Mücadeleyi baltalayanlarla mücadele etmek
Ali Apaydın
Son Köşe Yazıları

Mücadeleyi baltalayanlarla mücadele etmek

26.06.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Veganizm ve feminizm gibi çağımızın en değerli ve en etkili mücadele alanları bir tür “seküler din”e dönüşüyor. Sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte “dijital linç” ve “iptal kültürü” eleştiri ve ifade özgürlüğünün yerini çoktan almış durumda. Etik söylemler metalaşıyor, devrimci gramer endüstriyel fon havuzunda boğuluyor ve duyarlılıklar dijital performans dünyasına hapsediliyor.

Bugün eşitlik ve özgürlük çağrıları bile yeni dışlama hiyerarşileri üretiyor.

Tüm bunlar suistimalin yeni bir boyutuyla tanıştırıyor bizi.

SUİSTİMALİN YENİ BOYUTU

Suistimal; yasaların, normların, duyarlılıkların kötüye kullanılmasını ifade eden çok boyutlu bir olgudur. Ancak geleneksel olarak suistimalin tavandan kaynaklanan boyutlarına odaklanılır. Gelgelelim günümüzde suistimale ilişkin en az tavan kadar tabandan da gelen, mikro hayatlarımızdan yükselen bir boyutla da karşı karşıyayız! Bu boyutta kavramlarımızın diğer yüzlerini de görmemiz gerekiyor. Sırf mağdurları ve ezilenleri suçluyormuş gibi görünme riski taşıdığı için hemen herkesin çekindiği ve böylesine çekinildiği için gün be gün artan suistimalin bu boyutuna cesurca bakmadığımız her an, çok şey kaybediyoruz!

Mücadelenin başat motivasyonu düşman bulmak değil, hak elde etmek ve değiştirmektir. Mücadele öncelikle kendimiz için değil başkaları için, “biz” için yapılır. Ancak suistimalin bu boyutu, daima kendini mağdur gösteren, “biz” yerine “ben” diyen, değiştirmeyi değil düşman bulmayı hedefleyen bir şekilde işliyor. Etrafınıza bir bakın: feminizmi bir iftira aracı, veganizmi “etik üstünlük” gömleği gibi kullanan birileri mutlaka çıkacaktır karşınıza. Çünkü bu suiistimalciler hiç olmadığı kadar artan bir ivmeyle çoğalıyor etrafımızda! Öyle ki minik yansıma odalarında dışlayıcı dogmalar üretip mücadele etmek yerine gerçekten mücadele edenlere karşı yalan, iftira ve dedikoduyla itibar suikastları düzenleyen irili ufaklı topluluklar bile oluşturmuş durumdalar.

Mağduriyetin günümüzde ciddi şekilde araçsallaştırılarak bir güç kimliğine dönüştürüldüğü aşikâr. AKP sayesinde bunu layıkıyla öğrendik zaten! Zulmedenlerin “bize zulmediliyor” söylemini sonuna kadar kullanıp kendi zulümlerini meşrulaştırmaya çalıştığı bir suistimal ülkesine dönüştük. Üstelik sadece iktidar eliyle yapılmadı bu; sırtındaki hançerlerden söz edenin kendisinin nasıl bir hançer olduğunu en çıplak şekilde görüyoruz bugün. Dahası emek ve hak mücadelesinin kalbinde bile karşıdevrimle iş birliğine yeşil ışık yakan toksik varoluşları tanıyoruz bir bir...

Nitekim yakın zamanda hayvan hakları için mücadele ettikleri sanılan birçok derneğin iç yüzünü gördük her birimiz. İzmir’de yaşanan grev sürecinde adında “devrimci” ifadesi geçen köklü bir sendika konfederasyonunun yöneticilerinden, kendi üyelerini ve sendikal değerleri hiçe sayan, karşıdevrime destek vermeyi bir seçenek ve bir tehdit olarak kullanan cümleleri hep birlikte işittik. Ve eski pozisyonunu yeniden elde etmek isteyen kurucu parti eski genel başkanının ülkenin geleceği pahasına –her birimizin geleceği pahasına– ne tür hesaplar yaptığını izlemekten bıktık, usandık!

