Müzminleşen yargı sorunları

Müzminleşen yargı sorunları

15.08.2021 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Medyaya her gün yargıçlar ve savcılar aleyhine, yargının bağımsızlığını zedeleyen haberler düşüyor:

Kendisi sanık olan savcının hazırladığı iddianameye göre karar oluşturan yargıçlar...

Sanıklarla yedikleri yemeğin fotoğrafları medyaya düşen görevliler...

Yargıçlara, savcılara, uyuşturucu kaçakçıları için aracılık eden milletvekilleri hakkında seks kasetleri iddiaları...

AYM’nin ve AİHM’nin kararları ve bu kararları tanımayan mahkemelerin direnişleri...

Olmayan bir darbe için verilen mahkûmiyet kararları...

Birbiriyle ilişkisi olmayan terör örgütlerinin hepsine birden üyelikle suçlanan gazetecilere yönelik garip iddialar içeren Cumhuriyet mensupları davasının hâlâ Yargıtay’da beklemesi...

Kadın katillerinin ve tecavüzcülerinin yeterli düzeyde cezalandırılmamaları ve kısa bir süre sonra serbest bırakılmaları…

FETÖ ile mücadelede, rüşvetle yakayı sıyırma borsası kurulmuş olduğu hakkındaki iddialar...

AKP örgütünden doğrudan savcı ve yargıçlığa geçenlerin bilgileri ve tarafsızlıkları konusundaki dedikodular...

Saray’a yakın yüksek yargı mensuplarının aile üyelerinin tayin ve terfilerde olağanüstü kayırıldıklarına ilişkin haberler...

Benim gibi bütün ömrünü yargı bağımsızlığına adamış olan ve bütün saldırılara karşın hâlâ adalet mekanizmasına, yargıçların ve savcıların vicdanlarına güvenenlerin bile inançlarını sarsıyor!

***

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına karşın, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala hâlâ hapiste.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, Uluslararası Hukukçular Komisyonu ve Türkiye İnsan Hakları Dava Destek Projesi, yaptıkları açıklamalarda Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ni Türkiye’nin yükümlülüklerine ve mahkeme kararlarına uymasını sağlamak için mevcut tüm önlemleri kullanmaya çağırdı.

Sonunda, Türkiye’deki iktidarın AİHM kararlarına uymayı reddetmesi karşısında Avrupa Konseyi harekete geçti ve AİHM kararlarını uygulamamasına karşı “ihlal prosedürünü” başlattı.

Fakat hâlâ gerek Kavala’nın gerekse Demirtaş’ın durumlarında bir değişiklik yok.

***

Bu arada Yargıtay, olmayan 28 Şubat Darbesi iddialarıyla pek çok emekli generali mahkûm etti.

Kadın cinayetleri, çocuklara ve kadınlara tecavüzler bütün hızıyla devam ediyor ve kamuoyu bu olaylar konusunda gerekli önlemlerin alınmadığını, sanıklar hakkında da yeterli cezaların verilmediğini düşünüyor.

KHK’lilerle ilgili haksızlık ve hukuksuzluk iddialarının gerekli özenle incelendiğine ve karara bağlandığına ilişkin hiçbir belirti yok.

Cezaevlerinde hamile kadınların ve çocukların durumuyla ilgili şikâyetler kamuoyunun vicdanını rahatsız ediyor.

Cumhuriyet gazetesi mensuplarının bütün terör örgütlerinin hepsiyle ilişkileri olduğuna ilişkin garip iddialarla dolu dava hâlâ sürüyor.

Üstelik kamuoyunda, yeni gazete yönetiminin bu eski yöneticiler ve mensuplar hakkındaki iddiaları destekledikleri gibi, yargılanan arkadaşları daha da suçlu gösterecek biçimde, farklı çevrelerden gelen, yalan ve iftiralar cirit atıyor.

