SADAT’ın bıraktığı parmak izi
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

SADAT’ın bıraktığı parmak izi

18.10.2021 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Anneye mi benziyor yoksa babaya mı? Bebek büyüyor, sen anlamaya çalışıyorsun. Büyüdükçe fikir değiştiriyorsun. Oysa parmak izi daha anne karnında beliriyor. Sen değişsen de o şeklini hiç değiştirmiyor.

Günlerdir SADAT’ı konuşuyoruz. “Sedat gitti SADAT geldi” diye yuvarlıyoruz. Geçmişinde asker olduğunu bildiğimiz sakallı adamların işlerini sorguluyoruz.

Bir süredir üşenmeyip kendilerini tanıttıkları metinleri okuyorum. Türkiye’de kurulmuş bu “kamuflajlı” teşkilatın verdiği eğitimler arasında “Gayri nizami harp (GNH) kursu” var.

Diyelim eğitime kayıt yaptırdınız. Hangi kabiliyetleri kazanacağınızı merak ediyorsunuz. Onun yanıtı SADAT’ın sitesinde şöyle veriliyor:

“Kursiyerler, GNH Kursları sonucunda; başta psikolojik harp ve harekât olmak üzere, sabotaj, baskın, pusu, tahrip, suikast, kurtarma ve kaçırma, tedhiş imkân ve kabiliyetine ulaştırılır.”

Demek irticadan atılan askerlerin kurduğu SADAT sayesinde, bu kabiliyetleri kazanabiliyorsunuz! Uzağa gitmeye gerek yok, Türkiye’deki SADAT veriyor!

TERÖR EĞİTİMİ Mİ VERİLİYOR?

Bu kadar marifetin içinde en çok “tedhiş” kelimesine takılıyorum. Eski Türkçe ya, nazik bir laf gibi duruyor. “Yıldırma, dehşet verme, korkutma” diye tanımlanan sözcük, aslında bugünkü “terör” kavramının eski dildeki hali.

Sürpriz değil. Basit bir medya taramasıyla bir zamanlar “terör” kavramının yerine kullanıldığı okunabiliyor. Örnek olsun, 1970’li yıllarda elçilerimizi katleden ASALA, hep “tedhiş örgütü” olarak medyada yer almış.

Dönüşümün kaynağı bizden değil…

1980’li yıllardan itibaren Batı’daki “terör” kavramının oturmasıyla, “tedhiş” yerini “terör”e bıraktı. NATO belgelerinde de TSK evrakında da bu tarihten itibaren, tarif hep “terör örgütü” oldu. “Tedhiş” kelimesi terk edildi. Artık “PKK tedhiş örgütü” değil, “PKK terör örgütü” diyoruz. Hatta demeyeni sorguluyoruz.

Terör kabiliyeti kazandırmanın hem uluslararası kanunlara hem Cenevre Sözleşmesi’ne hem iç hukukumuza göre suç olduğunu söylesem itiraz eder misiniz? Bu kısmı okurun yorumuna bırakıp dilden devam ediyorum. Peki, “tedhiş” kavramına neden bu kadar takıldım?

SADAT, “ak sakallı askerler”in teşkilatı olduğu için dilleri eskide kalmış olamaz mı?

Evet, doğru...

SADAT’ın beyni Adnan Tanrıverdi, bu tanımı çok seviyor. FETÖ’nün Taraf gazetesi, Balyoz kumpas belgelerini yayımladıktan sonra, Tanrıverdi’nin kumpasa destek veren açıklamaları arşivde var. Tanrıverdi, “Çarşaf, Sakal, Suga ve Oraj tedhiş planları” ifadesini kullanmış.

“Tedhiş” ve “FETÖ” kelimelerinin altını çizerek devam ediyorum.

28 ŞUBAT’TAKİ “TEDHİŞ” BELGESİ

28 Şubat davasında yaşanan tuhaflıkları bu köşenin okurları biliyor. Davada soruşturmayı açan savcıdan bilirkişilere, hâkimlerden ihbarcılara kadar hazırlayanlar FETÖ ile iltisaklı çıkmıştı. Davaya konu olan belgelerdeki çelişkileri de anlatmıştım.

Bir tanesi “tedhiş” kavramını ilgilendiriyor…

“BÇG faaliyetleri (2)” isimli, “Batı Çalışma Grubu Faaliyetleri” başlıklı dört sayfalık askeri belge, davanın 8. klasörünün 141-144 sayfaları arasında bulunuyor.

Bu belge de sanıkların, sayısız delille sahte olduğunu ispatladıkları arasında. En çok da yazım dilinin askeri yazım diline uygun olmadığı itirazı, savunmalarda yer buldu.

“Sahte” denilen belgedeki bir kelime ayrıca dikkat çekici:

“(…) 55. Hükümetin işbaşına geçmesi ile irticai olay ve faaliyetlere bu kesimin miting, gösteri ve tedhiş olayları ilave olmuş (…)”.

Şimdi hapiste olan generaller, “tedhiş” kelimesinin, belgenin tarihini taşıyan 1998 yılında, TSK’de de NATO’da da kullanılmadığını, bunun yerine “terör” kelimesinin geçtiğini anlattılar. Bu kelime sebebiyle, belgenin muhtemelen “mazisi eski” bir asker tarafından üretildiğini söylediler. Genelkurmay Karargâhı’nda bir arz belgesinde bu kelimenin yer almasının mümkün olmadığını ifade ettiler.

DİLEKÇELER ASDER-SADAT OPERASYONU

Diyeceksiniz ki 28 Şubat davasında SADAT parmağı mı var?

Size hayır diyemem…

Neden mi?

Malum, SADAT (Uluslararası Savunma Danışmanlık Ticaret Şirketi) ile ASDER (Adaleti Savunanlar Derneği) iki kardeş. Hatta ikisi de aynı ekip tarafından kurulmuş. 

Adnan Tanrıverdi ilişkiyi şöyle anlatıyor:

“28 Şubat postmodern darbesi döneminde inançları sebebiyle suçlu ilan edilip kamu görevinden çıkarılan binleri bir çatı altında toplayan ASDER, uzun çalışmalar sonucunda mağdurların kısıtlı da olsa birtakım haklarını 2011 yılında almalarını sağlayabilmiştir. Bu çalışmalar döneminde ASDER içinde ASSAM bir platform olarak stratejiler geliştirmeye başlamış, bu çalışmalar 2012 yılında SADAT’ı doğurmuş, 2013 yılında ise ASSAM kurumsal kimliğe bürünmüştür.”

Adnan Tanrıverdi de hem SADAT’ın kurucu başkanı, hem ASDER’in onursal başkanı. Nitekim ASDER’in sitesinde de Tanrıverdi’nin Gayri Nizami Harp üzerine yazıları var. “Gayri Nizami Harp Konsepti - 4” isimli makalesinde de “tedhiş” tanımını kullandığı, üstelik bu tanıma Cenevre Sözleşmesi ve Harp Hukukuna aykırı olarak meşruiyet kazandırmaya çalıştığı okunuyor.

Gelelim davaya…

Dava tutanaklarında SADAT’çı eski askerlerin izlerini bulmak için çok çaba sarf etmeye gerek yok. Müştekiler arasında, SADAT’ın nedense ilişkisini gizlemeye çalıştığı, ASDER ve SADAT Danışmanı Nevzat Tarhan’ın dilekçesi var. Mesela müşteki Bülent Demir de ASDER Genel Başkan Yardımcısı, SADAT kurucusu ve ilk yönetim kurulu üyesi. TSK’den Fethullahçılık gerekçesiyle atılan Akit yazarı Vehbi Kara da SADAT’ı yaratan ASDER’de başkan yardımcısı. Yavuz Sulumeşe ve İbrahim Töre de aynı şekilde…

Liste incelendiğinde müştekilerin şablon ifadelerle basmakalıp dilekçeler verdiği görülüyor. Sanıkları bir suç örgütü olarak gösteren, kendilerinin bunlara katılmadığı için tasfiye edildiğini söyleyen dilekçeler 3-5 değil…

Toplam 387 asker müştekiden 128’i, ASDER’in hazırladığı basmakalıp dilekçeleri verdi. Mahkeme de 117’sine, yani yüzde 91’ine, davaya katılma hakkı tanıdı. İşin ilginci, dilekçe veren sivil müştekiler arasında da sekiz kişi SADAT danışmanı.

Üstelik…

28 Şubat davası için dilekçe hazırlama işi gizli saklı değil. Örneğin müşteki Davut Kurtuluş, Gölcük Cumhuriyet Başsavcılığı’nda 26 Eylül 2012 tarihinde verdiği ifadede açıkça söylüyor:

“Söz konusu dilekçeyi, derneğimize üye diğer kişilerle birlikte, her birimiz ayrı ayrı boş bırakılan yerleri doldurarak gönderdik. Söz konusu derneğin ismi ASDER’dir.”

SADAT, “terör” ile eş “tedhiş” eğitimi, 28 Şubat davasındaki kumpas belgeleri, kopya dilekçeler derken nerelere geldik. İnsanın ucu nemli parmakları var. Değdiği yerde bıraktığı izleri. İzin peşinden gidince hep aradığımıza mı ulaşıyoruz dersiniz.

Yazarın Son Yazıları

Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025
Davutoğlu partisindeki istifalara ne dedi?

Aslında benim sorum yeni çıkan o kitapla ilgiliydi...

Devamını Oku
21.07.2025
Öcalan, Ramazan, Altaylı

Memlekette “süreç bayramı” var. Gelgelelim “hukuk ve özgürlük bayramı” yok.

Devamını Oku
17.07.2025
Domates, biber, patlıcan!

“Demokrat adam”, “demokrat bulmadığı” adama “Ya demokrat ol ya döverim” demiş.

Devamını Oku
14.07.2025
Herkesi başka tartan kantar

Aynı kantar seni başka onu başka tartıyor...

Devamını Oku
10.07.2025
Söyleyin Timur haksız mı? 

Kimin haklı olduğunu söz belirler sanırsın, oysa hak çoğu zaman güç ile dağıtılır. Size bu satırları gazeteci arkadaşım Timur Soykan hakkındaki mahkeme kararını beklerken yazıyorum. 

Devamını Oku
07.07.2025