Nevruz / Newroz

21 Mart 2015 Cumartesi

Bugün baharın ilk günü; bugün gündüz, gece ile eşitlenecek ve yarından itibaren gündüzler uzayacak. Farslar, Kürtler, Zazalar, Azeriler, Anadolu Türkleri, Afganlar, Arnavutlar, Gürcüler, Türkmenler, Tacikler, Özbekler, Kırgızlar, Karakalpaklar ve Kazaklar bugünü “bahar bayramı” ya da “yeni yıl” olarak kutluyorlar. Bu bayramın Farsça kökenli (nev: yeni, ruz: gün), ortak adı Türkçe söylenişiyle Nevruz’dur (Azerice: Novruz, Kürtçe: Newroz, Özbekçe: Navro’z, Türkmence: Nowruz, Kazakça: Nawrız, Kırgızca: Nooruz).
28 Eylül - 2 Ekim 2009 tarihleri arasında Abu Dhabi’de toplanan Birleşmiş Milletler Manevi Kültür Mirası Koruma Kurulu, Nevruz’u Dünya Manevi Kültür Mirası Listesi’ne dahil etmiştir. 2010 yılında da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 3 bin yıldan beri kutlanmakta olan bu şenliği, Dünya Nevruz Bayramı ilan etmiştir.
Nevruz Bayramı ülkemizin birçok yerinde kutlanmakla birlikte kutlamaların en görkemlisi son yıllarda yüz binlerce kişinin katılımıyla Diyarbakır’da gerçekleştiriliyor.

***

Abdullah Öcalan’ın 2013 yılındaki kutlamalar sırasında okunan mektubuyla birlikte Diyarbakır’daki Nevruz şenliği yeni bir nitelik kazandı. Öcalan, mektubunda yer alan “silah değil siyaset” çağrısıyla Kürt silahlı hareketi açısından yeni bir noktaya gelindiğine işaret ediyordu.
“Artık silahlar sussun fikirler konuşsun noktasına geldik. Yok sayan, inkâr eden, dışlayan modernist paradigma yerle bir oldu. Akan kan Kürt’üne, Türk’üne, Lazına, Çerkezine bakmadan bu coğrafyanın ta bağrına akıyor. Ben bu çağrıma kulak veren milyonların şahitliğinde diyorum ki: Artık yeni bir dönem başlıyor. Silah değil, siyaset öne çıkıyor.” Bu çağrı sonrası 30 yıldır süren düşük yoğunluklu savaşta çatışmasızlık sürecine girildi ve akan kan büyük ölçüde durdu. Ne var ki devlet tarafından gerekli yasal koşullar sağlanmadığından topyekûn bir silah bırakımı gerçekleşmedi. Dolayısıyla Kürt sorununun çözümünde demokratikleşme bağlamında önemli bir mesafe alınamadı.
Bugün Diyarbakır’da Öcalan’dan gelen ikinci mektup okunacak. Büyük olasılıkla mektupta silah bırakımı çağrısı ilkinden daha kesin bir dille yer alacak.
Bu çağrı Kürt sorununun çözümünde atılması gereken adımları hızlandırır mı?
İktidar, çözüme ilişkin olarak uyguladığı “yorgunu yokuşa sürme” taktiğinden vazgeçmediği ve çözüm sürecini seçmen avlama aracı olarak değerlendirdiği sürece bu soruya olumlu yanıt verilemiyor?

***

Nitekim Cumhurbaşkanı dün Ukrayna’ya giderken havalimanında, hükümetin Kürt tarafıyla mutabakata vardığı, müzakerelerde gözlemci olarak yer alacak bir heyetin oluşturulması girişimini “olumlu karşılamadığını” açıkladı. Başbakan, Cumhurbaşkanı’nın “olumlu karşılamadığı” bir girişimi sürdürebilir mi? Zor!
İnsan umutlanmak istiyor, olmuyor; iktidarın samimiyetsizliği, çıkar hesapları, “eveleme geveleme, devekuşu kovalama” taktikleri umutları kırıyor.
Oysa umuda, umutlanmaya öyle ihtiyacımız var ki...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları