27 Mayıs (27 Mayıs 2022)

27 Mayıs (27 Mayıs 2022)

27.05.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Bugün 27 Mayıs askeri darbesinin 62. yıldönümü. Bugün yine eski yaveler ısıtılıp önümüze konacak, yine demokrasi için timsah gözyaşları dökülecek, yine hedef saptırarak Türkiye’de demokrasinin önündeki gerçek engel “cüppeli vesayet” görmezden gelinip askeri vesayet ileri sürülecek ve malum temenni tekrarlanacak:

- Keşke 27 Mayıs’ta demokrasiye karşı darbe yapılmasaydı ve tüm bunlar olmasaydı.

Bu temenninin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Çünkü 27 Mayıs’ta demokrasiye karşı darbe yapılmamıştır, yapılabilmesine de imkân yoktur.

Bu gerçek defalarca açıklıkla ortaya serildi. Ama Türkiye’nin cüppeli vesayetçileri, yadsımalarını sürdürdüler.

27 Mayıs sabahı Türkiye’de demokrasiye karşı darbe olmadı, olamazdı da...

27 Mayıs sabahı Türkiye’de demokrasi yoktu ki ona karşı darbe yapılabilsin!

Olayın nedeni çok basitti: İktidarda Demokrat Parti, daha önce Tahkikat Encümeni kararıyla demokrasiyi ortadan kaldırmıştı, artık ortada bir demokrasi yoktu.

Bu durumda demokrasiye karşı darbe yapmak, hukuki deyimiyle işlenemez bir suçtu.

“İşlenemez suç” kavramını bir örnekle açıklayalım: Ahmet, Mehmet’i öldürmek üzere odasına girer ve uyumakta olduğunu sandığı hasmına üç el ateş eder, isabet de ettirir. Ama suç oluşmaz, çünkü Mehmet daha önce kalp krizinden ölmüştür, bir ölüyü öldürmek mümkün olamayacağından burada işlenemez bir suç söz konusudur.                                  

***

Bu gerçek çok yazıldı, çok anlatılmaya çalışıldı, ama anlaşılmadı, daha doğrusu anlaşılmak istenmedi. Nedeni basit, gerçeklerin açıklanması Türkiye’deki vesayetçilerin işine gelmiyordu.

Türkiye’de gerçekten bir vesayet rejimi vardı. Yalnız bu geniş kitleleri inandırmak istedikleri gibi salt askeri vesayetten ibaret değildi. 27 Mayıs’ın, Yassıada duruşmaları rezaleti ve sivil vesayetçi cephenin usta manevralarıyla iyi kullanılması sayesinde Türkiye, sivil demokrasiyi ikide bir kesintiye uğratan bir askeri vesayet rejiminin pençesi altında inleyen bir ülke olarak algılanıyordu.

Oysa durum demokrat siviller ve ceberut askerler çelişkisinin çok uzağındaydı. Ne siviller askerlerden daha özgürlükçü ve demokrattı ne de Türkiye’de askeri vesayetçiler tek başlarına egemendiler. 2. Dünya Savaşı ertesinde Cumhuriyetin devrim yılları geride kalırken ABD demek olan NATO, toprak ağaları komprador burjuvazisi ve siyasal İslamcıların koalisyonu laik demokratik aydınlanmacı Cumhuriyetin kurumlarını sallamaya, güçlerini geriletmeye ve ülkeyi totaliter İslamcı bir cendere altına sokmaya başlamışlardı.

Toprak ağaları kompradorlar irtica cephesinin demokrasi adına komünizmle mücadele ettiği görüntüsü altında yürütülen bu emperyalist-dinbaz işbirliği aydınlanmayı karanlıklaştırmaya dönüştürmeye çalışırken kendi karşıtlarını askeri vesayet yanlısı veya komünist olarak nitelemekte, Kemalist ve sosyalist bütün bağımsızlıkçı, laiklik yanlısı aydınlanmacıları aynı makinenin dişlileri arasında öğütmekteydi.

Bu düzen kutsal devleti bekası için elzemdir diyerek topluma dayatılmaktaydı.

***

Oysa, asıl tehdit İhvancı siyasal İslamdı. 2. Dünya Savaşı ertesinden 21. yüzyıl başına kadar sağın, mahcup mürteci kesimlerinin kanatları altında serpilen dinbazlar, 21. yüzyılda rüştlerini ispat edip kendi bayraklarını açarak kendi tek adamcı cüppeli vesayetlerini egemen kılarken, dengeleri kendi yararlarına değiştirmekte askeri vesayet fobisini çok kullandılar.

Oysa, 27 Mayıs 1960’tan bu yana geçen zamanın büyük bir bölümü tek başına veya asker refakatinde ama mutlaka dinbaz nitelikli vesayetin egemenliği altında yaşandı.

O günden bu yana Türkiye’de sivil darbe de gerçekleştirildi.

27 Mayıs saptırmasının ardındaki gerçek işte budur.

Yazarın Son Yazıları

İyi insan (19 Mart 2024)

İyi insan

Devamını Oku
19.03.2024
Laiklik nedir?

Laiklik nedir?

Devamını Oku
06.03.2024
Yıldönümü

Yıldönümü

Devamını Oku
03.03.2024
Aslında biliyorlar

Aslında biliyorlar

Devamını Oku
01.03.2024
Vatan nöbeti

Vatan nöbeti

Devamını Oku
27.02.2024
Daha neler olacak?

Daha neler olacak?

Devamını Oku
25.02.2024
Ali Sirmen yazdı...

Türkiye hâlâ laik mi?

Devamını Oku
23.02.2024
Mutluluk mecburiyeti

Mutluluk mecburiyeti

Devamını Oku
20.02.2024
İşin özü

İşin özü

Devamını Oku
18.02.2024
Tehlikeli kavga

Tehlikeli kavga

Devamını Oku
13.02.2024
Kader mi?

Kader mi?

Devamını Oku
11.02.2024
Biat etmeyene hayat yok

Biat etmeyene hayat yok

Devamını Oku
09.02.2024
AKP yanıltıyor

AKP yanıltıyor

Devamını Oku
06.02.2024
Monşer

Monşer

Devamını Oku
04.02.2024
Neler olmaz ki?

Neler olmaz ki?

Devamını Oku
02.02.2024
Ne aceleniz var?

Ne aceleniz var?

Devamını Oku
30.01.2024
Bir ittifak nasıl kurulur?

Bir ittifak nasıl kurulur?

Devamını Oku
28.01.2024
Lütfedilen bir yaşam

Lütfedilen bir yaşam

Devamını Oku
27.01.2024
Ali Sirmen yazdı...

CHP-İsveç-NATO

Devamını Oku
26.01.2024
İyi insan (24 Ocak 2024)

İyi insan

Devamını Oku
24.01.2024
İflas budur işte

İflas budur işte

Devamını Oku
23.01.2024
Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Devamını Oku
21.01.2024
Sokak ve siyaset

Sokak ve siyaset

Devamını Oku
19.01.2024
Nasıl olacak?

Nasıl olacak?

Devamını Oku
16.01.2024
Zor günler

Zor günler

Devamını Oku
14.01.2024
Ali Sirmen yazdı

Türkiye’nin ekseni

Devamını Oku
12.01.2024
Yeni yerel yönetim

Yeni yerel yönetim

Devamını Oku
09.01.2024
Bir Kuvvacı dost

Bir Kuvvacı d

Devamını Oku
07.01.2024
Büyük çıkmaz

Büyük çıkmaz

Devamını Oku
06.01.2024
Din devleti

Din devleti

Devamını Oku
05.01.2024
Belliydi

Belliydi

Devamını Oku
02.01.2024
Aynı anıyı paylaşmak

Aynı anıyı paylaşmak

Devamını Oku
31.12.2023
Aynı vatanı paylaşmak

Aynı vatanı paylaşmak

Devamını Oku
29.12.2023
Durum

Durum

Devamını Oku
26.12.2023
‘Dostum Mozart’

‘Dostum Mozart’

Devamını Oku
24.12.2023
‘Anayasal kabahat!’

‘Anayasal kabahat!’

Devamını Oku
22.12.2023
Seçmenin tepkisi

Seçmenin tepkisi

Devamını Oku
19.12.2023
Bir garip patron

Bir garip patron

Devamını Oku
17.12.2023
Ali Sirmen yazdı...

‘Allah’ın gazabı’

Devamını Oku
15.12.2023
Hamas ve Kuvvacılar

Hamas ve Kuvvacılar

Devamını Oku
12.12.2023