Bülent Arınç’ı bırak, Fatih Ürek’e bak
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

Bülent Arınç’ı bırak, Fatih Ürek’e bak

26.11.2020 06:30
Güncellenme:
Takip Et:

Eğer ben, yasak meyve konusunda meleklerle istişare etseydim, musibete maruz kalmazdım”.

Rivayete göre insanın ilk günahının sorumlusu, şeytan kandırığı ısırık değil, konuşmamaktı. Bir kişinin, "her şeyin en iyisini bildiği" suskun düzenlerin akıbeti hep kötü oldu.

Bülent Arınç’ın istifa ettiği sırada, gazeteci İsmail Küçükkaya’nın yeni kitabı “Fikri Hür Vicdanı Hür”ü okuyordum. (Nemesis Kitap)

Bir yanlışlık olmasın. Arınç, AKP’den ayrılmadı. “Helalleşerek ayrıldım” dediği, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) üyeliği. Kurul, 15 Mayıs 2019 tarihli kararnameyle kuruldu. Gerekçesine göre, “millete ve devlete hizmeti geçmiş, bilgi ve birikim sahibi kişilerin bu kazanımlarından istifade edilebilme” amacı taşıyor. Haliyle Erdoğan için, -yaşanan bütün zikzaklara rağmen- Arınç bu özellikleri sağlıyor.

Birçok kişiye göre YİK; AKP’nin vitrinden indirilmiş ağır toplarını, Erdoğan’a yakın tutmak için tasarlandı. Yine de Küçükkaya’nın kitabını okuduğumda sormadan edemedim:

Erdoğan sahiden hiç istişare ediyor mu?

Öyle ya, biz “istişare”yi Arapçadan aldık. Bir başkasına görüş sormayı, danışmayı anlatıyor. Haliyle farklı fikirdekileri dinlemeyi gerektiriyor. Ancak Küçükkaya’nın kişisel hikâyesi gösteriyor ki Erdoğan başka görüşleri dinlemek bir yana, onların yaşamaması için elinden geleni yapıyor.

Üstelik...

Küçükkaya’nın, minibüs parası yetişmediği için gazete kanepesinde uyuyacak kadar aşkla başladığı meslekteki derdi, “muhalif gazeteci olmak” da değildi. Kendisinin ifadesiyle o, iyiye iyi, kötüye kötü demeyi istiyordu. Merkez medyada kalarak, iktidarla mesafeli ama çatışmasız bir ilişki kurmaya çalışıyordu. Ancak ne zaman hoşa gitmeyen bir şey söylese karşılığını “susturulmak” ile ödedi.

‘GAZETENİ KAPATACAKSIN’

En meşhuru, 2008 yılında olanlar...

Yönettiği Akşam gazetesi, 20 Aralık’ta “Doğalgazı kıstık, seçim kömürüne yüklendik: Bedava Zehir” manşetiyle çıkmıştı.

Aslında haberin mantığı basitti. Bir yıl içinde doğalgaza yüzde 80 zam gelmişti. Buna karşın yoksul halkın geliri artmamıştı. Kömür yardımlarına dayanan halk, kombiyi kapatmıştı. Doğalgaz aboneliğinin sayısı yüzde 300 arttığı halde, doğalgaz kullanımı yüzde 35 azalmıştı. Tabii ki yanan kömür, büyükşehirlere hava kirliliği olarak geri döndü. Haber, ölçüm sonuçlarını da veriyordu.

Peki Erdoğan, kendi yönetimini uyaran, açıkçası Türkiye’nin fotoğrafını çeken bu haber karşısında ne yaptı?

Aynı gün kürsüye çıktı. Küçükkaya’yı patronu Karamehmet’e şikâyet etti. “Ya gazeteni kapatacaksın ya da yalan yazmayacaksın” diye bağırdı. Erdoğan’a göre kömür dağıtılan bölgede doğalgaz yoktu.

Mehmet Emin Bey ilk defa o gün arayarak kibar bir şekilde yanıt vermememi rica etti” diyor Küçükkaya, “imkânsızdı” diye de ekliyor.

Erdoğan, “Eğer iddialıysan gel seninle o eve ben gideyim” diye sesleniyordu. Küçükkaya, aynı gün onu beklemeden gitmişti. Ertesi günkü yazısı şöyle bitiyordu:

“Sayın Başbakan, biri sizi yanıltmış. Üzgünüm. O eve biz bir daha gittik. Gelin beraber de gidelim”.

Fotoğraflar da Küçükkaya’yı doğruluyordu. Gazetenin manşetindeki evin duvarında, doğalgaz dönüşümünü yapan firmanın adı dahi yazıyordu.

NASIL ‘SAKINCALI’ OLDU?

Yayın yönetmeniyken Erdoğan’ın gezilerine katılabilen Küçükkaya, sık sık sakıncalı oluşunun öykülerini anlatıyor.

Örnek mi?

Erdoğan’ın değil, Gül’ün Cumhurbaşkanı adayı olacağını Türkiye’ye duyuran Küçükkaya, sonrasını şöyle aktarıyor:

“Erdoğan’ın bir danışmanı, ‘Beyefendi çok sinirli’ demişti ve bu manşetten sonra uzun süre seyahatlere davet edilmedim.”

Ya da Erdoğan’ın katıldığı programın reytingiyle Kılıçdaroğlu’nunkini karşılaştırınca neler yaşadığını:

Ertesi gün başbakanın ekibinden ve ona en yakın isimlerden olan biri beni davet etti. Başbakanın bu manşete çok sinirlendiğini söyleyip böyle bir mukayeseye neden gerek duyduğumuzu sordu.”

Erdoğan’ın müdahaleciliği öyle hale geliyor ki Küçükkaya trajikomik durumu aktarıyor:

Mehmet Nazif Günal’ın TV8’in sahibi olduğu dönemdi. Erdoğan, Günal’a ‘Benim ulusa seslenişimi neden yayımlamıyorsun’ diye çıkışmıştı. ‘Yayımlıyoruz efendim’ diye yanıtladı Günal. Erdoğan’ın yanıtı ilginçti: Hayır, gecenin bir yarısında yayımlamışsın.”

FATİH ÜREK’İ BİLE SUSTURAN DÜZEN

Türkiye “istişaresiz” bir topluma dönüşürken bundan herkes nasibini alıyor:

Şaşıracaksınız ama 2020 Eylülü’nde Ankara’dan gelen bir telefonla büyük bir televizyon kanalı, Fatih Ürek’in sunduğu bir televizyon programına müdahale etmiş ve sunucuyu değiştirtmiştir. Fatih Ürek’le birlikte 9-10 yedek program çeken kanal bunların hiçbirini yayımlayamamıştır.

Erdoğan’ın bu “her şeyi bilen” düzeni yılların gazetecilerine bile nizam veriyor, susturuyor:

Bir yurtdışı seyahatinde diğer gazetecilerle birlikte Erdoğan’a eşlik ederken, Erdoğan’ın bir haberi kullanma biçimi konusunda Enis Berberoğluna çıkıştığına şahit olduk. Berberoğlu haberi kullandıklarını, ama iç sayfada olduğunu söyleyince Erdoğan, ‘İnsanlar içeriye bakmazlar, birinci sayfada kullanmalıydınız!’ diyerek yanıtladı onu. Gazeteciler ve patronlar, Erdoğan’ın bu tutumunu bildikleri için şu an Türkiye’de birinci sayfa mühendisliği yapılıyor. İktidar medyası, Erdoğan’ın hoşuna gidecek bütün haberleri birinci sayfadan verirken, Erdoğan’ın hoşuna gitmeyecek veya onu kızdıracak haberleri de küçülterek iç sayfalarda kullanıyor.

Medyanın yüzde 90’ını kontrol eden Erdoğan’ın, buna rağmen hâlâ neden FOX TV’ye takıntılı olduğunu İsmail Küçükkaya’nın anılarından okuyoruz:

Erdoğan’ın yanında kendimizi neden anlatamıyoruz konusu açılmış. Biri, ‘efendim bizim evde hanımlar sabahları FOX’u izliyor.’ Bir başkası ise ‘Sayın Cumhurbaşkanım, çocuklar bizim partiye ilgi duymuyor, oy vermiyorlar’ demiş.

POLİS MÜDÜRÜ MÜ, PARTİ ÇALIŞANI MI?

Yerel seçimde, Ekrem İmamoğlu-Binali Yıldırım tartışması öncesine ait, The Marmara görüntülerinin nasıl servis edildiğini Küçükkaya şöyle anlatıyor:

Ankara’dan ve İstanbul’dan benim de bildiğim üst düzey yöneticiler devreye girince otel yönetimi, ‘Bir soruşturma olmadan ve biz bu soruşturma yazısını görmeden görüntüleri veremeyiz’ diye karşı çıkıyor. Ancak ismini yine bizim bildiğimiz bir emniyet yetkilisi, bir ilçe emniyet müdürüne telefon açıp otele böyle bir yazı göndertiyor. Otel bunu dayanak yaparak, o tarihe ait 24 saatlik kamera görüntülerini polise veriyor. Sonra da Sabah grubu yayınlara başlıyor. Ve akabinde acımasız bir algı operasyonu...

Devletin gömleği kullanılarak Türkiye, “istişaresiz bir toplum”a dönüştürülüyor.

Demokrasi, konuşma düzenidir. Meclislidir. Bir insanın dostlarıyla karar alması gibi, anayasaya dayalı sistemlerde kurumlar ve toplum birbiriyle konuşur. Bu yüzden düzen yavaş ama emin adımlarla ilerler. Otoriter düzen ise konuşmayı lüks kılar. Hızlı ilerleyen sistemde, bir kişinin arzusuna göre her gün her şey yıkılıp kurulur. Bugün en tepede olan yarın tepetaklak olurken vasat, biadının mükâfatını hızlı yükselişle alır.

İsmail Küçükkaya’nın “Fikri Hür Vicdanı Hür”deki anıları bize aslında kendi hikâyemizi anlatıyor. “İstişare”yi öldüren düzen, Bülent Arınç’ın “istişare öyküsü”nü film gibi izletiyor. Boş verin. İstifa etmiş ya da etmemiş. Hepimizin kurtuluşu, her şeyi baştan oturup konuştuğumuz gün olacak.

Yazarın Son Yazıları

Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025
Davutoğlu partisindeki istifalara ne dedi?

Aslında benim sorum yeni çıkan o kitapla ilgiliydi...

Devamını Oku
21.07.2025
Öcalan, Ramazan, Altaylı

Memlekette “süreç bayramı” var. Gelgelelim “hukuk ve özgürlük bayramı” yok.

Devamını Oku
17.07.2025
Domates, biber, patlıcan!

“Demokrat adam”, “demokrat bulmadığı” adama “Ya demokrat ol ya döverim” demiş.

Devamını Oku
14.07.2025
Herkesi başka tartan kantar

Aynı kantar seni başka onu başka tartıyor...

Devamını Oku
10.07.2025
Söyleyin Timur haksız mı? 

Kimin haklı olduğunu söz belirler sanırsın, oysa hak çoğu zaman güç ile dağıtılır. Size bu satırları gazeteci arkadaşım Timur Soykan hakkındaki mahkeme kararını beklerken yazıyorum. 

Devamını Oku
07.07.2025