Hâlâ bütün dünyada, özellikle de İslam Âlemi’nde ve Türkiye’de, dini, Allah’ı, Kuran’ı kötüye kullanarak, inançları istismar ederek, bireysel, ailesel krallıklarını, emirliklerini, iktidarlarını sürdürmeye çalışanlar var.

***

Sevgili dostum rahmetli din bilgini, İslam Âlimi, Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, “Allah ile Aldatmak” diye kitap bile yazmıştı.

“Allah ile aldatmak, dini; çıkar, koltuk, baskı, egemenlik aracı yapan bir sanayi koludur.

İşin esası bakımından ne dini vardır ne de imanı.

Onun dini-imanı, Tanrısı, ibadeti hep çıkarı ve hesabıdır.

Allah ile aldatanlar dokunulmaz, eleştirilmez bir ‘tahakküm teolojisi’ oluşturmuşlardır.

Bu bir Haçlı-İngiliz siyasetidir.

Atatürk bu şeytani siyaseti, ta 1920’de Müslüman dünyaya tanıtıyor; İngilizlerin siyasetinin ‘İslamı İslamla yok etme siyaseti’ olduğunu ilan ediyor.

Allah ile aldatma zulmünün en ağırları kadın ve kadın hakları konusunda işlenmektedir.

Türkiye’de bugün kadın, özellikle örtünme meselesinin istismarı aracılığıyla, Allah ile aldatan zümrelerin temel sömürü aracı olarak öne çıkarılmaktadır.”

***

Dünya ve Türkiye, bu din tüccarlarının zulmüyle, ahlaksızlıklarıyla, skandallarıyla çalkalanıyor:

1) İran, kadınları örtünmeye zorlayan rejime karşı direnen ve başlarını örtmeyi reddeden kadınların eylemlerine karşı uygulanan zulümle kana bulandı.

Molla rejimi, kadınlara karşı uyguladığı şiddet bağlamında başını örtmeyen Masha Amini’yi de döverek öldürdü.

Amini’nin katledilmesine karşı yapılan protestolarda tutuklanan Muhsin Şikari, idam edildi.

2) Afganistan’da iktidarı ele geçiren Taliban Rejimi, kızların sadece üniversiteye gitmelerini değil, ilkokula gitmelerini de yasakladı.

Türkiye’de, resmi kurumlardan ve siyasal liderlerden bu karara karşı protestolar dile getirildi.

Daha önce, Taliban iktidara geldiğinde Erdoğan, “Türkiye’nin Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok” demiş ve bu sözleri eleştirilmişti.

3) İsmailağa tarikatı, ölen liderleri Mahmut Ustaosmanoğlu’nun cenazesine kadınların katılmamasını istedi.

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan yayımladığı taziye mesajında Ustaosmanoğlu’ndan “manevi rehber” olarak söz etti.

Ustaosmanoğlu daha önce de şöyle demişti:

“Bir gün liseli bir kız ile konuştum, ona: ‘Liseye gitmemesi gerektiğini’ anlatmıştım. O da: ‘Anne ve babam lisede okumamı istiyorlar’ demişti.

Ben de: ‘Anne ve babasının doğru olmayan bir şeyi istediklerini, kendisinin onlara uymaması gerektiğini, ayet-i kerime ve hadis-i şeriflerin böyle emrettiğini’ söylemiştim.”

4) Bir tarikat şeyhinin 6 yaşındaki kızını bir müridine eş olarak vermesi üzerine bütün Türkiye ayağa kalktı.

Olayın açığa çıkmasından ancak iki yıl sonra kamuoyunun patlaması üzerine harekete geçen adli makamlar daha önce takipsizlik kararı verilen sanıkları tutukladı.

5) Batı ülkelerinin bir kısmında, bazı kurumlarda, eşitliğe ve tarafsızlığa aykırı olduğu gerekçesiyle türban takılması yasaklandı.

6) Prof. İbrahim Maraş gibi din bilginleri, Türkiye’nin de tarikatların etkisiyle, Taliban anlayışına doğru kayabileceği konusunda uyarılar yapmaya başladı.

***

Dünyada ve Türkiye’de bütün bunlar olurken:

1) Türkiye’de üniforma ile hizmet edilen orduda ve poliste bile çoktan kullanılmaya başlanmış olan...

2) Savcı ve yargıçların siyasal ve ideolojik tavırlarını belli etmesine rağmen yargıda dahi kullanılan...

3) “Takılsın mı takılmasın mı tartışması” çoktan siyasal gündemden düşmüş olan...

Türban takma özgürlüğü:

Muhalefet tarafından bir yasa değişikliği, iktidar tarafından da (garip sonuçlara dahi yol açabilecek) bir Anayasa değişikliği önerisi ile yeniden gündeme getirildi.

***

Bütün dünyada kadını kapatmak, örtmek isteyen iktidarlara karşı ortaya çıkan özgürlükçü eylemler ve tepkiler yaygınlaşırken...

Bütün dünyada ve Türkiye’de, tarikatların ve politikacıların din istismarlarının yol açtığı yolsuzluklar, ahlaksızlıklar kamuoyu vicdanını rahatsız ederken...

Zaten uygulamalar yoluyla çoktan çözülmüş olan ve gündemden de düşmüş bulunan bir türban sorunu için yasa ve Anayasa değişikliğini gündeme getirmek...

Akıl durduran bir aymazlık değildir de nedir?