Oysa yeni yöneticiler, görülen ceza davasındaki tanıklıklarıyla bu arkadaşların hiçbirinin hiçbir terör örgütü ile ilişkileri olmadığını, olamayacağını açıkça belirtmişler ve onlar lehine tanıklık yapmışlardı.

İftiraların kaynağı, bu ceza davasıyla ilgisi olmayan bir Vakıf Yönetim Kurulu oylamasına ilişkin açılmış olan başka bir hukuk davasından kaynaklanıyor:

Cumhuriyet gazetesini ve hem eski hem de yeni yönetimi suçlamak isteyen farklı çevreler, kasten, hukuk davasındaki ilgisiz iddiaları, sanki ceza davasındaki suçlamalar gibi yansıtıyorlar.

Yargılanan arkadaşlar tamamen suçsuzdurlar.

Bir an önce bu suçsuzlukları Yüksek Yargı tarafından da onaylanmalı ve bu arkadaşların hepsi beraat etmelidirler.

***

Yargı mekanizmasında bütün yukarıda belirttiğim ve yer darlığından dolayı değinemediğim sıkıntılar sürerken, RTÜK gibi Basın İlan Kurumu, BİK gibi, idari kurullar da son derece haksız, hukuksuz ve adaletsiz cezalar veriyorlar.

Artık ilk seçimde gideceği belli olan bir iktidarın zulmü bu kadar şiddetlendirmesi ve yargıdaki bazı unsurların da bu zulme bu derece alet olması insanı çok üzüyor ve korkutuyor!

Yazarın Son Yazıları

Açılım: Stockholm Sendromu ve şok doktrini (4)

Bu yazı Özgür Özel’in “Stockholm Sendromu” uyarısı üzerine, geçen hafta Salı günü başladığım yazıların dördüncüsü.

Devamını Oku
07.12.2025
Mezhepçilik ve tarikatçılık da demokratik rejim düşmanlığıdır!

Dün Etnikçiliğin Demokratik Rejim karşıtlığını (düşmanlığını) yazmıştım.

Devamını Oku
05.12.2025
Etnikçilik demokratik rejimi yıkar!

Etnikçilik, insanların tarih boyunca sahip oldukları Aile, Aşiret, Din, Mezhep, kimlikleri üzerine, Endüstri Devrimi’nin getirdiği “Ulusal” ya da “Milliyetçi” kimliğin, Totaliter bir anlayışla istismar edilmesinden kaynaklanan Faşist bir ideolojidir.

Devamını Oku
04.12.2025
Siyasette Stockholm Sendromu

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Kurultay konuşmasında, “Stockholm Sendromu” anımsatmasını yapmadan önce, İktidarın, “Terörsüz Türkiye” sloganı bağlamında başlattığı “Sürecin” bütün çelişkilerini vurgulayan bir konuşma yapmış.

Devamını Oku
02.12.2025
Darağacı edebiyatı ve terör gölgesinde yeni yargı paketi

25 Kasım 2025 tarihinde MHP lideri Devlet Bahçeli TBMM Meclis Grubu konuşmasında şöyle demiş...

Devamını Oku
30.11.2025
Faşistliğin dini mezhebi ırkı milliyeti yoktur

Faşizm ve Faşistlik, gerek Rejim gerek Kişilik yapısı olarak Demokrasi ve Demokratlık karşıtlığıdır.

Devamını Oku
28.11.2025
İki hukuk profesörü konuşurken...

“Anayasa”, “Hukuk” ve “Yargı” bir devletin omurgasıdır..

Devamını Oku
27.11.2025
CHP’nin savunması için Okkam’ın usturası!

“Okkam’ın Usturası” bir önermedir:

Devamını Oku
25.11.2025
Çıldırtan çelişki!

Emperyalizmle işbirliği yapan İktidar: “Barış” sloganı ile halkı aldatarak...

Devamını Oku
23.11.2025
CHP, kendisini ve demokrasiyi etnikçiliğe kurban edemez!

Emperyalizm ve İktidar ittifakı, hem dıştan hem içten son derece güçlü bir biçimde çeşitli baskılar uygulayarak, Türkiye’yi, “Ortadoğu Bataklığında” parçalanarak boğulacağı bir “Sürece” sürüklüyor!

Devamını Oku
21.11.2025
'Kişiye özel rejim' önerisinin çıkmazı

Devlet Bahçeli aynı anda üç öneride bulundu...

Devamını Oku
20.11.2025
Atatürk üzerine birkaç kitap

Son zamanlarda, Atatürk’e, İstiklâl Savaşı’na ve Cumhuriyet Dönemi Tarihi’ne ilişkin saldırılar, saptırmalar ve iftiralar çok artınca, bu konulardaki gerçek tarih araştırmaları, kitapları da çoğaldı.

Devamını Oku
18.11.2025
İddianame, devlet yönetimine yansıtıldığında?...

Cuma günkü yazımı şöyle bitirmiştim...

Devamını Oku
16.11.2025
Başarılı politikacılık ve avukatlık suçlanınca?...

Lafı dolandırmaya gerek yok...

Devamını Oku
14.11.2025
İddianame, Atatürk, Haberal ve umut!

Bugünlerde, tam 10 Kasım Atatürk’ü anma törenlerinin ertesi günü açıklanan...

Devamını Oku
13.11.2025
Atatürk: İki yalan dört düşman

Dün Atatürk’ü andık; bu vesileyle, bugün, Atatürk konusundaki çok önemli iki yalana ve dört düşmana değinmek istiyorum.

Devamını Oku
11.11.2025
İkinci Silivri trajedisinde anayasa ihlalleri

“Birinci Silivri Trajedisi Dönemi”, Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanlığından ayrılma zamanı olan Haziran 2007 tarihinde başladı.

Devamını Oku
09.11.2025
İktidarın çelişik operasyonları

İktidar, “Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”ni tanımlayan Anayasa’ya Cumhuriyet rejimine aykırı ve birbirlerine ters birkaç operasyonu aynı anda yapıyor ve böylece zaten düşmekte olan seçmen desteğini iyice kaybediyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Casusluk tartışması tırmanıyor

Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ’a yapılan “Casusluk suçlaması” akıllara derhal FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetlerini ele geçirmek için “Birinci Silivri Trajedisi” bağlamında yaptığı “Casusluk” suçlamalarını ve yine FETÖ’nün “Kozmik Oda”ya girişini ve oradaki bilgilerin yurtdışına sızdırılışını anımsattı!

Devamını Oku
06.11.2025
Casusluk bahane hapis ve kayyım şahane

24 Ekim 2025 Cuma sabahı Merdan Yanardağ “Casusluk” suçlamasıyla göz altına alındı.

Devamını Oku
04.11.2025
İntihar ve çöküş (3) Anomi ve anarşi

Önce kavramları tanımlayalım: Anomi: Kuralsızlık. Anarşi: Devlet otoritesinin yokluğu.

Devamını Oku
02.11.2025
Bir iktidarın intiharı (2)

Dünkü yazıdan devam: Önce bir iktidarı intihara sürükleyen beş temel belirleyiciyi anımsayalım...

Devamını Oku
31.10.2025
Bir iktidarın intiharı (1)

Bir iktidar ne zaman çöküşe yönelir, intihar eder?

Devamını Oku
30.10.2025
Cumhuriyetin koruyucusu AYM! (mi?)

Yarın CUMHURİYET Bayramı.

Devamını Oku
28.10.2025
Abdülhamit’in ulu hakanlığı ve Yanardağ’a casusluk suçlaması

İktidar, medyayı ve yargıyı da etkisine alarak hem güncel hem de tarihsel gerçekleri saptırmaya, kendi ideolojisine uygun bir tarih ve var olmayan bir güncel dünya imgesi yaratmaya çalışıyor...

Devamını Oku
26.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti? (2) Ültimatom

Dünkü yazımda, İngiltere tarafından, Abdülhamit’in yardım isteği üzerine kendisine verilen ültimatomdan söz etmiştim.

