- Hiçbir şeyden değil, salt kendine saygından gitmelisin sandık başına diyordu.

Sonra da öfkesini saklamayan bir ifadeyle ekliyordu:

- Öyle dostlar alışverişte görsün diye değil, kazanmak tutkusuyla gideceksin! 

- Değişim, özgürlük, adalet, insanca yaşam toplumun umurunda değil, ne yapayım, deme. Bak yüzyıl önce Mustafa Kemal herkesi şaşırtan o değişimi bu toplumla yaptı.

- Ben Mustafa Kemal değilim ki deme, sen de gerekirse Mustafa Kemal olacaksın. 

- Mazeret aramak yok. Faşizm saltanatını mazeret üzerine oturtur.

- Bugün, sandık başına gidip faşizmden kurtulmak olanağı var, sandığa git! Oy ver!

 Yürü. Atıl! Devir karanlığı! Karşında bekliyor seni tanyeri.

***

İki gün sonra cumhurbaşkanı seçimlerinin ikinci turu yapılacak, iki yoldan birini seçmek durumundasın. İçinde bulunduğun çok güç koşullara karşın, kurtuluş yolunun önündeki engeli kaldırarak demokrasiye, insanca yaşama doğru yürümeye başlayacaksın; yine çok güç koşullar altında mücadele edeceksin. Yalnız bu kez umut olacak içinde.

Seçimler, çok güç şartlarda yapıldı, eşit koşullar altında yarışılmadı. Devlet olanakları iktidara kullanıldı. Seçmen kütüklerinde hileler yapıldı, sandıklardan oylar çalındı, yalan söylendi, iftira atıldı, kaba kuvvete başvuruldu, sandığa gitme işlemi, seçmen kütüklerinin düzenlenmesi bağımsız yargının denetiminde yapılmadı. Bütün bunlarda haklısın ama yakınmakta haksızsın! Çünkü yakınarak bir yere varamazsın. Pazar günü sandıktan en iyi olasılık çıksa bile kısa dönemde açlık var, kısa dönemde işsizlik var, kısa dönemde ilaçsızlıktan ölüm var, kısa dönemde gerginlik var. Ama bütün bunların karşısında halkın kurtuluşu için mücadelenin imkânları ve hep birlikte güç günlerin el ele üstesinden gelme ihtimali de var.

Bu durumda: Ya gitmeyeceksin sandık başına ya da kurtuluşun önünü açacaksın.

Başka kurtarıcı yok. Tek kurtarıcın sen kendinsin.

Seni otoriterin de ötesinde bir yaşam bekliyor. Yaşamının her anı, yukarıdan verilen emre göre adım atacaksın, seni güdenlerin emrine uygun davranacaksın. Siyasi ve ekonomik iktidarın talimatı ve bilgisi dışında tek adım bile atamayacaksın. Yaşamın, umudun, yarın çoçukların, torunların onun talimatı ile şekillenecek. Hayatının senin tasarrufuna ayrılmış hiçbir alanı kalmayacak. Sonuna kadar totaliter bir rejimi yaşayacaksın.

Ömür boyu her koyunun kendi bacağından asıldığını bellemek durumunda kalmış olan sen, kendini de kurtaramayacaksın, başkalarının yanlışlarını da mecburen sen onaracaksın.

Sen hata yapmasan bile kurtulamayacaksın. Çünkü artık tek başına kurtuluş, tek başına batış, tek başına çıkış yoktur.

Üç gün sonra sandık başına gidiyorsun. Güçlüklere, engellemelere, hilelere, baskılara rağmen yine de seçim hakkın var.

Onun kıymetini bil, yarından sonra çok ararsın.

Yarın sorumluluğu seçersen, güç günlerden geçerek azimle sebatla selamete doğru yol alacaksın.

***

Yarını selametle atlatırsan, ondan sonra da dikkatli ve titiz Melih Cevdet Anday’ın dediği gibi yaşayacaksın:

“Uyuyamayacaksın

Memleketin hali,

seni seslerle uyandıracak,

oturup yazacaksın

Çünkü sen artık eski sen değilsin

Sen artık işsiz bir telgrafhane gibisin

Durmadan sesler alacak

Sesler vereceksin

Uyuyamayacaksın

Düzelmeden memleketin hali

Düzelmeden dünyanın hali

Gözüne uyku girmez ki!

Uyuyamayacaksın

Bir sis çanı gibi gecenin içinde

Ta gün ışıyıncaya kadar

Vakur metin sade

Çalacaksın”

Ama sonunda kurtulacaksın!