Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü

Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü

30.09.2023 03:00
Güncellenme:
Takip Et:

Çocukluğumdan beri Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’ne giderim. Kansu, benim için hayata her zaman umutla ve çocuksu duyarlılıkla bakmak demektir. O şiire başladığında onca yoksulluğa rağmen yeni kurulan Cumhuriyet idealizmi dört yanı sarmıştı. Akıl, bilim ve bilinçle harmanlandığımız yıllardı. Nitekim, “Ceyhun Dede”miz de gençlik yıllarında yazdığı şiirlerde bile gerçeğin izini sürmüş, umudunu diri tutmuş, kır yaşamına dair övgüler sunmasına rağmen yoksulluğun trajedisini dizelerine yansıtmıştı: “İlk yaram diken yarası/ Çakır dikeni yeşildir aldanılır.”

***

Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödül Töreni, bu sene Ankara’da Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Kansu ailesiyle ortaklaşa düzenlendi. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Ankara Şubesi Başkanı Fürüzan Bilir konuşmasında, Ceyhun Atuf şiirinin, doğa, insan hakları, Anadolu ve Atatürkçülük olduğunun altını çizdi. Böylece şiirini çok sevdiğimiz Kansu’nun dünya görüşünden ayrılmayan dizelerinin de savunuculuğunu yaptı. 

***

Gerçekten de Kansu yurt kavramına yeni bir soluk getirmişti. Ancak şiirinde yurdunu betimlerken doğanın dışına itmemiş, ülke ve doğa arasındaki dengeyi korumuştu. İnsanla toplumsal gerçeklik bağını sağlamlaştırmıştı. Kansu’nun şair kimliğinin olgunlaştığı “Yanık Hava” kitabından başlayarak geçmişe yönelik hülyalarla kırı betimlediği düzlemden ayrıldığını görürüz. Kendini bir ülkü anlatıcısı olarak nitelendirir. Şiirinin anlaşılır olmasını, halkla bağ kurmasını arzu eder. Halk şiiri biçimlerine ilgi duyar, türkülerden esinlenmeye başlar. Hatta yer yer söylemini türküleştirmeye özen gösterir: “Haydi akıp gidelim yolcu/ öreceğimiz çok şey var sencileyin.” On yıl öncesinde hayallerle, anne, çiçek, ağaç, kuş imgesiyle bütünlenen şiirler bir anda toplumcu bir ruha kendini teslim eder. Yaşamında da benzer bir süreç yaşar Kansu. Törende de altının çizildiği gibi şiirin “Çalıkuşu”su oluverir. Özellikle Turhal’da adı kısa bir süre içinde “solcu doktor”a çıkar. Artık acı çekmenin ülkenin aydınlarının yazgısı olduğunun ayrımına varmıştır. Ancak bu durumdan dolayı kalbi yeterince sıkışıktır. Anadolu’da yaşanan yoksulluklara, hele bu yüzden ölümlere itirazını yine şiirinde verir. Bir anda kendini Anadolu’nun ve yoksulluğun sözcüsü kılmıştır. Zaman zaman şiiri kötümserliğe kadar uzansa da var olan somut gerçeklik karşısında bir şeyler yapamamanın ezikliğini görmek mümkündür. Sanki Anadolu’yu yazarsa kurtaracağını düşünmektedir. Ne yazık ki bu durum gerçekdışıdır. Anadolu’nun yazmakla kurtuluşu yoktur. Gerçekten halk sevgisini içinde tadan yöneticilere ihtiyacı vardır. 

***

Bu yıl 37’ncisi düzenlenen Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödül Töreni’nde, şairin kızı Bahar Gökler, yaptığı konuşmada Cumhuriyetin yüzüncü yılında Kansu Şiir Ödülü’nü sürdürmenin anlamından söz etti. Hemen ardından da Hikmet Özdemir, konuşmasına Azra Erhat’ın, “Atatürk’ü anlamak ve sevmek çağdaş bilimsel bir eğitimden geçer” sözüne atıfla konuşmasına başladı. Özellikle Necati Cumalı’nın Söylev yazılarıyla Kansu’nun da dünyaya bakışındaki koşutluğu ortaya koydu. Bu yılki Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’nü “Karakırmızı” yapıtıyla alan Ertuğrul Özüaydın, hocaların hocası Emin Özdemir’in hayattayken her ödül törenine bir mektup armağan ettiğine değindi. Ve Özdemir’den aldığı elle kendi mektubunu okudu. Tören Sinancan Özkamahlı ve Emre Aykaç’ın halk müziği esintilerini çoksesli müzikle harmanladığı dinletiyle sona erdi. 