Devamını Oku
24.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti?

Emekli Büyükelçi Süha Umar, dün Cumhuriyet’teki köşesinde, Kıbrıs seçimleri konusunda, benim görüşlerimle de aynı çizgide olmalarından memnuniyet duyduğum çözümlemelerini şu sözlerle bitirmişti...

Devamını Oku
23.10.2025
Kıbrıs seçimleri üzerinden tehdit mi?

Türkiye’de de Kıbrıs’ta da seçmenin bu İktidardan bıktığı anlaşılıyor.

Devamını Oku
21.10.2025
Faşizmle mücadelede dokuz ilke! Ne yapmalı (6)

Otoriterlikten totaliterliğe giden İktidar, yaşam biçimlerimizi de tehdit eden ve yeni cezalar oluşturan 11. Yargı Paketi’ni hazırlarken...

Devamını Oku
19.10.2025
Seçime doğru uygulama önerileri: Ne yapmalı? (5)

1) Ana stratejinin “Millet İradesi”nin gerçekleştirilmesi için, eşit, adil ve şeffaf bir seçim hedefine yönelik olduğu asla unutulmamalıdır.

Devamını Oku
17.10.2025
Boş tencere dolmalı, dayak durmalı! Ne yapmalı (4)

İnsanlık tarihi iki kavgadan oluşur: Birinci kavga ekmek kavgasıdır...

Devamını Oku
16.10.2025
Ortadoğu’daki gelişmeler bağlamında ne yapmalı? (3)

Bu yazı yazılırken Hamas ile İsrail arasında rehine takası yapılıyor ve hem Dünya’da hem Ortadoğu’da barış sesleri duyuluyordu.

Devamını Oku
14.10.2025
Ne yapmalı? (2) CHP’ye eleştiri ve destek!

Cuma günkü “Yedi Düvel’e Karşı...” başlıklı yazımda “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Cumhuriyet Rejimi’mizi iç ve dış saldırılara karşı nasıl koruyacağız?”

Devamını Oku
12.10.2025
‘Yedi düvel’e karşı nasıl direneceğiz? (1)

Önce yazımın başlığını açıklayayım: “Yedi düvel”, “bütün devletler, herkes, bütün dünya” anlamında kullanılan bir deyimdir.

Devamını Oku
10.10.2025
Nadir elementler, emperyalizm ve ‘ileri demokrasi’

Emperyalizmin araçları, dostları ve düşmanları nelerdir, kimlerdir?

Devamını Oku
09.10.2025
‘İleri demokrasi’: Yine ve yeniden

Cumhuriyet’in dünkü manşeti, CHP’nin Abant toplantısından sonra, Gökhan Günaydın’ın “Merkez parti olma kimliğimiz giderek oturuyor” demesi üzerine “CHP merkez parti oluyor” biçimindeydi.

Devamını Oku
07.10.2025
‘Meşruiyet’in iç ve dış kaynakları (5)

Bugüne kadar “Meşruiyet” kavramının iç kaynakları üzerinde durdum.

Devamını Oku
05.10.2025
Meşruiyet kaynağı olarak Anayasa Mahkemesi ve bağımsız yargı (4)

İsrail’in, Gazze’ye giden Sumud (Direniş) Filosuna karşı giriştiği “Gayri Meşru” müdahale sürerken Trump, bizim Cumhurbaşkanımıza “Meşruiyet” desteği vereceğini belirtti.

Devamını Oku
03.10.2025
Meşruiyet Gazze’de mi seçimde mi (3)

Önce “Meşruiyet” kaynağı olarak Gazze: Trump 25 Eylül’de Erdoğan ile görüştü.

Devamını Oku
02.10.2025
Meşruiyet üzerine (2) Adil ve serbest seçim

Bir iktidarın meşruiyetinin iki kaynağı vardır: Anayasa ve seçim. Meşruiyet Üzerine (1) başlıklı yazımda, Anayasa üzerinde biraz durmuştum.

Devamını Oku
30.09.2025