SS

SS

16.04.2023 03:00
Güncellenme:
Takip Et:

Sevgili,

Sana bugün iki kitaptan ve iki adamdan söz edeceğim. Kitaplardan biri arkadaşlarımız “İki Barış”ın (Terkoğlu ve Pehlivan) geçen hafta sonu piyasaya çıkan yapıtları “SS” de ünlü ve çok marifetli İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun akıl almaz öyküsünü anlatırken bir dönemin iç yüzünü de bütün kokuşmuşluğuyla gözler önüne seriliyor.

Kitap, son derecede akıcı, bir nefeste okunur sanılıyor. Ama öyle değil, içinde anlatılanların hiçbiri yenilir yutulur cinsten olmadığından, kolay sindirilmiyor, afallama ile bulantı arasında bir durumda bırakıyor insanı. Kitap her şeyi büyük bir açıklıkla gözler önüne serdiğinden (Metastaz da öyleydi) içeriğinden fazla söz etmeye gerek yok. Yalnızca, SS’nin şimdiki konuşmalarını dinlerken keyiflenmen için, Tayyip Erdoğan ve AKP için daha önceleri söylediklerinden birkaç örnek vermekle yetineceğim.

***

İşte asit keskinliğinde bir tümce: “Başbakan (Erdoğan) tuzruhu gibi girdiği her yeri eritti.” (13 Ekim 2008)

“AKP’ye zıkkımın dibini göstereceğiz. Buradan sesleniyorum. AKP’yi, yolsuzluğu başarısızlığı, beceriksizliği ve samimiyetsizliğiyle baş başa bırakın. Millet iradesini nasıl duvara toslattıklarını anlatayım. Yazıklar olsun size, bir koltuk uğruna oynadığınız siyaset oyununa.” (27 Ağustos 2008) (sayfa 62-63)

Bu satırları okurken Necmettin Erbakan’ın “Bunların kendi haklarında söylediklerine inanmayın yalandır, ama birbirleri için söyledikleri doğrudur” sözünü hatırla! 

Şimdi biraz da Soylu’nun 6 Şubat depreminde ne yaptığına bakalım:

6 Şubat depremi sırasında çok kötü sınav veren AFAD Soylu’ya bağlandıktan sonra başında bulunan Mehmet Güllüoğlu Tanzanya’ya gönderilmiş, yerine Soylu’ya daha yakın kişiler getirilmişti. Depremden sonra AFAD’ın Erdoğan’ın da itiraf ettiği yetersizliğinde Soylu’nun payı kitapta açıkça belli oluyor..

Askerin deprem alanına geç gönderilmesinin nedeni de başlangıçta silahlı kuvvetlere çağrı yapmayan, daha sonra asker çağrıldığında karşı çıkan Soylu’dur.

Soylu’nun askerin çağırılması önerilerine karşı “Askeri çağıralım da darbe yapsın değil mi?” demesinin kulislerde konuşulduğu da kitapta yer almaktadır..

***

Sevgili, Süleyman Soylu’yu anlatan kitabı tesadüfen Murat Yasa’nın “Kırmızı Tuğlalar” adlı biyografisiyle birlikte okudum. 

Murat Yasa, Tepedelenli Ali Paşa’nın torunlarından Balkan göçmeni bir ailenin çocuğu. Aroma Sanayi dalında, Avrupa’nın da önde gelen kuruluşlarından biri olan Aromsa’nın kurucusu sahibi ve yöneticisinin, yaşamöyküsünü kaleme aldığı Kırmızı Tuğlalar’ı okurken İstanbul’un bir deniz kenti olduğu geçmiş dönemi anımsadım. İki kitapta da anlatılan öykülerin, aynı ülkede ve başlangıç tarihleri 19 yıl farkla yakın dönemde geçmiş olmalarına (Murat Yasa’nın doğumu 1950, Süleyman Soylu’nun 1969) inanmak mümkün değil. Sanki cennet ile cehennem kadar birbirlerinden farklı mekânlarda yaşanan iki öykü sanırsın. Oysa iki kitabın da ana kişileri ve içinde geliştikleri ortam Cumhuriyetin ürünü.

Üretime yönelik dünya üzerinde rekabet gücü olan bir sanayi kuruluşu yaratan, bununla alana çıkıp, meydan okuyan, Aydınlanmacı Cumhuriyetin kazanımlarını içselleştirmiş Murat Yasa; bir Cumhuriyet projesidir.

Ama bu gerçeği görürken görmezden gelemeyeceğimiz başka bir gerçek daha var. O da SS’yi okuduğunuz zaman yaşamı, kişiliği hakkında hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak netlikte bilgi sahibi olduğumuz Süleyman Soylu’nun gelişip, iktidar koltuğuna kurulmasını sağlayan ortamın yaratılmasını eli böğründe seyretmek durumunda kalanın da aynı Cumhuriyet olduğudur.

İşte giderilmesi gereken garip çelişki bu.

Yazarın Son Yazıları

İyi insan (19 Mart 2024)

İyi insan

Devamını Oku
19.03.2024
Laiklik nedir?

Laiklik nedir?

Devamını Oku
06.03.2024
Yıldönümü

Yıldönümü

Devamını Oku
03.03.2024
Aslında biliyorlar

Aslında biliyorlar

Devamını Oku
01.03.2024
Vatan nöbeti

Vatan nöbeti

Devamını Oku
27.02.2024
Daha neler olacak?

Daha neler olacak?

Devamını Oku
25.02.2024
Ali Sirmen yazdı...

Türkiye hâlâ laik mi?

Devamını Oku
23.02.2024
Mutluluk mecburiyeti

Mutluluk mecburiyeti

Devamını Oku
20.02.2024
İşin özü

İşin özü

Devamını Oku
18.02.2024
Tehlikeli kavga

Tehlikeli kavga

Devamını Oku
13.02.2024
Kader mi?

Kader mi?

Devamını Oku
11.02.2024
Biat etmeyene hayat yok

Biat etmeyene hayat yok

Devamını Oku
09.02.2024
AKP yanıltıyor

AKP yanıltıyor

Devamını Oku
06.02.2024
Monşer

Monşer

Devamını Oku
04.02.2024
Neler olmaz ki?

Neler olmaz ki?

Devamını Oku
02.02.2024
Ne aceleniz var?

Ne aceleniz var?

Devamını Oku
30.01.2024
Bir ittifak nasıl kurulur?

Bir ittifak nasıl kurulur?

Devamını Oku
28.01.2024
Lütfedilen bir yaşam

Lütfedilen bir yaşam

Devamını Oku
27.01.2024
Ali Sirmen yazdı...

CHP-İsveç-NATO

Devamını Oku
26.01.2024
İyi insan (24 Ocak 2024)

İyi insan

Devamını Oku
24.01.2024
İflas budur işte

İflas budur işte

Devamını Oku
23.01.2024
Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Devamını Oku
21.01.2024
Sokak ve siyaset

Sokak ve siyaset

Devamını Oku
19.01.2024
Nasıl olacak?

Nasıl olacak?

Devamını Oku
16.01.2024
Zor günler

Zor günler

Devamını Oku
14.01.2024
Ali Sirmen yazdı

Türkiye’nin ekseni

Devamını Oku
12.01.2024
Yeni yerel yönetim

Yeni yerel yönetim

Devamını Oku
09.01.2024
Bir Kuvvacı dost

Bir Kuvvacı d

Devamını Oku
07.01.2024
Büyük çıkmaz

Büyük çıkmaz

Devamını Oku
06.01.2024
Din devleti

Din devleti

Devamını Oku
05.01.2024
Belliydi

Belliydi

Devamını Oku
02.01.2024
Aynı anıyı paylaşmak

Aynı anıyı paylaşmak

Devamını Oku
31.12.2023
Aynı vatanı paylaşmak

Aynı vatanı paylaşmak

Devamını Oku
29.12.2023
Durum

Durum

Devamını Oku
26.12.2023
‘Dostum Mozart’

‘Dostum Mozart’

Devamını Oku
24.12.2023
‘Anayasal kabahat!’

‘Anayasal kabahat!’

Devamını Oku
22.12.2023
Seçmenin tepkisi

Seçmenin tepkisi

Devamını Oku
19.12.2023
Bir garip patron

Bir garip patron

Devamını Oku
17.12.2023
Ali Sirmen yazdı...

‘Allah’ın gazabı’

Devamını Oku
15.12.2023
Hamas ve Kuvvacılar

Hamas ve Kuvvacılar

Devamını Oku
12.12.2023