***

Tören sonrasında şu son günlerde hiç dinmeyen kalp sızılarımızı düşündüm. Antalya Film Festivali’nde yaşananları, Gezi davasını... Ve Kansu’nun 1973’te kaleme aldığı şu dizelerine sığındım: “Güllerden haberiniz yoksa devleti yönetmeyin/ Unutmuşsa gül vaktini halk,/ Salkım salkım dökülen akasyalara/ Bakan yoksa, düzenden filan söz etmeyin!” 

***

Dünya döndükçe bizimle olacaksın Ceyhun Dede. Ve çok sevdiğim şair Ali Cengizkan’ın o dizelerindeki öğüdü tutmaya bizler devam edeceğiz: “Küçük şeyleri sevmeliyim/ Ceyhun Dedem öğütledi/ (...)/ Simit yemeyi yürürken,/ Sevdiğimi sokakta öpmeyi,/ Bir çiçek duruşunda dimdik/ Kavgada ön safta gitmeyi...”

Yazarın Son Yazıları

Erhan Gökgücü Ödülleri

Tolstoy’un “Savaş ve Barış” romanında aklımda ellenmeden duran bir bölüm vardır.

Devamını Oku
29.11.2025
Çocuk Mezarlığı

Geçtiğimiz hafta Urfa’da marangoz atölyesinde çalışan bir çocuk işçi cezalandırılmak maksadıyla önce soyuldu.

Devamını Oku
22.11.2025
Evler...

Gülten Akın “Evler” şiirinde dediği, “Odaları şarkı tutan ev/ biri mistik biri güncel biri öyle eski/ pancursuz, yeşile gizli, çekilmiş yarışmalardan, melâli hüzünden ayıran ev/ işte o ev”di bizim ev de...

Devamını Oku
15.11.2025
Bizi Öldürdükleri Yer: İlhan Erdost Mezarlığı

12 Mart’ın hemen sonrası.

Devamını Oku
08.11.2025
Otel odalarında…

Otel odalarında…

Devamını Oku
01.11.2025
Bir Davanın Düşündürdükleri: Toplumsal Cinayet

Golding’in “Sineklerin Tanrısı” romanı, dünyanın en güzel adalarından birinde geçer: Mercan.

Devamını Oku
25.10.2025
Kitabın onurunu korumak

D.H. Lawrance “Kitaplar” adlı denemesinde, “Bir kitap iki kapaklı bir yeraltı kovuğudur. Yalan söylemek için eşi bulunmaz bir yer...” diyor.

Devamını Oku
18.10.2025
Okan Toygar’la Ataol Behramoğlu söyleşisi: ‘Hayatımız Güzeldir’

Yıl: 1983. Tren iki saat kadar rötar yaptığı Kapıkule’den ayrılmak üzere.

Devamını Oku
11.10.2025
Bir kadının hikâyesi

Kardeşim Zeynep Altıok’la birlikte geçtiğimiz haziran ayında Kadıköy Belediyesi’nin katkılarıyla Asım Bezirci üzerine bir panel gerçekleştirmiştik; şimdi de Bezirci için o panelden yola çıkarak hazırlayacağımız bir kitap çalışması için kolları sıvadık.

Devamını Oku
04.10.2025
Dil Derneği’nin Dil Bayramı’nda Yaşar Kemal

“Çocukluğum cennetimdi.” Annemle birlikte Türk Dil Kurumu’nun merdivenlerinden tırmanır...

Devamını Oku
27.09.2025
Çizgi roman denilince...

90’lı yıllarda Ankara’da bir üniversite öğrencisiyken ders çıkışı sınıf arkadaşımla sahafları dolaşırdık.

Devamını Oku
20.09.2025
Hangi 12 Eylül?

Yıllar önce okumuştum Yiğit Bener’in yazdığı “Eksik Taşlar” romanını.

Devamını Oku
13.09.2025
Kültürün demokratikleşmesi için festivallerin yaygınlaşması

Son yıllarda “kültür politikası” üzerine çok sayıda çalışmanın karşımıza çıktığı bir gerçek.

Devamını Oku
06.09.2025
Yanı başımızda oluşan nefret dili

Coetzee’nin çok sevdiğim romanı “Utanç”a, bir “modern diller” hocasının, Cape Town Teknik Üniversitesi’nde “romantik şairler” konulu bir ders verirken öğrencisiyle yaşadığı rahatsızlık verici ilişkiyi sorgulayarak başlarız.

Devamını Oku
30.08.2025
İki deprem: Sındırgı depremi ile siyaset depremi

“Hadi, gelin de dikkatle seyredin bu korkunç yıkıntıları,/ Küllerini şu talihsizin, şu döküntüleri, şu kalıntıları...”

Devamını Oku
16.08.2025
Gazze’de katliam, dünyada ikiyüzlülük

Geçtiğimiz günlerde son on beş yıldır Gazze’ye gönüllü olarak giden İngiliz doktor Nick Maynard’ın İsrail’de devam eden gaddarlığı anlattığı haberler yansıdı basına.

Devamını Oku
02.08.2025
Adalet terazisi

Paris’te bir sonbahar günüydü...

Devamını Oku
26.07.2025
Attila Jozsef dosyası

“Notos” dergi bu ayki sayısında Sevgican Yağcı Aksel’in hazırladığı Attila Jozsef dosyasıyla okurla buluşuyor.

Devamını Oku
19.07.2025
Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Devamını Oku
12.07.2025
Bir yangının külü...

Yanıyoruz. Hem de birer ikişer değil, azar azar değil, biner biner...

Devamını Oku
05.07.2025
Bilimden yana edebiyata doğru

Bizlerin yaşam döngüsü tam otuz iki yıldır ortaçağ karanlığı olarak nitelendirdiğimiz Sivas katliamının yaşandığı o kara günde saklı...

Devamını Oku
28.06.2025
Nükleer savaş dersleri

Bazı kitaplardan bazen bir duygu tohumu, bir im kalır geriye.

Devamını Oku
21.06.2025
Siz Nihat Genç deyin ben abi…

Gökbilimciler, iki yıldızın evrende çarpışmasını “birleşme” olarak yorumlar...

Devamını Oku
14.06.2025
Cezaevi kapısında...

Bugün bayramın ikinci günü. Canımız sıkkın, yüreğimiz buruk. Düşünceleri nedeniyle kırk kilit altına alınanlarla özgürce buluşuncaya kadar tadımız tuzumuz yok!

Devamını Oku
07.06.2025
Sarıyer Edebiyat Günleri

Geçtiğimiz hafta pazar günü Sarıyer Belediyesi’nin düzenlediği “12. Sarıyer Edebiyat Günleri”nde “Öykücülüğümüzün Yüz Yılı” başlıklı bir panelde Sadık Aslankara, Özcan Karabulut, Hürriyet Yaşar’la birlikte konuşmacıydım.

Devamını Oku
31.05.2025
Bir Aydınlanmacı: Refik Ahmet Sevengil

Elimde uzun süredir Cemal Ünlü’nün kaleme aldığı “Söylemenin Vakti Var: Bir Yirminci Yüzyıl Bilgesi: Refik Ahmet Sevengil” kitabı var.

Devamını Oku
24.05.2025
İç sıkıntısı

Umutsuzluk ölümcül sayılabilecek bir hastalıktır. Büyük iç sıkıntıları daha çok geçmişle değil gelecekle ilişkilidir. İnsan geçen günlerden çok gelecek günlere ilişkin kaygı duyar.

Devamını Oku
17.05.2025
Dün, bugün, yarın

Dün, bugün, yarın

Devamını Oku
10.05.2025
Bir ‘örgü’ meselesi

Bir ‘örgü’ meselesi

Devamını Oku
03.05.2025
Yazarın masası

Yazarın masası

Devamını Oku
26.04.2025
Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Devamını Oku
19.04.2025
İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

Devamını Oku
12.04.2025
‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

Devamını Oku
05.04.2025
Hüzünlü bir tiyatro günü

Hüzünlü bir tiyatro günü

Devamını Oku
29.03.2025
Onur mücadelesi

Onur mücadelesi

Devamını Oku
22.03.2025
Başka bir sağlık sistemi mümkün

Başka bir sağlık sistemi mümkün

Devamını Oku
15.03.2025
‘Kadınlar da Vardır’

‘Kadınlar da Vardır’

Devamını Oku
08.03.2025
İç dökümü

İç dökümü

Devamını Oku
01.03.2025
Kral Çıplak

Kral Çıplak

Devamını Oku
22.02.2025
Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Devamını Oku
15.02.2025