Sokak hayvanları yasa teklifi skandalı

Sokak hayvanları yasa teklifi skandalı

06.06.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

En son ne zaman yavru bir köpek ile oynadınız? Ne zaman onu okşayıp boynunuza alıp o sıcaklığı hissettiniz? Bir kahvenin önünde bir köpeğe tostunuzdan verip, onun teşekkür eden bakışlarıyla mutlu oldunuz? Hangi sıklıkta sosyal medyada hayvanlarla ilgili içinizi ısıtan, sizi güldüren videolara rastlıyorsunuz? Evreni, gezegenimizde bütün diğer canlılarla doğanın oluşturduğu bu büyük düzen içerisinde paylaştığımızı hissetmek en büyük zenginliklerimizden biri. Sekiz yaşından beri sürekli köpeklerim, kedilerim oldu bugüne kadar. Onların insana verdiği keyif bambaşka!

DEHŞET VERİCİ BU TEKLİF PARLAMENTODA NASIL GÜNDEME ALINABİLDİ?

Değerli okuyucular, size bugün aktaracağım konuyu medyadan biliyorsunuz. Parlamentomuzda bundan sonra köpeklere yönelik sürdürülecek büyük katliamın bir yasası olsun isteniyormuş. HÜDAPAR var ya hani? Hani şu aynı ismi taşıyan terör örgütünün korkunç eylemlerinden tanıdığınız o üç hece, Parlamento’ya AKP sayesinde girmiş olan parti. Bu partinin hazırladığı “sokak hayvanları yasa teklifi”, 21. yüzyılda bir ülkede çıkabilecek, gelmiş geçmiş en iğrenç, en affedilmez, en yüz kızartıcı yasa… ama zaten kafası hala orta çağda kalmış olan bir partiden ne beklersiniz ki? Bakın her canlı bu dünyada doğarken hangi türe ait olacağını seçemiyor. Biz “insan” olarak doğmuşuz bazıları da farklı türde canlılar olarak… Dolayısıyla sokak hayvanları dediğimiz konuya bakarken, hasbelkader bizlerin de bambaşka yaşam formlarında ekosistemin bir parçası olarak dünyaya gelebilme ihtimalimizi hiçbir zaman göz ardı etmiyorum.

Şu anda maalesef AKP bu yasanın çıkmasını destekliyor ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 29 Mayıs 2024 AKP grup konuşmasını dinlediğimiz de kendisinin de bizzat bu yasanın arkasında durduğunu öğreniyoruz! Oysa, bundan üç yıl önce hayvanların artık mal statüsünden can statüsüne geçmesini sağlayan fiyakalı bir söylem eşliğinde etkin bir kısırlaştırma politikasını belediyelere uygulamaları için emreden ve canlıların değeri ilgili en önemli cümleleri dini referanslarla da ortaya koyarak dikkat çeken Erdoğan, şimdi tersine mantığını bu yeni yasa teklifini savunmaya çalıştırıyor. Yasanın dediği özetle şu: “Bütün sokak hayvanlarını toplayarak barınaklarda bunları bir ay tutacağız, fotoğraflarını yayımlayacağız, sahiplenilmeyenleri ise uyutacağız” bu cümleleri buraya yazmak bile bana korku filmi veya toplama kampı gibi geliyor, tüylerim diken diken… Bizlere düşen ise, tarihimize korkunç bir kare leke olarak geçecek ve kuşaklar boyu ülkemizin İkinci Dünya Savaşı’nın Naziler ile beraber anılmasına neden olabilecek bu yasayı, tüm demokratik güçlerimizi kullanarak, dayanışmalarımızı sıklaştırarak mani olmak. Zaten bu ülkede hayvan haklarına ciddi anlamda demokratik alanda kafayı takmış ve hayvan sevgisi ile büyümüş yaşayan o kadar milyonlarca insan var ki, Allah korusun bu yasayı uygulamaya kalkacak olsalar, sokaklarda belediye zabıtaları, güvenlik güçleri ve onları durdurmaya yeminli halk arasında hiç istenmeyecek arbedeler çıkar. Bunu parlamentodakilerin kaçı öngörüyor çok merak ediyorum! Yoksa yine “Ne olacak basarsın gazı, vurursun copu, alırsın üçünü beşini içeri, akılları başlarına gelir” şeklinde ucuz formüller peşinde mi olacaklar? Bir de bizleri enayi yerine koyarak “ötanazi” veya “uyutma” kelimelerini kullanıyorlar. Ötenazi de uyutmak da öldürmektir. Kelimeleri değiştirerek olayı sempatikleştiremezsiniz. Oxford Sözlüğü’ne göre, Ötanazi: Yaşamından umut kesilen, öleceği kesinlikle bilinen bir hastanın, acısını bir an önce dindirmek amacıyla ve hastanın isteği üzerine, yaşamına bir hekimce son verilmesi biçiminde gerçekleşen ölüm. Peki o zaman soruyorum, hayvanlarla nasıl bir iletişime girdiniz de size yazılı veya sözlü izinlerini bildirebildiler!

