Ali Apaydın

Tarihte tatile çıkma zamanı değil!

17 Ekim 2024 Perşembe

Günümüzdeki makro gelişmeler gösteriyor ki, dünya bir kez daha tanınmayacak kadar çehresini değiştiriyor. Her büyük değişimde olduğu gibi bu büyük değişim de herkesi ve her şeyi etkileyecek. Peki, dünya böyle bir değişim içindeyken ülkemizde ne oluyor?

İranlı filozof Daryuş Şayegan, moderniteyle birlikte Avrupa’da bir “değişimler şenliği” yaşanmaya başladığından söz eder. Yüzyıllar boyunca yaşanan bu değişimler yalnızca Avrupa’yı değil bugünkü dünyamızı da meydana getirir. Peki bu süreçte dünyanın geri kalanında ne olur? Tarihte tatile çıkmışlardır onlar, Şayegan’ın ifadesiyle “Asya ve Afrika uygarlıklarının çocukları olan bizler, üç yüzyıldır tarihte ‘tatil’deyiz”dir. (Daryush Shayegan, Yaralı Bilinç, çev. Haldun Bayrı, Metis Yayınları, İstanbul, 1991, s.20)

Asya ve Afrika uygarlıkları bu tatilin faturasını fazlasıyla ödemiştir ve birçoğu halen ödemektedir. Türkiye olarak biz de bu faturayı fazlasıyla ödedik ancak bir de ciddi bir fark koyduk ortaya: tekrar böyle bir fatura ödememek için Cumhuriyet Devrimini gerçekleştirdik.

İşte şimdi yine benzer bir değişim süreci yaşanıyor dünyada. Sosyal, ekonomik ve teknolojik bir değişim süreci bu. Neyse ki, Asya ve Afrika çocuklarının hatırı sayılır bir kısmı tatil yapmıyor bu sefer. Onlar durumun gayet farkındalar. Ve Türkiye olarak biz de farkındayız, hiç olmazsa yurttaşların önemli bir kısmı olarak farkındayız bunun; ama ülke yönetimimiz hiç farkında değil!

Görünen o ki, 21. yüzyılın çehresi yeni bilgi ekonomisindeki dağılımlar üzerine şekillenecek. Böyle bir durumda bir ülkenin varoluşu için insana ve insan sermayesini oluşturmaya yatırım yapması kilit önem arz eder, yani eğitime yatırım yapmak...

Peki ülkemizi yönetenler ne yapıyor bu gerçeklik içinde? Tatil yapıyorlar! Öyle bir tatil ki bu, en çok meşgul olmaları gereken bu gündemden haberleri bile yok!

Bu yüzyılın başından beri ülkemizi neoliberal pratiklerin içine gömen AKP iktidarı, bir yandan bilimsel ve teknik birikimlerimizi yok ederken bir yandan da karşıdevrim gerçekleştirme hevesine kapılmış halde!

Bugün bilimsel kuruluşlarımız yok denecek kadar azaldı, azaltıldı. Gelişmiş ülkelerin yüzyılları aşan kurumsal deneyimleri bulunurken, AKP iktidarı devrimle birlikte var ettiğimiz yüzyıllık kurumlarımızı yok ediyor. Vaktinde dünyanın saygın birer eğitim kurumu olan üniversitelerimiz, bugün gelişmiş üniversitelerin çok gerisinde –öyle ki, çoğu zaman basit araştırmalar için bile gerekli zaman ve ekipman bulamıyorlar. AKP iktidarı ise bu eksiklikleri gidermek yerine yandaşlarına paralar yağdırıp liyakati gözaltında tutuyor!

Birtakım kopya yapılar oluşturmak yerine, zaten tarihsel olarak var olan ve henüz tamamen kaybolmamış kurumlarımızın iyileştirilmesine ve gençleştirilmesine yatırım yapmamız gereken bugünlerde en büyük insan sermayemiz olan gençlerimiz karanlığa gömülmek isteniyor. Bolca din dersiyle bilimsel ve teknolojik ilerlemeler katetmeyi hedefleyen abesle iştigal bir eğitim modelini üreten MEB, kadın öğretmenlerin giyimlerine müdahale etmeye kadar varan cinsiyetçi ve bağnaz bir zihniyete teslim olmuş halde.

Oysa bugün gelişmiş dediğimiz ülkeler, 2. Dünya Savaşındaki yıkımlar sonrasında bilim insanlarının, öğretim üyelerinin ve öğretmenlerin maaşlarını hatırı sayılır bir şekilde artırmıştı. Ve birçoğu savaşı kaybetmiş bir halde savaş sonrası yokluk içindeyken yapmıştı bunu. Çünkü ülkelerini felaketlerden kurtaracak ve koruyacak tek yatırımın insan sermayesi olduğunu biliyorlardı. Türkiye olarak bu savaşın etkilerinden en az şekilde etkilenen biz, bunu on yıllar önce fark etmiş ve süratle eğitime yatırım yapmaya başlamıştık. Çünkü devrimimizin mimarları da çok iyi biliyordu ki, çağdaş her toplumun temel yapı taşıdır eğitim.

Gelgelelim devrimimizin yüzyıl sonrasında bugün çağdışı bir eğitim anlayışıyla hareket ediyor ülkemiz, dolayısıyla çağdışı bir ekonomi ve çağdışı bir politik yönetime maruz kalıyoruz. Bu yüzden, dünyada bir şeyler değişiyor ve ülke yönetimimiz geç kalmıyor! O denli üzücü bir durum ki, geç bile kalmıyor; aksine düpedüz, göz göre göre koşar adım geriye doğru gidiyor ve her fırsatta daha da geriye gitmek istiyor! Ve duyarlı yurttaşlar olarak bizler, tam bir gericilik sarmalının içinde boğulmamak için çırpınıyoruz.

Çözümün adı çok belli, derhal değişmesi gereken bir yönetim var ülkemizde. AKP ve şürekasından mürekkep bir yönetimle bu çağda var olamayız, olunamaz! Tarihi bir söze gönderme yapmak gerekirse, erken seçimin bir an evvel yapılmasında sayılamayacak kadar fayda vardır. Çünkü şimdi tarihte tatile çıkma zamanı değildir!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları