Hakan Atilla, kara kutuyu açtı
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

Hakan Atilla, kara kutuyu açtı

01.09.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Türkiye Sedat Peker’in iddialarını konuşurken benim aklımda o vardı. Bir zamanlar “kahraman” ilan edilerek uçak kapısında karşılanan Mehmet Hakan Atilla’dan söz ediyorum. Halkbank’ın genel müdür yardımcısı iken ABD tarafından haksız bir şekilde yargılanmış, cezalandırılmış, iki yıldan fazla hapiste kalmış, nihayetinde Türkiye’ye sınırdışı edilmişti. Aynı yıl, 21 Ekim 2019’da, Borsa İstanbul’un genel müdürü oldu. Gelgelelim, burada da uzun durmadı. 8 Mart 2021’de istifa etti.

Şimdi nereden aklına geldi diyeceksiniz...

Hakan Atilla, Rıza Sarraf davasında uğradığı haksızlığı, ABD hapishanelerinde geçen günlerini anlatan bir kitap yazdı. Kitabı kâh gülerek kâh hüzünlenerek okudum. Açıkça yazmıyordu ama kitabın içeriğinde Atilla’nın kırgınlığını hissettim. Sanki Halkbank, kendi yöneticisini yalnız bırakmıştı.

Dönemin Halkbank genel müdür yardımcısı Atilla’nın, ABD’ye yaptığı ve tutuklandığı iş seyahatinde, genel müdürü Ali Fuat Taşkesenlioğlu olunca, yıllardır susan Atilla’ya “Konuşmak ister misiniz” dedim. O da kabul etti. İşte o an, madalyonun öbür yüzü göründü.

Atilla bugün Çeşme’de sakin bir hayat yaşıyor. ABD’de “İtirafçı ol” baskılarına, “Ben suç işlemedim” diyerek direnen Atilla, sanki yaşadığı çileli günlerin acısını çıkarır gibi toprak ve denizle ilgileniyor. Gelgelelim, beton ve demirin ardında geçen o günler, aklının içinde bir yerlerde duruyor.

Sarraf davası kapsamında ABD’de tutuklu bulunduğu cezaevinden tahliye edilen Atilla, 29 Temmuz 2019’da Türkiye’ye döndü.

"TAŞKESENLİOĞLU ÜSTÜNE DÜŞENİ YAPMADI"

“ABD’ye gönderilişinizin bir kumpas olduğu muhasebesini yaptınız mı” diye açıkça sordum. Cevabı ilginçti: 

“Elbette yaptım. İki mesele var. Bir, benim oraya gidişim bono ihracı ile ilgili olduğu için bu süreci piyasa belirliyordu. Bankanın süregelen işiydi. Gidişim de olağandı. Haliyle, bunun ince bir şekilde planlanacağını düşünmüyorum. Ama ikincisi, benim ABD’de olduğumu, birilerinin oradaki irtibatlarına iletmiş olma ihtimali var. Elinizde belge, bilgi var mı derseniz, yok. Ama düşündünüz mü derseniz, evet düşündüm.”

Atilla, ABD’ye girerken değil, dönüşte tutuklanmıştı. Haliyle bu süreç, belki de o ABD’ye girdikten sonra hazırlanmıştı. O da bu düşüncedeydi: “Eğer önceden hazırlık olsa ABD’ye indiğim gibi tutuklanırdım. Orada olduğum öğrenildikten sonra harekete geçildi. Dönüşüme yetiştirdiler. Bana ait olmayan bir ses kaydını gerekçe gösterip tutukladılar. Beni tutukladıktan sonra da gerisini hazırladılar.”

"AVUKAT BİLE TUTMADILAR"

Peki, Hakan Atilla, hapisteyken Halkbank yönetimiyle fikir ayrılığı yaşadı mı? Bankanın o dönemki genel müdürü, Bank Asya’dan transfer edilen Ali Fuat Taşkesenlioğlu olunca, bu soru kritik hale geliyordu:

“Evet yaşadım. ABD’de hukuki süreçler Türkiye’den farklı işliyor. Bankanın, savcılık aşamasında, henüz iddianameye dönüşmeden adım atmasını ve bu işi kapatmasını istedim. Davaya dönüştükten sonra mahkemede savunma yapmak kolay değil. Benimle aynı fikirde değillerdi. Kendisine avukat bile tutmadı banka. Ben Hakan Atilla olduğum için tutuklanmadım. Halkbank yöneticisi olduğumdan tutuklandım. Şunu beklerdim; banka öne çıkıp, ‘Muhatap biziz, o değil’ demeliydi. Banka bunu yapmadı. Eğer yapsaydı, biz bu noktaya gelmezdik. Dedim ya, kendisine avukat bile tutmadı banka.”

"DELİL VE TANIK DESTEĞİ YOK"

Atilla’nın sözleri şaşırtıcıydı. Anlattığına göre banka yönetimi, sanki kendisi değil, bir çalışanı ilgisiz bir suçtan yargılanıyormuş gibi davranıyordu. “Ya sizin avukatınız?” dedim Atilla’ya. Meğer o da karışıkmış: 

“Benimle ilgilenen iki avukat oldu. Biri ABD’de beni savunan avukat. Onu banka planlamadı. Tesadüfen, tutuklandığım gün elçiliğin gönderdiği avukattı. Öteki de beni tanıyan, Türkiye ile irtibatımı sağlayan Türk avukattı. Banka onların sadece ücretini ödedi. Ama bu Halkbank’ın işini yaptığı anlamına gelmiyor. Süreci sahiplenen bir hukuk mücadelesiyle bu iş iddianameye bile dönmeyebilirdi. Kurumsal olarak sahiplenilmemenin kırgınlığını yaşıyorum.”

Üstelik daha da beteri varmış: “Halkbank’ın tutumu yüzünden savunma da yapamadım. Bankadan savunmamı destekleyecek tanıklar istedim. Müsaade etmediler. Savunmam için deliller talep ettim. Kullanmama izin vermediler. Bu nedenle düzgün savunma bile yapamadım. Tabii ki kırgınım.”

"NE SIFATI VARDI DA GELDİ?"

Atilla, Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nun kararları ve süreç yönetimi için “basiretli olmadığı kesin, en hafifinden vizyonsuzluk” tespitinde bulunuyor. İşin ilginci, Taşkesenlioğlu’nun sonrasında Halkbank’taki görevinden alınmasını da kendi yaşadıklarına bağlıyor. Haliyle sordum, nasıl oldu da Taşkesenlioğlu, Bank Asya’dan, bir günde Halkbank’ın başına geldi?

Atilla tanıklığını anlattı:

“Hangi vasfı değerlendirildi de bu göreve getirildi ben de merak ediyorum. Beraber çalıştık. Bankaya katkı sağlayacak tek bir şey yaptığını görmedim. Ne sıfatı vardı da genel müdür oldu anlayamadım. Belki kendisini atayan imzayı atan Ali Babacan biliyordur.

Mesele hep Sarraf’a indirgendi. Oysa Halkbank, o günlerde yurtdışı operasyonları başarıyla yönetiyordu. Uluslararası firmalara da hizmet ediyordu. Bu durum birilerinin işine gelmemiş olabilir. Atanacak kişinin bazı özellikleri karşılaması gerekirdi.”

Atilla, Çeşme’de sakin bir hayat yaşıyor.

İSTİFASININ NEDENİ

Hakan Atilla, yıllarca çalıştığı Halkbank’tan koparılmıştı. Türkiye’ye döndükten sonra ise Borsa İstanbul A.Ş. genel müdürü oldu. Ancak buradan da kimsenin anlamadığı bir şekilde istifa etti. Ben bile istifasını, ABD ile hükümetin bozuk ilişkileri onarma çabasıyla açıklıyordum. Ancak Atilla bu konuyu net bir şekilde aydınlattı:

“Benim, Borsa İstanbul’un başına getirilmem tesadüf değil. Halkbank’ta en büyük halka arzlarda görev almıştım. İstifamın da somut bir nedeni var. ‘Borsa İstanbul’un yönetimine atanan kişiler bu göreve uygun kişiler değil’ dedim. İş yapış tarzları gereği, orada olmamaları gerektiğini anlattım. Ancak göreve devam ettirildiler. Israrcı olsam kurum yıpratılmış olacaktı. Onları görevden alamayacağım için kendim istifa ettim. ABD’de yaşananlar istifamın konusu bile değil. Tamamen benim kararım.”