BAKIN HAYVANLARA NELER YAŞATILIYOR BU ÜLKEDE!

Bilmiyorum, sizin de okumaya ve üzerine düşünmeye siniriniz, gücünüz yetecek mi? Ben her şeyden önce şuna inanırım ister Amerika ister Türkiye ister İsveç ister Zimbabve olun, sizin demokratik olarak hangi seviyede olduğunuz, sadece iki kriterle ortaya çıkar: Hapishanelerdeki yaşam nasıl ve hayvan bakımevleri ne durumda? 

Hayvanların bu ülkede yaşadıklarına bakalım…

Sokak gerçekleriyle başlayalım: Maalesef türü hala “insan” olarak kabul edilen bazı canlıların videolarla, tutanaklarla belgelenmiş eylemleri… Hayvanları tekmeleme, taşlama, açlığa ve susuzluğa mahkum etme, araba arkasına bağlayıp sürükleme, boğma, kulübesinde uyurken canlı canlı yakma, tabancalarla veya saçma tüfekleriyle kurşunlama, zehirli kıymalarla öldürme,  kuyruklarını kulaklarını kesme, üstlerine asit dökme, baltayla parçalama, balyozla patilerini ezme, kafalarını kesip atma, tecavüz etme, tecavüz ederek iç organlarını parçalama, büyü yapmak için (!) patilerini ve kuyruklarının kesme, karanlık izbe bodrumlarda haftalarca aç bırakıp dövüştürme… Okumaya devam etmeniz BİLE zor değil mi? 

Bir de toplama şartlarına göz atalım: Yakalama kıskacı ile kan revan içinde boğma, vurma, ihaleyle görevi üstlenmiş bilinçsiz personel tarafından uyutucu iğne ile vurulma, hekimsiz toplama yapma (ki yasak), gece yarısı toplama, engel olmaya çalışan halkı darp etme, kolunu kırma, hastanelik etme… 

Peki barınaklar: Kalbine çamaşır suyu enjekte edilerek 6 saat kıvrandırarak öldürülen canlar, susuzluktan kendi çişini içenler, kafasına kürekle vurarak öldürülenler, açlıktan birbirini yiyenler, beton zeminlerde aç ve susuz ölümü bekleyenler, ölen kendi yavrularını yiyen anneler, küflü ekmek/bozuk hamurla beslenip zehirlenenler…

GÖRMEYE VEYA ÜZERİNE DÜŞÜNMEYE CESARETİNİZ VAR MI?

Doğruyu söyleyeyim, her ne kadar konunun içinde olsam da sokak hayvanlarına karşı yapılan zalimlik videolarını izleyemiyorum. Ama sanat merkezimin direktörü, sadece son iki haftadır yaşananlardan 4-5 video izletti bana... İnanın insanlığımdan utandım. Kaçını izlemeye insanlığım yetti, bu bilgi bende mahfuz kalsın. Bunlar, en dehşet verici korku filmlerinin en ağır sahnelerinden daha beter videolar… Bu işin çözümünün ne olduğunu aslında herkes biliyor. Etkin kısırlaştırma kampanyası ile bu canların üremesini kontrol altına almak. Bakın, HayKonfed nasıl bir eylem planı öneriyor, 1393 belediye, 264 iş gününde, günde 11 kısırlaştırma yöntemine sadık kalırsa, 4 milyon sokak köpeği sorunu rakamsal olarak kontrol altına alınacak. Sorunun rasyonel kökenine inelim, AKP hükümeti 2004 yılında yasa çıkardı. Bu yasaya göre, belediyeler sokakta yaşayan hayvanı kısırlaştırıp bakım ve aşılarını yapıp yaşadığı sokağa bırakmak zorunda. Peki 20 yıldır yerel yönetimler bu yasayı ne kadar uyguladı ve merkezi yönetim bunun denetlemesini hangi ciddiyette yaptı? Cevabı bugün karşımızda. Peki belediyeler bu amaçla oluşturulan fonları sonra nerede kullanılıyor, buyurun belediye gezip keşfedin. Kulakları küpeli köpeklerin doğurduklarını görüyoruz her yerde, küpe demek o hayvanın belediye kontrolünden geçip kayıt altına alındığını gösterir, ama ne hikmetse hala doğurabiliyorlar. 

Burada ana konumuz tabii ki maliyet hesabı değil. Konumuz, bu canlıların yaşam hakları. Ama CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in de belirttiği gibi uyutma, yani öldürme işlemi kısırlaştırmanın üç katı bütçe ve personel gerektiren bir plan. Kimi siyasiler insanların diğer canlılara olan merhametinden, kültürel hoşgörümüzden bahsediyorlar. Hâlbuki konumuz onlara duyacağımız merhamet değil, onların bu evrendeki varoluş hak hakları! Bu varoluş hakları ile baş edemeyenler çözüm olarak bir soykırım öneriyorlar ve bunu yasallaştırıp İkinci Dünya Savaşı’ndaki Naziler gibi bir eylem planına bunu bağlamak istiyorlar. 

Sorunun en büyük noktası, belediyelerin yasaların emrettiği bu sorumlulukları yerine getirmemeleri veya bütçeleri farklı kullanmak istemeleri… Ben bunları size yazarken dört yıl önce henüz bir aylıkken sokaktan evime aldığım kedim Luka masamın üstüne çıkıp önüme yayıldı ve şimdi onu okşayarak devam ediyorum yazmaya. Yazdıklarımı unutun, esas olan, sevgisini karşılıksız olarak bizimle paylaşmak isteyen bu canlılara ilgimizi ve sevgimizi vermekten başka ne olabilir ki?

BAKIN BU MÜCADELEDE SİZE NELER DÜŞÜYOR? 

Öncelikle siyasilerin hiçbir şekilde bu yasayı geçirmek ve uygulamaya koymak gibi bir keyfiyetleri veya çıkış yolları olamayacağını anlamaları lazım. Bunu da onlara anlatacak olan kişi sizsiniz. Kendi bölgenizdeki siyasi partileri arayın, milletvekillerinizi arayın, partilerin genel merkezini arayın, bütün siyasileri demokratik bir yaylım ateşine tutun. Ayrıca demokratik kitle örgütlerini arayın. Onların üzerinde ayrı bir baskı kurun. Anneanne ve babaannelerimizin siyasiler üzerinde farklı bir etkisi olduğunu unutmayın. Onların baskısını harekete geçirin. Ama bu iş için demokratik haklarınızı kullanıp protesto yürüyüşü yapacaksanız sakın köpeklerinizi kedileriniz götürmeyin. Ses, gürültü ve ezilme tehlikesi riskine girmeyin. Mesela Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı en güzel söylemlerinizle kuşatarak kendisini 2019’da Ankara Hayvan Dernekleri ile imzaladığı anlaşmaya sadık kalmaya davet edin. İşin özünü umarım özetleyebildim, bunun için her farklı tepkiyi yaşama geçireceğinizden hiçbir şüphem yok…

Yazarın Son Yazıları

CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025
Tarih nedir, ne değildir?

Tarih nedir, ne değildir?

Devamını Oku
06.03.2025