsüne sahip olan bir üniversitenin rektörü kim olursa olsun onun söyleşisi Cumhuriyet gazetesinde yer alamazdı. ADD tarafından 2022 yılının Atatürkçüsü seçilen, Atatürk hakkında 20’ye yakın kitap yazan Alev Coşkun zaten buna izin veremezdi. Ancak bu hareket bana karşı yapılan girişimlerin bir anda üst düzeye taşınmasının nedeni oldu. Düğmeye basıldı.
ÇELİŞKİLİ KONULAR
Aynı grup, Cumhuriyet gazetesinin arşivinin NFT olarak satılmak istendiğini ileri sürerek Cumhuriyet Vakfı içinde ısrarlı bir tartışma ortamı yarattı.
NFT adı verilen konu şudur: Cumhuriyet Vakfı’nın malı olan 100 yıllık Cumhuriyet arşivi kuşkusuz milyonlarca haber, makale ve tarihi resimlere sahiptir.
Bu arşiv herkesin yararlanmasına açıktır. İsteyen herkes parça başına 9 TL ödeyerek istediği haberi ya da resmi satın alabilir.
Bir şirket, arşivden bazı önemli resim ve yazıları alarak NFT adı verilen özel bir belge yapmak istedi. Bu konuda görüşmeler tamamlanmadan bu görüşmeleri durdurduk. Bir sözleşmeye varılmadan, sözü edilen bu şirkete, noterden ihtarname çekilerek konu üzerinde görüşmelere son verildi.
Buna karşın iki vakıf yönetim kurulu üyesi konu hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Cumhuriyet savcılığı bu başvurular karşısında takipsizlik kararı verdi.
Ancak bu konu gazetenin en önemli konusu gibi aylarca tartışmaya açıldı.
İkinci konu e-ticaret yasası Meclis’te konuşulurken özel haber yapıldığı, bu konuda ilan için bir şirketten 500.000 lira alındığıdır. Öncelikle belirtmeliyim ki söz konusu edilen olay, gazete yönetimince değerlendirilmiş ve ticari yönden de herhangi bir işlem gerçekleşmemiştir.
Cumhuriyet gazetesi, iddia edildiği gibi, bu konuda hiçbir özel haber yapmamıştır. Konu dünkü gazetede (16.6.2023) “arşivler yalanı çürütüyor” başlığıyla şöyle verildi:
“Cumhuriyet gazetesine karşı son günlerde yürütülen yoğun saldırıların odak noktası olan e-ticaret yasasına ilişkin eleştirel haberlerin benzerleri, aynı dönemde iktidar yanlısı yayın organları dahil birçok gazete ve internet haber sitelerinde yayımlandı.”
Cumhuriyet gazetesini çeşitli ortamlarda karalamaya, suçlamaya çalışan bu grup, yine savcılığa başvurarak savcılık tarafından kovuşturma açılsın istedi. Cumhuriyet başsavcılığı herhangi bir suç oluşmadığı için kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verdi.
Tüm yapılan hareketler ortada kaldı.
Yoğun saldırılar karşısında, Basın Konseyi başkanlığı da yapmış duayen gazeteci Oktay Ekşi’ye başvurdum. Cumhuriyet gazetesinde ve diğer tüm gazetelerde bu konuyla ilgili yayımlanan tüm haberleri inceleyerek objektif bir rapor vermesini rica ettim. Oktay Ekşi raporunda şöyle diyor:
“Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan bu haberlerin basın meslek ilkelerine hiçbir ters yanını görmedim.”
İSTİFAM İSTENİYOR
Cumhuriyet gazetesine 1992 yılında İlhan Selçuk’un davetiyle geldim. Kesintisiz 16 yıl şirketin yönetim kurulu başkanlığını yaptım. İlhan ağabeyin vakıf başkanlığı süresinde vakıf başkan vekilliği yaptım. Yüzlerce makale yazdım. 30 yıldır Cumhuriyet’in içindeyim, Cumhuriyet emekçileriyle birlikte gazetenin yaşaması için çalışıyorum. Ancak okuyucularımız, CUMOK’lar, yazarlarımızın büyük çoğunluğu bu kadar kritik bir dönemde gazetenin başından ayrılmamın doğru olmadığını belirtiyorlar.
Bundan 25 gün önce 22 Mayıs 2023 tarihli vakıf yönetim kurulu toplantısında 5 saat tüm konular konuşuldu. Bu aşamada göreve devam etmek için güven oyuna başvurulmasını istedim.
