Geçtiğimiz haftaki yazımda WTA turnuvası sırasında yaşanan ve konuşulanları yazmış; bir türlü ulaşamadığım Tenis Federasyonu yöneticilerine sormak istediklerime bu köşede yer vereceğimi eklemiştim. Öğrendim ki, başkan ve yardımcısı turnuva organizasyonunun yanı sıra federasyon seçimlerinin hazırlıklarıyla da meşgullermiş.

Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan’ın, turnuvanın kura çekiminde yaptığı konuşmada; “Kısa bir süre sonra Tenis Federasyonumuz genel kurulunu yapacak. Ben biliyorum ki Sayın Başkan Ayda Uluç, federasyon başkanlığı görevini Osman Tural’a bırakacaklar” diyerek verdiği emrin yerine getirilmesi için çalışıyorlarmış.

İstanbul’da düzenlenecek üç turnuva için WTA’ya taahhüt edilen 36 milyon Amerikan Doları tutarındaki meblağın devlet tarafından ödenmesi hatırına olsa gerek; yıllarca federasyonun dış ilişkilerini yürüten, birkaç dönem sonra yönetim kurulu üyesi yapılan, sonunda da kendini başkanlık koltuğunda bulan Ayda Uluç tekrar aday olmamış. Yönetim kurulunda bulunan PTT Genel Müdürü Osman Tural başkanlığa getirilmiş.

Yeni başkanın spor geçmişi yokmuş ama sevgisi varmış. Master için gittiği İngiltere’de fark etmiş bu spor dalını. Raket satın alıp kortların yolunu tutmuş ve tenis sporu hayat felsefesi olmuş. Tenisi kurumsal ve yaygın hale getirecekmiş.

Anlaşılıyor ki, Gençlik ve Spor Bakanı’nın göreve atandığı ilk günlerden beri aklında olduğu söylenen, federasyon başkanlıklarına yönelik düzenleme hayata geçirilmiş durumda. Tenis federasyonu örneğinde olduğu gibi önce yönetim kurullarına giriliyor, ardından da başkanlık devralınıyor ya da basketbol federasyonu seçimlerinde olduğu gibi kazanması istenen aday bir nevi gövde gösterileriyle desteklenerek seçtiriliyor. Federasyon seçimlerinde artık, spor dalına yönelik plan ve projeleri yarıştırmanın önemsiz; adayların spor geçmişi, spor bilgisi ve yönetme becerilerini tartışmanın gereksiz olduğu bir dönem yaşanıyor.

Geçmiş seçimlerde de sporu siyasetin içine sokmak isteyen bazı meraklılar, fısıltı gazetesini kullanarak, iktidar ile kurdukları yakın ilişkiye dikkat çekmek isterlerdi. Ancak ilk kez, bir plan seçimler öncesinde açıkça dile getirildi ve gereği yapıldı.

Böylece, Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Enstitüsü müdür yardımcılığından transfer doçentin bakan yardımcısı, Kırıkkale Meslek Yüksekokulu’nun Organik Tarım Programı’nda görevli tarla bitkileri doçentinin ise müsteşar olarak görev yaptığı Gençlik ve Spor Bakanlığı ile alanlarında uzman (!) arkadaşların başkan yapıldığı federasyonlarla Türk sporu çağ atlayacak düzeye gelmiş oldu.

Son olarak bakanlığın yeni hizmet binasının açılışını da yaptılar. Ancak öyle umursamazlar ki, Uluslararası Olimpiyat Komitesi’ni (IOC) simgeleyen, kullanma hakkı sadece IOC’ye ait, 5 olimpik halkadan oluşan logoyu bakanlık alanını çevreleyen duvarlarda ve bakanlık girişindeki alanın zemininde kullanmışlar. 2020 adaylığımız nedeniyle bir IOC görevlisi bakanlığı ziyaret etse ne olacak merak ediyoruz.