Ölüm tarlasında kanlı hasat (3)
Deniz Kavukçuoğlu
Son Köşe Yazıları

Ölüm tarlasında kanlı hasat (3)

31.08.2016 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 2 bin 847 hâkim ve savcının meslekten ihracına ilişkin kararının gerekçesinde öne çıkan başlıklara bir göz atalım: “Yargıdaki yapılanmanın Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yargı kuvveti içerisinde, organizasyonu ve hiyerarşik yapısı bulunan, devlet yargısına alternatif olarak faaliyet göstermesi... Örgütlü olarak yargı içerisinde yuvalanarak, kendinden olmayan herkesi düşman kabul edip kullanamadığı kişileri de düşman sayması... Suç faili veya masum olduğuna bakılmaksızın birçok kişiyi yargı eliyle mağdur etmesi... Çözümü mümkün olmayan, abartılı, ayrıntıya boğulmuş, gerçeklerin gizlendiği, kasıtlı, taraflı ve delilsiz davalar açması... Bu davalarla Türkiye’nin mafya ve terörle mücadele ettiği algısı yaratarak, devletin birçok kurumuna yerleşmesi... (Böylelikle) Paralel Devlet Yapılanması Terör Örgütü isimli yapının yargıdaki uzantıları olduklarının ve cemaat cuntası şeklinde paralel bir yargı gücü oluşturduklarının görülmesi.”

***

Bu, birkaç aylık, birkaç yıllık bir süreç değildir. Fethullahçı Terör Örgütü’nün yargı içinde yapılanarak nüfuz sahibi olması uzun yılları almıştır. Bu çetenin karar verici konuma gelmesi ise AKP iktidarında gerçekleşmiştir. AKP’nin 14 yıllık iktidar döneminde bu süreçten birinci derecede sorumlu olan AKP’li ve bürokrat Adalet Bakanlarının adları ve görev süreleri şöyledir:
Cemil Çiçek 18.11.2002-08.05.2007
Fahri Kasırga (Bürokrat) 08.05.2007- 29.08.2007
Mehmet Ali Şahin 29.08.2007-01.05.2009
Sadullah Ergin 01.05.2009-08.03.2011
Ahmet Kahraman (Bürokrat) 08.03.2011- 06.07.2011
Sadullah Ergin 06.07.2011-25.12.2013
Bekir Bozdağ 25.12.2013-06.03.2015
Kenan İpek (Bürokrat-Koalisyon) 07.03.2015- 24.11.2015
Bekir Bozdağ 24.11.2015-(Görevde)
Bekir Bozdağ’dan önce görev yapan Adalet Bakanları için söylüyorum, bu nasıl bir rehavet, nasıl derin bir uykudur?

***

274 sanıklı Ergenekon Davası, 365 sanıklı Balyoz Davası, 357 sanıklı Askeri Casusluk Davası ve benzer birçok “kumpas” davası açılır, yıllarca sürer. Yüzlerce masum insan demir parmaklıkların ardında mağdur edilirken avukatlar bu davaların “kumpas” olduğunu onlarca kez haykırırlar.
İnsan bir kez olsun kulak verir, hukukçuların bu isyanı üzerinde biraz olsun düşünürdü.
Bunlar tam tersini yapmışlar, kulaklarının üzerine yatıp suskun kalmışlardı. Ağızlarını açtıklarında da olmadığı artık ayan beyan ortada olan Yüce Türk Adaleti lafının ardına sığınıp kumpasçı yargıç ve savcıları savunmuşlardı. O yargıç ve savcılar şimdi ya tutuklandılar ya da yurtdışına kaçtılar.
Ne demişler? Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.
Bu sorumluluk bilincinden uzak, vurdumduymaz politikacılar şimdi ne düşünüyorlar, vicdanları rahat mı, doğrusu merak ediyorum.  

Yazarın Son Yazıları

Veda (28.09.2018)

Veda

Devamını Oku
28.09.2018
Cumhuriyet Halk Partisi: Yeniden (2)

Cumhuriyet Halk Partisi: Yeniden (2)

Devamını Oku
13.07.2018
Cumhuriyet Halk Partisi: Yeniden (1)

Cumhuriyet Halk Partisi: Yeniden (1)

Devamını Oku
11.07.2018
Ağlamak

Ağlamak

Devamını Oku
04.07.2018
Mutlu sona doğru

Mutlu sona doğru

Devamını Oku
22.06.2018
Yorgunluk

Yorgunluk

Devamını Oku
20.06.2018
Tatarböreğini sever misiniz?

Tatarböreğini sever misiniz?

Devamını Oku
15.06.2018
Dertleşme (13.06.2018)

Dertleşme

Devamını Oku
13.06.2018
Elinizi tutan mı vardı?

Elinizi tutan mı vardı?

Devamını Oku
09.05.2018
Abdullah Gül: Nereden nereye?

Abdullah Gül: Nereden nereye?

Devamını Oku
27.04.2018
Baskın

Baskın

Devamını Oku
20.04.2018
İzmir bir başka…

İzmir bir başka…

Devamını Oku
18.04.2018
Cumhurbaşkanı’nın sözleri

Cumhurbaşkanı’nın sözleri

Devamını Oku
11.04.2018
SAPTAMALAR 2

SAPTAMALAR 2

Devamını Oku
06.04.2018
Saptamalar

Saptamalar

Devamını Oku
04.04.2018
Hayatın içinden: Türkiye - ABD ilişkileri (10)

Hayatın içinden: Türkiye - ABD ilişkileri (10)

Devamını Oku
21.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (9)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (9)

Devamını Oku
16.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (8)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (8)

Devamını Oku
14.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (7)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (7)

Devamını Oku
09.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (6)

Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (6)

Devamını Oku
07.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (5)

Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (5)

Devamını Oku
02.03.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (4)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (4)

Devamını Oku
28.02.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (3)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (3)

Devamını Oku
23.02.2018
Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (2)

Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (2)

Devamını Oku
21.02.2018
Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (1)

Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (1)

Devamını Oku
16.02.2018
Hayalet gemiler

Hayalet gemiler

Devamını Oku
09.02.2018
Gecede İstanbul

Gecede İstanbul Deniz Kavukçuoğlu yazdı...

Devamını Oku
07.02.2018
Gerçeklerimiz

Gerçeklerimiz

Devamını Oku
02.02.2018
Ne yazacağını bilememek

Ne yazacağını bilememek

Devamını Oku
31.01.2018
Akıntıya karşı durmak

Akıntıya karşı durmak

Devamını Oku
24.01.2018
Dünden bugüne (19.01.2018)

Dünden bugüne

Devamını Oku
19.01.2018
Şiddet ve eğitim

Şiddet ve eğitim

Devamını Oku
05.01.2018
Bunlara mecbur muyuz?

Bunlara mecbur muyuz?

Devamını Oku
03.01.2018
Hayatın içinden

Hayatın içinden

Devamını Oku
29.12.2017
‘Bir telefonu bile yok!’

‘Bir telefonu bile yok!’

Devamını Oku
22.12.2017
Umut (20.12.2017)

Umut

Devamını Oku
20.12.2017
Diren Gökçeada!

Diren Gökçeada!

Devamını Oku
08.12.2017
Çürüyen çöp, çürüyen insan

Çürüyen çöp, çürüyen insan

Devamını Oku
01.12.2017
Polisiye filmi izler gibi

Polisiye filmi izler gibi

Devamını Oku
29.11.2017
Singapur’dan Türkiye’ye

Singapur’dan Türkiye’ye

Devamını Oku
17.11.2017