12 üyenin 9’u bana güven oyu verince, diğer üç üye de güven oyu verdiler. Yani oybirliği ile güven oyu aldım.
Ancak şimdi bu üç üye ısrarla istifamı istiyor: Son 25 günde ne oldu, kimlerle konuşuldu da bu üç üye ısrarla benim istifamı istiyor?
Karmaşa yaratarak kamuoyunu harekete geçirmek, üzerimde kamuoyu baskısı uygulamak istiyorlar.
Tartışılan iki konuyu yukarıda anlattım. Her iki konuda da vakıf yönetim kurulu üyeleri savcılığa başvurdu. Her iki konuda da cumhuriyet başsavcılığı suçun oluşmadığını ve kovuşturmaya yer olmadığını belirterek takipsizlik kararı verdi.
Şimdi, istifamı isteyenlere sormak istiyorum:
Masumiyet karinesi diye bağırıyoruz. Neden hukuka ve masumiyet karinesine saygı duymuyorsunuz?
Bir başka önemli konu vakıf yönetim kurulunda konuşulan konuların yalan yanlış dışarıya sızdırılmasıdır. Nerede adalet, sadakat ve Vakıf üyeliği sorumluluğu...
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
Tuncay Mollaveisoğlu Bodrum’da yaşıyordu. Onun İzmir bürosunun başına gelmesi, oradan genel yayın yönetmeni olması için birinci derecede gayret gösterdim.
Altı aydır genel yayın yönetmenliği yapıyordu. Ne yazık ki Cumhuriyet gazetesinin içinden yetişmeyenler, onun ruhunu özümseyemiyorlar.
Yazdığı son yazıda gazetenin saygınlığını yaralayıcı, vakıf yönetim kurulu üyelerinin onurlarını kırıcı cümleleri çıkarırsa yazının yayımlanacağını söyledim: Yoksa dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir gazetenin böylesi saldırılarla dolu bir yazıyı yayımlamasının mümkün olmadığını belirttim.
Tuncay Mollaveisoğlu, istifa etme gerekçelerini raporlayan bu yazıda ısrar etti. Kavga etmeden ağabey-kardeş gibi ayrıldık. Basın yaşamında başarılarının devamını dilerim.
ÖNEMLİ SORU
Önemli soru şudur: Bu grup, neden gazetemizi ve gazetenin yöneticilerini suçlamak, karalamak için kimi sosyal medyayı kullanıyor? Niçin Cumhuriyet gazetesinin, yöneticilerinin ve çalışanlarının haksız yere iktidarın yandaş medyasında hedef gösterilmesine neden oluyor? Neden vakıf yönetim kurulunda bu konuları görüşmek yerine kamuoyunu etkilemeye çalışıyor?
Tüm veriler ve gelişmeler öyle gösteriyor ki karşımızdaki olay, birtakım gerekçeler yaratılarak Cumhuriyet gazetesini ele geçirme olayıdır.
Cumhuriyet gazetesi bir Kuvayı Milliye kurumudur. İşgal edilemez, satılamaz, satın alınamaz.
Yazımı önemli bir deyişle bağlıyorum. Şöyle ki:
“Rüzgârsız bir havada dönen fırıldağın elbette bir üfleyeni vardır.”
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Zorbalığa uğrayan genç isyan etti!
- Ayvalık'ta Atatürk Anıtı'na balyozla saldırı
- Akılalmaz protez bacak dolandırıcılığı!
- Suyu azaldığı için alarm veren gölde 'flamingo' sürprizi
- Yavru kedi kuryenin dikkati sayesinde böyle kurtarıldı
- Özgür Özel’den Kemal Kılıçdaroğlu’na olay yanıt
- 13 gündür aralıksız hapşırıyor
- Okullarda temizlik yapmak isteyen CHP'li belediyelere en
- Karekodlarda 'Sanal tuzak' uyarısı
- Ebeveynler dikkat!
En Çok Okunan Haberler
- Semih Çelik’in arkasındaki gizemli kişi ortaya çıktı
- THY kaptanı sefer sırasında hayatını kaybetti
- DNA sonucuna Rezan Epözdemir'den ilk yanıt
- Cem Garipoğlu’nun ailesinden açıklama geldi!
- Yakınlarını görüntülü arayarak intihar etti!
- Aydın dağlarında hasat başladı: Rekolte bu yıl yüksek
- 'İyi hal' kalkacak mı?
- ‘Beyler, kendinize gelin…’
- 'Cumhur seçmeni memnun kaldı'
- Çin Türkiye'yi Dünya Ticaret Örgütü'ne şikâyet etti