Aydın Engin

Çağlayan’dan Pis Siyaset Üretmek

03 Nisan 2015 Cuma

Çağlayan İstanbul’da bir semt. Başlangıçta bir gecekondu semtini anlatırdı. Sonra Çağlayan deyince akla 1 Mayıs’ların kutlandığı bir alan gelmeye başladı. Onun da ardından “saray” meraklısı bir ülkede “Ortadoğu ve Balkanlar’ın en büyük adalet sarayı” olarak ünlendi.
Ama iki gün önce Çağlayan deyince akla şiddeti siyasal mücadele yöntemi olarak benimsemiş örgütlerle devlet şiddetinin yarıştığı, kapıştığı bir bina azmanı anlaşılır oldu.
Bence dünden bu yana da “pis siyaset üretme” kavramına dönüştü...
Evet pis siyaset. Yürek yakan bir terör eyleminden siyasal çıkar sağlamak üzere lafa sarılmış siyaset bezirgânlarının, klavyeye yumulmuş medya silahşorlarının ürettiği pis siyaset...
Çağlayan’da bir savcı hayatını yitirdi.
Çağlayan’da bilinçleri örgüt tapıncıyla dolmuş, 20. yüzyıldan kalma siyasal şiddeti 21. yüzyıla da taşıyan, sosyalizm ülküsünü namluların ucunda arayan bir “sol sapma”nın temsilciliğine soyunan DHKP-C’nin saflarında yer almayı seçmiş, öldüren ve kendileri de ölüme giden iki genç de öldü.
“Devrimcilik” olarak tanımlanmak istenen ve iki genci öldürmeye ve ölmeye yollayan bu karar, buram buram provokasyon kokan bu eylem nerede, nasıl, kimler tarafından planlandı ve uygulamaya sokuldu bilemem. Şu aşamada kendilerinden başka bilen olduğunu da sanmıyorum.
Ancak şunu söylemek mümkün ve kanımca yanlış değil: Haziranda çok, ama çok önemli bir genel seçime hazırlanan bir ülkede siyasal literatürdeki deyimiyle söylersek “destabilizasyon”a, yani istikrar ortamını yok etmeye hizmet edeceği kesin.
Keza zaten kör topal yürüyen, öfkelendirici zikzaklar, neredeyse sil baştan dedirtecek gitgellerle yürüyen “barış süreci”ni daha da zora sokacağı da kesin.
Sadece seçimler göz önüne alındığında böyle bir eylemden seçimde yarışacak olan siyasal partilerin hiçbirinin çıkar sağlamayacağı belli. AKP de dahil siyasi partilerin hepsi de olaysız, çatışmasız bir seçim ortamından yana olsalar gerek.

***

Ancaaaak, bu eylemden siyasal çıkar sağlamak için kolları sıvayanlar, uzatılan mikrofonlara konuşanlar var.
AKP tepeleri bir yandan bu eylemi öncelikle CHP’ye vurmak için bir bahane olarak kullanıyorlar. Gezi olaylarına kadar geri giderek bu tür eylemlere CHP’nin yeşil ışık yaktığını ileri sürebiliyorlar.
Tek kelimeyle ayıp. Ama bu tür ayıplar o siyasal hareketin sabıka dosyasında ilk değil.
Ama Çağlayan’dan “pis politika” üretme kendini asıl İç Güvenlik Yasası denen ve ülkeyi sahici bir polis devletine dönüştürme potansiyeli taşıyan konuda gösteriyor. Bu yasa Meclis’ten geçti. Uygulanışına ilişkin tutum ise hem Cumhurbaşkanı’nın, hem Başbakan’ın demeçlerinde belirginleşiyor. Başbakan’ın “sokak”a ilişkin cümlesini “Protesto etmek bir haktır. Ama sokak kesinlikle yasaktır” diye özetlemek hiç de abartı değil. Bu ise “Hayvanat bahçesini gezmek serbesttir ama aslanların kafesi de açıktır” demekten farksız...
İç Güvenlik Yasası’nın barış sürecini çıkmaza sokacak bir adım olduğu HDP sözcülerince defalarca vurgulandı. Şimdi ise İç Güvenlik Yasası’nın uygulamada daha da şiddetlendirileceği “müjdesi” iktidarın en tepelerinde açıkça dillendiriliyor. Mazeretleri de “Çağlayan eylemi”, onu izleyen “Vatan Caddesi” eylemi...
Bu mazeretler de yetmezse kamuoyunu ikna etmek, polis devleti uygulamaları karşısında diz çöktürmek için yeni provokasyonlar beklemek kimi şaşırtacak?
Çağlayan’dan pis siyaset üretmek dediğim de zaten bu...

***

Okurlara not: İzin meselesini biraz yanlış anlamışım. Önümüzdeki pazartesiden itibaren başlıyormuş. “İtiraz yok. Pazartesiye kadar çalışmaya devam” dediler.
Elimden ne gelir?
Zalim felek...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları