İsrail ABD’ye ve diasporasına güveniyor, ya Akşener?

İsrail ABD’ye ve diasporasına güveniyor, ya Akşener?

21.12.2023 03:00
Güncellenme:
Takip Et:

Siyaset sürekli bir çıkar ve yükseliş arayışında, kimi zaman kısa vadede poker, bazen uzun vadede satranç hamleleriyle ilerleyen, nev-i şahsına münhasır bir güç savaşıdır.

Başlıkta gündeme getirdiğim konuların ilki, dünyanın gördüğü ağır bir savaş dramı, diğeri ise çok daha sade bir alanda, Türkiye’de bir “sözde” muhalefet partisinin yerel seçimler öncesi yaşadığı rota değişimi…

Dünyada yapılan değerlendirmelerin yüzde yetmişinde, 7 Ekim günü uğradığı saldırıda İsrail mağdur taraftı ve ardından Hamas’a karşı yaptığı tepki saldırılarında “haklı” görülüyordu. Fakat günler geçtikçe işin rengi hızla değişmeye başladı. Netanyahu, ülkesindeki sıkışmışlığından bu vesileyle kurtulmak istercesine, Gazze’ye yönelttiği saldırıların dozunu arttırdıkça arttırdı. Önce bazı sivil hedeflere ve hastanelere yönelik saldırılar, yanlış iddia veya sehven vurulmuş hedefler olarak görüldü. Fakat demeçler verildikçe, günler geçtikçe, sivil hedefler her gün vurulmaya devam edince, dünya akıl almaz bir 21. yüzyıl vahşeti ile karşı karşıya kaldığını gözlerine inanamayarak görmeye başladı. Başlangıçta işin “mağduru” İsrail, sanki özellikle uğraşarak, kendi “devlet saygınlığını” ve imajını yok etmek istercesine, artık ısrarlı olarak sivillere saldıran ve kadın-çocuk demeden onları yok eden bir terminatör olarak anılmak için elinden geleni yapıyordu!

Dünyanın her yerinde Musevi yakın arkadaşlarım var. İstanbul’da, Fransa’da, Avrupa’da, Amerika’da… Onların bir kısmı, dünya medyasında İsrail’in sivillere yönelik yaptığı saldırılara karşı gösterilen tepkileri nedense anlayamıyorlar. Bunu, İsrail’in varlığına yönelik ağır bir saldırı olarak görüyorlar. İnsanların artık savaştan ve katliamlardan bıkmış olduğunu ve hiçbir gerekçeyle bu hamleleri mazur göremeyeceklerini algılayamıyorlar. 20.000’i aşkın kadın ve çocuk öldürülmesine rağmen, Birleşmiş Milletler’in şu ya da bu metinle bir ateşkes sağlayamaması ve her gün yeni insanların ölmesi, bu kesimin pek üzerine kafa yordukları bir durum değil.

Halbuki savaşa, sivil katliamlara, yaralı çocuklara ve cesetlere tamamen karşı olan insanların, illa Hamas’ı destekleyen veya İsrail’in yok olmasını isteyen insanlar olmadıkları her makul insanın açıkça görebileceği bir durum.

Bence, İsrail uzun vadede kendi çıkarlarını sabote ediyor ve uluslararası diplomatik alanda yalnızlığa doğru koşuyor. Ama ne yazık ki dünyaya yalnız tepeden ve önyargıyla bakan ve kendi düşüncelerinden başka bir şey göremeyen kimi İsrailler ve Museviler bu gerçeği kabul edeceklerine, “Binlerce çocuğun ve kadının öldürüldüğünü kim gördü? Bütün bunlar gayet rahat abartılmış palavralar da olabilir” diyerek adeta barışı değil, savaşı destekliyorlar. Sadece kadın ve çocuk da değil, cinsiyet veya yaş fark etmeksizin insanlar, hayvanlar, doğa, kültür yok oluyor. Halbuki demokratik dünyada hiç kimse İsrail’in kendisine saldıran Orta Doğu’nun malum terör örgütleri ile savaşmasını yadırgamıyor, tersine destekliyor. Ama sivillere yönelik, “resmi bir devletin” bir organize saldırısını mazur görmek bambaşka bir “uçuş” seviyesi! Savaşlara bahaneler uydurarak desteklemenin kabul edilemeyeceğini ise, Atatürkçüler çok iyi biliyorlar. “Yurtta sulh cihanda sulh”, bu yüzden evrensel ve sonsuza dek değişmeyecek bir slogan.

İsrail, Gazze’deki her canlıyı yok edene kadar bu savaşı sürdürecekmiş gibi operasyonlarına devam ederken neye güveniyor? Başta ABD’ye, ardından Birleşmiş Milletler’de onun veto hakkına, ardından Batı’ya yayılmış kendi güçlü diasporasına, gazetecilerine, televizyoncularına, iş insanlarına, bankacılarına ve yeryüzündeki tüm Musevilerin birbirini başka insanların anlayamayacağı şekilde tutuyor olmalarına güveniyor.

Ben çok sade bir insanım. Diğer sade dünya yurttaşları gibi ben de çocukların, sivillerin ve hatta askerlerin boş yere ölmelerine, doğanın, canlıların, kültürün yok edilmesine anlam veremiyorum! Kahroluyorum, affedemiyorum ve yüreğim acıyor.

PEKİ AKŞENER NEYE GÜVENİYOR SİZCE?

Çok kısa bir şekilde ve tabii ki konunun derinliğine giremeden, Netanyahu’nun İsrail’in hangi odaklara güvenerek askeri saldırılarını sürdürdüğünü açıkladım.

Şimdi ülkemize dönelim, savaşı bir kenara bırakalım. Türkiye’de iktidar-muhalefet çekişmesinin demokratik cephesine göz atalım…

Meral Akşener, İYİ Parti’yi önümüzdeki mart ayındaki yerel seçimlerde Millet İttifakı’ndan ve özellikle CHP ile iş birliğinden tamamen çıkararak seçimlere her ilde kendi adaylarıyla gireceğini bütün Türkiye’yi şaşırtarak ısrarla söylemeye başladı.

Bu tavrın sonucunda neler yaşadık? Türk halkının içine düştüğü umutsuzluk sendromu birden gönüllerde katılaşmaya başladı. CHP’nin çiçeği burnunda Genel Başkanı Özgür Özel, bu red cevabını duymazdan gelerek nezaket içinde Meral Hanım’la diyaloğa devam etmeye gayret etti. İYİ Parti’nin içinde de birçok olgun düşünceli insan bu tavrın ne Türkiye’ye ne de İYİ Parti’ye bir şey kazandırabileceğini görerek Akşener’in düşüncelerini değiştirmeye gayret ettiler. Ancak hiçbir ilerleme kaydedilemedi. CHP ile diyaloğun ve iş birliğinin sürmesi gerektiğine inananlar ya partiden atıldılar ya istifaya zorlandılar ya da kendileri istifa ettiler. Üstelik İYİ Parti’nin milletvekilleri, kurucuları, il başkanları ve kamuoyu önünde en tanınan isimleri sırayla ayrılıyorlar. İşin ilginç tarafı, onlar ayrıldıkça Meral Hanım daha da kızgınlaşıyor, giderek anlaşılmaz bir “Yapay Demir Leydi Thatcher”a dönüşüyor. Bu arada siyasi analistler İYİ Parti-CHP ortaklığının bozulması sonucunda kaç ilin Cumhur İttifakı’nın eline geçeceğinin dökümünü yapıyorlar, bunu matematik olarak kanıtlıyorlar, hem de Akşener’in kendi GİK toplantısında! Ahmet Zeki Üçok, “İş birliği olmazsa, ülke Tayyibistan olur” diyor hiç çekinmeden! Sonucu herhalde biliyorsunuz: Akşener kendisini Genel Başkan Yardımcılığından alıyor, ancak zaten Üçok partideki görevinden istifa ediyor. Partinin bir başka önemli ismi Genel Başkan Yardımcısı Ece Güner, ayrılık gerekçesini net bir mektupla kamuoyuna açıklıyor. Her oyun önemi olduğunu vurgulayarak bunun bir memleket ve Cumhuriyet meselesi olduğunu öne çıkarıyor. Duayen gazeteci Emin Çölaşan ise Akşener’in bu sözde “hür ve müstakil” duruşunun, esasında siyasi arenada ikili oynamaktan başka bir şey olmadığını, muhalefet gibi görünüp aslında muhalefetin oylarını bölerek AKP’ye hizmet edeceğini deşifre ediyor.

Bu arada iktidar yanlısı gazeteciler, heyecanla Akşener’in bu yeni duruşunu ve CHP’den kopuşunu destekliyorlar, kendisini methetmeye devam ediyorlar. Acaba Akşener, bu ani övgü dolu tavırların gerekçesini yalnız kaldığında kendi kendine soruyor mu, merak ediyorum.

DEM Partisi ise, mantık ve matematik konularını daha ciddiye aldığı için CHP ile diyalog ve iş birliği zeminini somut olarak test etmeye devam ediyor.

Meral Akşener’in kısa zaman içerisinde partisinin içini tamamen boşaltacak intiharının gerekçesini herhalde merak etmeyen yok! Ya tüm mantığı tatile çıktı ya da başka odaklara farklı bir hizmeti bilinçli veya bilinçsiz taşıyor!

Ben de soruyorum, Meral Hanım’a… İsrail affedilmez saldırılarını yaparken sonsuza dek destekçisi olduğuna inandığı ABD’ye güveniyor. Siz ise muhalefeti güçsüzleştirerek, adeta CHP’ye savaş açarak Cumhur İttifakı’na yem yapma yarışına girdiniz… Peki siz kime güveniyorsunuz? Bu hizmeti taşıdığınız iktidar partisi mi geleceğiniz? Seçmenlerin bunun farkına varmayacağını ve planınızın tutacağını mı zannediyorsunuz? Siz bu tavrınızla İYİ Parti’yi yok edebilirsiniz. Ama seçimlere daha üç ay var. Türkiye Cumhuriyeti’ni yok edemeyeceksiniz. Her neye güveniyorsanız, o güvendiğiniz dağlara kar yağacak. Yalnızlaşacaksınız ve şu anda da sadece kendinizi kullandırıyorsunuz. Hani “Seçimlere tek başımıza gireceğiz” diyorsunuz ya? Evet Sayın Akşener, öyle olacak, çünkü siz yakında Partinizde tek başınıza kalacaksınız! Yanınızda aklını ve vicdanını kullanan hiç kimse kalmayacak!

Ve bunu hangi Türkiye’de yapıyorsunuz size hatırlatayım, tarikatlarla protokol yapmaya devam eden Milli Eğitim Bakanlığı’nın Türkiye’nin tüm gençlik dokusunu dinselleştirmeye çalıştığı, ağaç süsleyenlerin polis tarafından saldırıya uğradığı, kadınların giderek ezilmeye çalışıldığı, sokaktaki canlarımızın kanunlara aykırı ve usulsüz bir şekilde toplatılıp ölüme gönderildiği, enflasyonun halkın ekonomik direnme gücünü yerle bir ettiği, her gün bir büyük uçuruma yaklaşan Türkiye’de…

Ne kadar kandırmaya çalışmışsınız bu ülkenin insanlarını, ne diyim size? Umarım iş işten geçmeden yaptığınız ihanetin farkına varırsınız.

Yazarın Son Yazıları

CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025
Tarih nedir, ne değildir?

Tarih nedir, ne değildir?

Devamını Oku
06.03.2025