Elbette benim aklıma, Borsa İstanbul’un yönetim kurulundaki çift maaşlı siyasiler geldi...

Sarraf davasında, başkalarının suçlarının üzerine yüklendiği “günah keçisi” Hakan Atilla, sürecin bilinmeyen bir tarafına içeriden ışık tutuyor. Ali Fuat Taşkesenlioğlu yönetiminin, kendisini ABD’de yalnız ve hatta savunmasız bıraktığını söylüyor. Halkbank gibi köklü bir bankanın başına, hak etmeden sıçrayanları sorguluyor. Başta dönemin Ekonomi Bakanı Ali Babacan olmak üzere herkesi konuşmaya çağırıyor.

İnsan biriktiriyor. Biriktikçe de yükseliyor. Işığı zamansız sönen yıldızlar gibi... İlerleme yasalarının terk edildiği ülkelerde, yolu da yolculuğu da erken bitiyor. Kim bilir, belki her reddediş yeni başlangıçlara açılmış bir kapının habercisidir.

"BAŞKA İNSAN KALMADI MI?"

Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nun 16 yıl görev yaptığı Bank Asya, FETÖ operasyonları sürecinde kapatılmıştı. Acaba, Taşkesenlioğlu’nun FETÖ geçmişi, Sarraf davasındaki politikasını belirlemiş olabilir miydi? Atilla cevap veriyor:

“Elimde buna dair bir delil yok. Ama bu şekilde bir atama uygun düşmez. Sadece onun gelmesiyle kalmadı. Altı yedi tane de Bank Asya’dan genel müdür yardımcısı atandı. Kaç senelik bankada başka insan kalmamış gibi Bank Asya’dan altı yedi insan atanması bana anormal geliyor. Kabul edilmesi güç bir şey. Onaylayanlar için de güç. Kimsenin adını bilmediği Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nu sen nasıl seçtin diye bugün bile kimse sormuyor. Böyle bir atamayı bakan nasıl imzaladı anlamıyorum.”

Atilla, o dönemin Ekonomi Bakanı Ali Babacan’ı işaret ederek Halkbank yönetiminin eski Bank Asya ekibine devrini onaylamadığını söylüyor. Elbette, bu tek başına Babacan’ın kararı olmayabilir...

SEDAT PEKER’İN İDDİALARI

Taşkesenlioğlu, Halkbank’tan alınıp SPK’nın başına getirildiğinde Atilla ile yine karşılaşmışlar. Ancak Atilla, “devlet terbiyesi gereği” doğrudan bir hesaplaşmaya girmediğini söylüyor. Sedat Peker’in iddialarının odağındaki Ali Fuat Taşkesenlioğlu, konumunu kullanarak bir rüşvet çarkı kurmakla suçlanıyor. Elbette Atilla’nın buna dair ne düşündüğünü merak ettim: “Suçu ispat edilmeden kimse hakkında yorum yapamam. Ama kurumlar şahıslardan daha önemlidir. Kurumların yıpranmasından üzüntü duyuyorum. Var mıdır yok mudur bilemem. Ama varsa emin olun tek mağdur söz konusu hanımefendi değildir. Öyle bir durum varsa başka firmalar da vardır.”

Yazarın Son Yazıları

Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025
Davutoğlu partisindeki istifalara ne dedi?

Aslında benim sorum yeni çıkan o kitapla ilgiliydi...

Devamını Oku
21.07.2025
Öcalan, Ramazan, Altaylı

Memlekette “süreç bayramı” var. Gelgelelim “hukuk ve özgürlük bayramı” yok.

Devamını Oku
17.07.2025
Domates, biber, patlıcan!

“Demokrat adam”, “demokrat bulmadığı” adama “Ya demokrat ol ya döverim” demiş.

Devamını Oku
14.07.2025
Herkesi başka tartan kantar

Aynı kantar seni başka onu başka tartıyor...

Devamını Oku
10.07.2025
Söyleyin Timur haksız mı? 

Kimin haklı olduğunu söz belirler sanırsın, oysa hak çoğu zaman güç ile dağıtılır. Size bu satırları gazeteci arkadaşım Timur Soykan hakkındaki mahkeme kararını beklerken yazıyorum. 

Devamını Oku
07.07.2025