Domates, biber, patlıcan!
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

Domates, biber, patlıcan!

14.07.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

“Demokrat adam”, “demokrat bulmadığı” adama “Ya demokrat ol ya döverim” demiş. Adam, “Benim demokrasim seni ilgilendirmez” deyince, “demokrat” adamdan eşek sudan gelinceye kadar dayak yemiş.

Erken yaşta kaybettiğim ve elbet çok sevdiğim babamla hiç çözemediğim bir çelişkimiz vardı. O, nasıl biliyorsa, hep seçimlerde en yüksek oy alan partiye oy veriyordu. Ecevit’e de Özal’a da Demirel’e de Erbakan’a da oy vermişti. Ben ise hayatım boyunca hiç iktidar olan bir partiye oy veremedim. Gerçi seçim akşamı ikimiz de bir şekilde mutlu oluyorduk. O kazandığını düşünen büyük kitlenin parçası hissettiği için ben ise bu düzenin tekerini çevirecek bir siyasete oy vererek de olsa destek olmadığımı düşündüğüm için.

Beni “eski Türkiye” sayan arkadaşım, “süreç” diye başlayıp “Adın da anlamını buldu” diye imalı gönderme yapınca, babamla çelişkimizi hatırladım. Neden mi? Dünyayı idrak ettiğim yıllarda, adımın savaşlara bir nanik olduğunu sanıyordum. Babama “Adım neden Barış” diye sorunca beklemediğim bir yanıt aldım: Çünkü Barış Manço’yu çok seviyorum. 70’lerin ikinci yarısında uzun saçlı, bol paçalı fotoğraflarını doğan çocuğuna “Barış” adı vererek tamamlamıştı.

Başta biraz üzüldüm. Ama sonra adaletsiz dünyanın düzeni üzerine idrakim derinleştikçe hüznümü terk ettim. Öyle ya, bembeyaz ve tertemiz şeker gibi bir şeydi barış. Çayına atıp tatlı tatlı içiyordun, zehirlendiğini anlamıyordun. Yugoslavya, “barış” diye bölündü. Irak’a operasyonlar “demokrasi ve barış” getirmek için yapıldı. Suriye’nin başına bir terör örgütü lideri “iç savaşa son verecek barış” için oturtuldu. Bütün askeri harekatlara mutlaka “barışlı” isim veriliyordu. Roma Barışı, İngiliz Barışı, Amerikan Barışı... Kanlı tarihin dönemleri “barış” ile sınıflandırılmıştı. Artık ismimden memnundum. Sonuçta şarkılar hiçbir ülkeyi bölmemiş, hiç kimseyi öldürmemişti.

BARIŞ’IN POLİTİKASI: YENİ OSMANLI

Hayır, “Barış kötüdür” demiyorum. Ben, “Kimin barışı, neyin barışı” diyorum. Bana göre, savaş da barış da politikanın başka araçlarla devamıdır. Biri barış diyorsa, dudağına değil elindeki politikaya bakılır. İşte cuma yanan silahlar, cumartesi “Birlikte yürümeye karar verdik” mesajı; bize politik zeminin fotoğrafını gösteriyor:

- Aptal değiliz, biliyoruz. Süreç, İmralı’da yapılan müzakerelerin sonucu. Bütün masalar, bir al-ver üzerine kurulur. Ancak birbirine sarılıp ağlayanlar dahil, kimse “yol haritası”nın ne olduğunu bilmiyor. Bese Hozat’ın “şimdi top karşı tarafta” dediği proje açıkça milletten gizleniyor.

- Erdoğan’ın konuşması fiilen ulus-devlet fikrinin sonuna işaret ediyor. Sürpriz değil, PKK fesih kongresinde, hem Öcalan’ın mektubu hem PKK’nin sonuç bildirisi ulus-devleti hedef alıyordu. Erdoğan’ın “Kürt-Türk-Arap ittifakı”na dayandırdığı yeni devlet politikası Öcalan’ı tamamlıyor. Ulus devletin yerine “yeni Osmanlı” hedefi koyuyor.

- Süreç, Cumhuriyetin yurttaşlık projesine karşı. Atatürk, 1923 Cumhuriyetini “Türk etnisitesi”ne değil anayasal vatandaşlığa dayandırmıştı. Çok açık ki yeni düzeni farklı etnisitelerin ittifakı olarak tarif ettiğinizde, tutkalın ne olacağını tarih size sorar. Erdoğan’ın konuşmasındaki vurgular, bu tutkalın “ümmetçilik” olacağını gösteriyor. Yeliz’in “1923 darbesi” lafının tesadüf olmadığını anlıyoruz.

BARIŞ’IN EMPERYAL TEORİSİ

- Cuma günü silahlarını yakan Nedim Seven ve Esmen Ayaz, cumartesi günü PKK’nin yayın organlarına konuştu. Anayasal değişim beklediklerini söyledi. Sürecin mantıksal sonucunun “yeni anayasa” olacağını iktidar da dillendiriyor. Hem mevcut anayasanın hem var olan anayasal hakların ayaklar altına alındığı, anayasa denilince sadece Erdoğan’ın yönetme usullerinin ve süresinin anlaşıldığı koşullarda yapılacak anayasa açıkça halkın kazanımlarına karşı saldırı olur.

- Barış da politiktir dedim ya... Günlerdir “devlet politikası” diye pazarlanan süreç, Erdoğan tarafından üç parti ortaklığı olarak tarif edildi. “Bir ucundan ben de tutabilir miyim” diye bekleyen CHP’ye “Sen yoksun” denildi. Böylece sürecin “iç cephe” için değil, “muhalefeti içeriden bölme” için olduğu netleşti.

- Türkiye, emperyalizm tarafından, yalnız bugün değil 40 yıldır İsrail’i korumak-İran’ı dengelemek için Sünni eksenli Osmanlıcılığa itiliyor. Trump’ın Suriye özel temsilcisini Türkiye’ye büyükelçi ataması, onun da “Türkiye için en iyi sistem Osmanlı millet sistemidir” önermesi, Şam’a yaptırımları kaldırıp Şara ile İsrail’i masaya oturtması, Kürtlerin yeni düzene entegrasyonu bu ana kadar bir şey öğretmediyse... Cumartesi günü, büyükelçinin “sıra Hizbullah’ın silahsızlandırılmasında” demesi öğretsin. Kısacası taraflardan bağımsız olarak “süreç” emperyal politikalara bağımlı.

- Sevr barıştı ama savaş gerekçesiydi. Versay barıştı ama savaş gerekçesiydi. Bazen barış sandığınız şey sizi büyük çatışmalara sokar. Cumartesi, Erdoğan’ın konuşması açıkça Misakı Milli sınırlarının esneme beklentisi yarattı. “Genleşme” teorileri raflardan indirildi. Dün de öyleydi bugün de öyle: Emperyalizm size her zaman büyüğü gösterip küçülmeye razı eder. Sınırlarından dışarı taşan Türkiye, kaçınılmaz şekilde karşısında kimi Arapları, Farsları, İbranileri bulacak. 1. Dünya Harbi’ndeki gibi, devir “kardeş”likten “Sırtımdan vurdu”ya dönecek. Unutmayın! Atatürk, genleşme teorilerini reddederek, Türkler için rasyonel sınırlara çekilerek, Araplar dahil tüm halklarla sürekli bir barış kuşağı yaratmıştı.

SÜRECE KARŞI OLANI DÖVENLER

- Türkiye, anayasasında yazdığı şekliyle demokratik hukuk devleti olursa aslında bir sürü sorundan kurtulur. Buna “Kürt sorunu” şemsiyesinde sayılanlar dahil. Gelgelelim “süreç” buradan şekillenmiyor. Aksine, demokratik ve hukuki haklar pazarlık konusu yapılıyor. Sürecin sonunda “uslu çocuklar”ın demokratik haklarını kullanacağı tablo çiziliyor. Bese Hozat İstanbul’a gelip siyaset yapacağını söylerken, Esenyurt’tan Şişli’ye CHP’li belediyelerini DEM’le ittifak yaptı diye kayyumlar yönetmeye devam ediyor.

- Son olarak... Türkiye’de bütün sağ açılımların vitrinine liberaller ve eski solcular yerleştirilir. Özal devrinde de böyleydi “Yetmez ama Evet”te de... Şimdi naftalini silkelenerek sandıktan çıkarılanların yanına “tövbeci milliyetçiler-ulusalcılar” eklendi. "Dünkü darbeci", "vesayetçi", "terör sevici" sataşmalarının yerini bugünü sorgulayanlara “Barış düşmanı mısın” saldırısı aldı. Elbette onlara bu özgüveni veren “sürece karşı olanı döveriz” diyen iktidardaki güç sahipleri.

Biliyorum, “adın Barış” diyen arkadaşıma, “kalabalıklarla yürümekten hoşlanmayan ben”den uzun bir itiraz oldu. Ama “adım Barış” diye, kurtla kuzunun birlikte çektiği bu halayı ille de ben özetleyeceksem: Domates, biber, patlıcan!

Yazarın Son Yazıları

Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025
Davutoğlu partisindeki istifalara ne dedi?

Aslında benim sorum yeni çıkan o kitapla ilgiliydi...

Devamını Oku
21.07.2025
Öcalan, Ramazan, Altaylı

Memlekette “süreç bayramı” var. Gelgelelim “hukuk ve özgürlük bayramı” yok.

Devamını Oku
17.07.2025
Domates, biber, patlıcan!

“Demokrat adam”, “demokrat bulmadığı” adama “Ya demokrat ol ya döverim” demiş.

Devamını Oku
14.07.2025
Herkesi başka tartan kantar

Aynı kantar seni başka onu başka tartıyor...

Devamını Oku
10.07.2025
Söyleyin Timur haksız mı? 

Kimin haklı olduğunu söz belirler sanırsın, oysa hak çoğu zaman güç ile dağıtılır. Size bu satırları gazeteci arkadaşım Timur Soykan hakkındaki mahkeme kararını beklerken yazıyorum. 

Devamını Oku
07.07.2025