Neler yaşıyoruz böyle? Mücadele edenlerin varını yoğunu ortaya koyduğu böylesine kritik, böylesine hassas zamanlarda kendi kişisel hırsları ya da çıkarları uğruna ülkenin temel dinamikleriyle oynamakta hiç sakınca görmeyen “içimizdeki” bu insanlar kim? Binlerce yıllık mücadele kültürlerini, mücadele birikimlerini kendileri için finans, itibar ya da şöhret ekonomisi olarak kullanmakta hiçbir etik sakınca görmeyen bu insanlar kim? Sahi, bu insanlarla mı yol alacağız mücadele ederken? Hayır! 

TOKSİK VAROLUŞLARDAN KURTULMAK

Belki de ülke tarihimizde ilk kez, herkesin gerçek yüzünün ne olduğunun bu denli açık edildiği günleri yaşıyoruz. Etraflıca düşünüldüğünde çok ciddi bir olanaktır bu! Bu olanağı sonuna kadar kullanmalıyız!

Tek tek bireyler olarak değil ama bir toplum olarak akıl almaz denecek düzeyde geç bir tarihte, ancak 19 Mart Darbesinden sonra karşıdevrim tehdidini görmeyi başarabildik. Ve bu tehdide karşı mücadelelerimizi en üst seviyeye taşıdık. Gelgelelim şimdi, mücadele alanlarını istismar ederek kirletip zayıflatanları görmek için gecikme lüksümüz yok! Aksine istismarcı zihinlere karşı kesin, etkili ve sonuç alacak bir tutumu, mücadelelerin her alanında derhal sergilemek, derhal sonuç almak gerekiyor!

Bunun için tüm toksik varoluşlardan arınmak, uzaklaşmak ve “onlar”la değil “onlar”a karşı da mücadele etmek gerekiyor! Edeceğiz!

İlgili Konular: #Vegan #feminizm

Yazarın Son Yazıları

‘Tutarsızlığın Tutarsızlığı’

21. yüzyıl Türkiye’sinde kendi içinde kısmen ayrışan cumhuriyet karşıtı politik çizgileri ilk kez birleşmiş bir şekilde buluyoruz karşımızda: AKP, MHP, DEM, PKK ve diğerleri…

Devamını Oku
27.11.2025
Bir metnin 'yapı'sı

İçinde 969 kez “Hatırladığım kadarıyla”, 774 kez “Bilmiyorum”, 691 kez “-mışlar, -mişler, -muşlar” gibi...

Devamını Oku
13.11.2025
Düşünme aralıkları açmak için

Politika üretimi, derinlemesine düşünülmüş temel ilkeler etrafında şekillenen bir süreçtir.

Devamını Oku
30.10.2025
‘Sahtelikler Tiyatrosu’ iflasın eşiğinde

‘Sahtelikler Tiyatrosu’ iflasın eşiğinde

Devamını Oku
16.10.2025
Dijital çatlaklar

Dijital çatlaklar

Devamını Oku
02.10.2025
İhanetler ve hainler

İhanetler ve hainler

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasi diploması

Eğitim sosyolojisi içerisinde yaygın bir tez, bir ülkenin gelişmişlik düzeyini belirlemek için basit bir kriteri dikkate alır...

Devamını Oku
04.09.2025
Eleştiri, demagoji ve zırvalama

Eleştiri, demagoji ve zırvalama

Devamını Oku
21.08.2025
Gerçeklik iğnesi

Tıpkı kökleriyle ormanı zehirleyen bir mantar gibi toprağımızı, havamızı, geleceğimizi sarmalayıp zehirleyen bir iktidarla yaşıyoruz.

Devamını Oku
07.08.2025
MEB ve ÖSYM’nin karanlığı

MEB ve ÖSYM ısrarla “adil ve bilimsel” sınavlar yaptığını iddia ediyor.

Devamını Oku
24.07.2025
Yarım önlemleri reddedin!

Çok geç kaldığımız doğru! Çok doğru. Uyanış en geç 2023’te başlamalıydı...

Devamını Oku
10.07.2025
Mücadeleyi baltalayanlarla mücadele etmek

Veganizm ve feminizm gibi çağımızın en değerli ve en etkili mücadele alanları bir tür “seküler din”e dönüşüyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Yaşayan umutlar olmayı sürdürmek

Yaşayan umutlar olmayı sürdürmek

Devamını Oku
12.06.2025
Kötülüğün sıradanlaşması

Kötülüğün sıradanlaşması

Devamını Oku
29.05.2025
'Ben Marksist değilim'

“Ce qu'il y a de certain c'est que moi, je ne suis pas Marxiste” – “Kesin olan şu ki, ben Marksist değilim.” - Karl Marx

Devamını Oku
15.05.2025
İşçi sınıfı ve bugünümüz

İşçi sınıfı ve bugünümüz

Devamını Oku
01.05.2025
Liseliler ve öğretmenleri

Liseliler ve öğretmenleri

Devamını Oku
17.04.2025
Direnişin felsefesi

Direnişin felsefesi

Devamını Oku
03.04.2025
Mutsuz Adam

Mutsuz Adam

Devamını Oku
20.03.2025
Karanlık eğitim çalıştayı

Karanlık eğitim çalıştayı

Devamını Oku
06.03.2025
Akademisyenlerin suskunluğu

Akademisyenlerin suskunluğu

Devamını Oku
20.02.2025
Kayıp zamanın içinde

Kayıp zamanın içinde

Devamını Oku
06.02.2025
Meşruiyet meselesi ve faşizm tehlikesi

Meşruiyet meselesi ve faşizm sorunu

Devamını Oku
23.01.2025
Sol, solsuzluk ve 'solcular'

Sol, solsuzluk ve 'solcular'

Devamını Oku
09.01.2025
Ders olsun!

Ders olsun!

Devamını Oku
26.12.2024
-ım, -im, -üm’lerden kurtulmak

-ım, -im, -üm’lerden kurtulmak

Devamını Oku
12.12.2024
‘Sessizliğin Cumhuriyeti’

‘Sessizliğin Cumhuriyeti’

Devamını Oku
28.11.2024
Politika gösterisi değil politika yapmak!

Politika gösterisi değil politika yapmak!

Devamını Oku
14.11.2024
Türkiye bu değil!

Türkiye bu değil!

Devamını Oku
31.10.2024
Tarihte tatile çıkma zamanı değil!

Tarihte tatile çıkma zamanı değil!

Devamını Oku
17.10.2024
Cumhuriyet ve gençlik

Cumhuriyet ve gençlik

Devamını Oku
03.10.2024
Veli zorbalığı

Veli zorbalığı

Devamını Oku
19.09.2024
Cumhuriyet öğretmenlerinin sorumluluğu

Cumhuriyet öğretmenlerinin sorumluluğu

Devamını Oku
05.09.2024
'En zorunlu harcamaların ihmali'

'En zorunlu harcamaların ihmali'

Devamını Oku
22.08.2024
Cumhuriyet Türkiye’nin DNA’sıdır!

Cumhuriyet Türkiye’nin DNA’sıdır!

Devamını Oku
07.08.2024
Maraton, demokrasi ve eğitim

Maraton, demokrasi ve eğitim

Devamını Oku
25.07.2024
Ali Apaydın yazdı...

Kırksekiz ve Duygu

Devamını Oku
11.07.2024
Ali Apaydın yazdı...

Cehalet ve tehdit

Devamını Oku
27.06.2024
Eğitimde utanç yılı

Eğitimde utanç yılı

Devamını Oku
13.06.2024
Devrimi kurtarmak

Devrimi kurtarmak

Devamını Oku
30.05.2024