Köle Niye Efendisine Oy Verir?

07 Şubat 2014 Cuma

“Üzerimizde tüyü bitmedik yetimin hakkını taşıyoruz” diyordu Başbakan Erdoğan; kabına sığamayan bir emperyal vizyonla atalarından el alıyordu:
“Benim ecdadım at sırtında Viyana’ya, Yemen’e, Kırım’a kadar giderken, benim ecdadım gemisiyle Endülüs’e, Japonya’ya kadar gidip yardım eli uzatırken, bizim bugün koltuğumuza çakılıp kalmamız emanete hıyanettir.”
Karlar ardında tedavi beklerken ölen tüyü bitmedik Muharrem’inin cesedini, sırtındaki çuvalda şehre taşıyan baba, acı acı gülmüştür, bu sesi duyduysa...
Japonya’ya el uzatan ecdadın tohumu, Yalınca’ya ulaşamadı diye...

***

“Fırat kenarında bir koyun kaybolsa, hesabının Hazreti Ömer’den sorulacağına” inananlar...
Yalınca köyünde yolsuzluktan can veren Muharrem’in hesabını, yolsuzluktan semiren haramzadelerden sormayacak mı?
Tüyü bitmeden hakkı yenen Muharrem’in un çuvalındaki cesedi, bakan çocuklarının ayakkabı kutusundaki servetine lanet okutmayacak mı?
AK Parti seçmeni yine “hologram”a bakıp uyuyacak mı?

***

Dünkü Cumhuriyet’in manşetine yerleşen Ayşe Sayın’ın haberi, “Evet uyuyacaklar” diyor.
KONDA’nın anketine göre AK Parti seçmeninin yarısı, bakan ve oğullarının rüşvet yediğine inanıyor ama oy tercihini değiştirmiyor.
“Soyduysa beni soydu, size ne” tavrını sürdürüyor.
“Öyleyse onlara müstahak” demeyin.
Çünkü soyan, sadece onları değil, bizi de soyuyor.

***

Ah Ünsal (Oskay) Hocam hayatta olsa da, “efendi-köle ilişkisi” üzerine Marx’tan, Freud’dan, Bruce Brown’dan dem vursaydı bugün...
Sabahları kalabalık otobüslerde işe gidenlerin neden daha fazla otobüs istemek yerine birbirini itip kaktığından...
Neden otobüste bizden iyi giyimli biri ayağımıza bastığında alttan alırken, sıradan giyimli biri ayağımıza bastığında diklendiğimizden...
“Bizim gibi“, sokağın diliyle konuşan otoriter liderleri gördüğümüzde, nasıl “aramızdan yırtmış biri” sanıp boyunduruğuna girdiğimizden...
Servete ve mutluluğa kavuşmak isteyen insanları, birbirini dirseklemeye iten yarışmacı etiğin, nasıl sistemin kullar üzerindeki egemenliğini kolaylaştırdığından bahsetseydi.
O zaman, siyasal hayatın içindeki kitlelerin siyasetin dışında tutulmasının ve kendilerini köleliğe mahkûm eden efendilerini ha bire alkışlamasının sırrını çözebilirdik.
Bu sistemi değiştirmenin yegâne yolunun da kölelerin siyasal alana el koymasından, yani -Başbakan’ın korktuğu tabirle- “ayakların baş olmasından” geçtiğini idrak edebilirdik.

***

Köleler, efendilerinin hırsızlığını görecek bilince kavuştukça değişecek haramilerin düzeni...
Soyduysa beni soydu” diyenler, o soygun yüzünden açılamayan karlı yollarda çocuklarının cesetlerini sırtladıkça değiştirecek reyini...
İşte o zaman başlayacaklar, “efendi”lerinin Viyana kapılarına dayanan ecdadına sövüp saymaya...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları