Korku ve ecel
Deniz Ülkütekin
Son Köşe Yazıları

Korku ve ecel

01.03.2025 12:11
Güncellenme:
Takip Et:

Geçen hafta sonuçlanan Almanya seçiminden çıkan sonuçlar hâlâ gündemde önemli bir yer işgal ediyor. Bunun nedeni sonuçların kendisinden çok seçmenin geleceğe dönük endişelerinin giderilememiş olması.

Ancak seçmen kitlesinde görülen toplu kaygı bozukluğuna biz yıllardan beridir alışığız. Ülke olarak uzunca bir süredir her seçime “Bu son şansımız” güdüsüyle uyandığımız için giderek büyüyen ve büyüdükçe aslında gerçekliği de bir o kadar artan korkuyu anlayabiliriz diye düşünüyorum.

Çünkü korku ve kaygı insanları tehlikelere karşı uyanık tutarken bir yandan da korkunun kaynağı tarafından “manipule” edilmelerini kolaylaştırır.

Bireysel olarak daha çabuk üstesinden gelebileceğimiz bu durum seçmen kitlesi gibi büyük bir organizma biçiminde hareket eden yapının parçası olunca hem fark etmesi hem de kurtulması zor bir döngüye evrilebilir.

Almanya’da marjinal bir hareket olarak siyasi yaşamına başlayan aşırı sağcı AfD partisinin giderek büyüyen büyüdükçe ülkedeki çoğunluğu oluşturan ılımlı sistem partileri tarafından dışlanan ve dışlandıkça genel seçmen kitlesi tarafından daha da merak konusu olan yayılım döngüsü ülkemizdeki seçmen davranışları ile oldukça örtüşüyor.

Avrupa’nın psikolojik buhranları Freud’dan Jung’a kadar pek çok psikanalist ve sosyoloğun ilgi alanında yer almıştır. Özellikle iki büyük dünya savaşının çıktığı 20. yüzyılın ilk yarısında savaşların öncelikli sorumlusu olarak görülen Alman halkının toplumsal refleksleri ve davranış kalıpları yıllar boyunca psikanalistlerin düşünsel terapi koltuğunda incelemeye tabi tutuldu. Tel soru aslında şuydu: “Neden engellemediniz?”

SORUNUN ASIL ÖZNESİ

Aynı soru, kara bir bulut gibi şu sıralar bir kez daha eski kıtanın üzerinde dolaşıyor. Ancak bu sefer sorunun öznesi değişti: “Neden engelleyemiyoruz?”

Asıl kaygıyı yaratan da bu karşıtlık düşüncesi içinde yankı odasına hapsolmanın getirdiği çaresizlik...

Güçlü bir barış ve refah uzlaşısı üzerine inşa edilen topluluk değerlerinin üzerinden 100 yıl geçmeden yıkılabilme olasılığı bu çaresizliğin en önemli kaynağı.

Makul insanlar, üzerinde uzlaşıldığını düşündükleri değerler herkes tarafından benimsendiğinde toplu bir kalkınma ve refaha ulaşılacağını düşünürler. Bu yüzden toplum ve siyaset bazında aşırı davranışlar, söylemler onları feci biçimde rahatsız eder.

Ancak kitleler psikanaliz koltuğuna oturduğunda çıkan acı sonuç şudur: Herkes o kadar makul ve rasyonel değildir. Hatta toplumun çoğunluğu rasyonel kararlardan hoşlanmaz. Özellikle eldeki refahtan yeterince pay almadığını düşünüyorsa…

YENİ NORMAL AŞIRILIK

İlginç olan, makul bir davranış, yaşam ve siyaset biçimini korumaya çalışan kitlelerin artık düzenin azınlığı konumuna geliyor oluşu. Bu durum siyasetin en tepesinden toplumun her alanına yansıyan bir gerçeği ortaya koyuyor. Artık aşırılık toplumsal yaşamın yeni normali.

Söz ettiğim siyasi yelpazedeki aşırılıkçı yapılan güç kazanması değil. Belki bu da bir etki ama genel anlamda toplumdaki her bireyin kamusal kurallar izin verdiği ölçüde bazen bu kuralları da aşarak kendini ifade etmesi. 

Bir ölçüde TikTok türü yaşam biçimi de diyebiliriz. Ancak artık Donald Trump’ın kişisel patavatsızlığı ve densizliğine vurulan davranış ve açıklamalarının yeni bir siyaset dili olduğunu kabul etmek gerek. Bu siyaset dilinde karnından konuşmaya alışkın Brüksel diplomatlarına ise pek yer yok.

Yazarın Son Yazıları

Pandeminin mirası bir sessiz salgın: Gooning

Pandeminin ardından yalnızlık yeni bir biçime büründü. Ekranların ritmiyle biçimlenen çağda “gooning”, sırf bir cinsel pratik değil, dijital odak ekonomisinin bir yansıması.

Devamını Oku
08.11.2025
Zamanın parçalanmış belleği

Zaman artık yalnızca ölçülebilir bir akış değil belleği, siyaseti ve ekonomiyi biçimlendiren bir iktidar aracı

Devamını Oku
25.10.2025
Samimiyet çağında samimiyetsizlik

Samimiyet, insanlık tarihi boyunca güven ve içtenliğin karaktere yansımış bir göstergesi olarak tanımlanırdı.

Devamını Oku
05.10.2025
Diziler, şarkılar, davalar: Kimin sahnesi?

Diziler, şarkılar, davalar: Kimin sahnesi?

Devamını Oku
21.09.2025
Gündem zehirlenmesi

Artık “Yine ne oldu?” hissiyle uyanmak, politikleşmiş bir yorgunluğa dönüştü.

Devamını Oku
17.08.2025
Kamusal şizofreni

Söylenemeyenlerin çoğaldığı, herkesin birden fazla benlik taşıdığı bir çağda yaşıyoruz. “Kamusal şizofreni” artık siyasetçilerin değil hepimizin hastalığı.

Devamını Oku
26.07.2025
Makbul queer

Makbul queer

Devamını Oku
12.07.2025
Düşünüyorum, öyleyse susayım!

Düşünce artık içerikten çok niyetiyle, sahibinden çok kökeniyle yargılanıyor. Bu sessizlik çağında en büyük özgürlük, hâlâ düşünebiliyor olmak.

Devamını Oku
28.06.2025
1000 > 100 bin

İnfluencer dünyasında artık takipçileriyle derin bağlar kuran içerik üreticileri yani mikro etkileyiciler yüz binlere ulaşan hesaplara göre markaların çok daha fazla ilgisini çekiyor.

Devamını Oku
16.06.2025
Gülerken kızmak: Türkiye’de ofansif mizahın sınırları

Gülerken kızmak: Türkiye’de ofansif mizahın sınırları

Devamını Oku
25.05.2025
Kodlarda gizli erkek bakışı

Kodlarda gizli erkek bakışı

Devamını Oku
10.05.2025
Ne diyorsunuz? Anlamıyorum!

Ne diyorsunuz? Anlamıyorum!

Devamını Oku
03.05.2025
Elveda özgür Avrupa

Elveda özgür Avrupa

Devamını Oku
20.04.2025
Gerçeğin yokluğu

Gerçeğin yokluğu

Devamını Oku
12.04.2025
Umudu yaratanlar

Umudu yaratanlar

Devamını Oku
28.03.2025
Aklın çölleşmesi

Aklın çölleşmesi

Devamını Oku
15.03.2025
Korku ve ecel

Korku ve ecel

Devamını Oku
01.03.2025
Kendini gerçekleştiren kehânet ve Antigone

Kendini gerçekleştiren kehânet ve Antigone

Devamını Oku
23.02.2025
'Yapay zekâ kullanıyorum'

'Yapay zekâ kullanıyorum'

Devamını Oku
08.02.2025
Dünyanın en büyük sorunu (şimdilik)

Dünyanın en büyük sorunu (şimdilik)

Devamını Oku
01.02.2025
İhmalkâr

Bolu’da 78 yurttaşımızı yitirmemizle sonuçlanan otel yangınından beri sık duyduğumuz ve sürekli zihnimde tekrar eden kelime: İhmalkârlık.

Devamını Oku
25.01.2025
Ucubelerin sanatı

Ucubelerin sanatı

Devamını Oku
18.01.2025
Kaliforniya’da suyun başını tutanlar

Kaliforniya’da suyun başını tutanlar

Devamını Oku
10.01.2025
Genel izleyicinin tragedyası

Genel izleyicinin tragedyası

Devamını Oku
02.01.2025
Düş adacıkları

Düş adacıkları

Devamını Oku
30.11.2024
Tepkisiz toplum etkisiz siyaset

Tepkisiz toplum etkisiz siyaset

Devamını Oku
23.11.2024
Tekinsizliğe karışan deli

Birkaç farklı yerde, farklı tonlarda ve farklı cümlelerle bilgi sahibi olduğum bir anektod:

Devamını Oku
17.11.2024
Çaresizliğin zorbalığı

Çaresizliğin zorbalığı

Devamını Oku
08.11.2024
3F’den tek F’ye

3F’den tek F’ye

Devamını Oku
26.10.2024
4K netliğinde bir çaresizlik

4K netliğinde bir çaresizlik

Devamını Oku
05.10.2024
Hibrit kimlik ve sanal töreler

Hibrit kimlik ve sanal töreler

Devamını Oku
29.09.2024
Beyaz yakalı çobanlar

Beyaz yakalı çobanlar

Devamını Oku
22.09.2024
Gölgesinden korkan ülke

Gölgesinden korkan ülke

Devamını Oku
07.09.2024
Hangi geçmiş?

Hangi geçmiş?

Devamını Oku
17.08.2024
X etkisi ve cinsiyet politikası

X etkisi ve cinsiyet politikası

Devamını Oku
10.08.2024
Instagram’daki taşralı hayaleti

Instagram’daki taşralı hayaleti

Devamını Oku
03.08.2024
İdeoloji, adi suçlar ve pozitif ayrımcılık

İdeoloji, adi suçlar ve pozitif ayrımcılık

Devamını Oku
26.07.2024
İç ve dış düşmanlar, gölgeler

İç ve dış düşmanlar, gölgeler

Devamını Oku
19.07.2024
Modifiye arabalar ve tek kullanımlık kalıplar

Modifiye arabalar ve tek kullanımlık kalıplar

Devamını Oku
05.07.2024
Sınıfsallaştıramadıklarımızdan mısınız?

Sınıfsallaştıramadıklarımızdan mısınız?

Devamını Oku
22.06.2024