Şiiri yasaklamak

Şiiri yasaklamak

10.06.2023 03:00
Güncellenme:
Takip Et:

Geçtiğimiz günlerde şiirimizin yüz akı Ataol Behramoğlu, sosyal medyada Bitlis Eğitim ve Tanıtma Derneği (BETAV) tarafından düzenlenen kitap fuarındaki söyleşisinin iptal edildiğini yazdı. Aynı kaderi gazeteci Metin Uca da paylaştı. Yasakçı anlayışa karşı Şükrü Erbaş tepki gösterdi ve etkinliğe katılmayacağını duyurdu. Böylece bir şair okur buluşması daha rafa kalkmış oldu. Ataol Behramoğlu, sevgili dostu müzisyen Haluk Çetin’le şiirlerini ve şiirinden bestelenen şarkıları paylaşacak, aşkın büyüsünden, sevginin değerinden, yıpranan insan onurundan, nice bedeller ödettiren haysiyetten söz açacaktı. Sadece bu kadar mı? Enleminde boylamında yoksul ülkemizin yıllar yılı çektiği acılardan, hüzünlerden, şarkılarımızın acılı ezgilerinden, boynu bükük düşlerimizden de konuşacaktı. Belki sürgün yıllarından, kızı Barış’a yazdığı mektup-şiirlerden, bugün ölümün soğuk nefesini tatmış dostlarından, başka kaldırımlarda yürüyen eski tanışlardan, ülkemize koyu bir yağmur bulutu gibi çöken karanlıktan, bir göz kırpmasıyla geçen hayatın içinden geçerek şiirlerini okuyacaktı. 

***

O değil de neden Ataol Behramoğlu’na engel koydunuz? Üstelik bu bir şiir ve şarkı buluşmasıyken... “yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var/Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi” diyen bilgeliğinden mi korktunuz? “İlk kez yurdumdan uzakta yaşadım bu duyguyu/ Bebeklerin ulusu yok/ Başlarını tutuşları aynı” dizelerindeki evrensel değerlerden mi korktunuz? “Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim/ Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver/ Bu aşk burda biter iyi günler sevgilim/ Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider” şiirindeki hazin bir ayrılık hikâyesi mi incitti sizi? 

“Cellat uyandı yatağında bir gece/ ‘Tanrım’ dedi ‘Bu ne zor bilmece: / Öldürdükçe çoğalıyor adamlar/ Ben tükenmekteyim öldürdükçe...’deki karanlık dönemin aydınlık insanlarını, mesela Uğur Mumcu’nun, Kemal Türkler’in, İlhan Erdost’un anılmasından mı huzursuzluk duydunuz? Yani evvelki gün gazetemizde Ataol Behramoğlu’nun yazdığı gibi, “Türkiye sizin çiftliğiniz mi, babanızın malı mıdır? Sanatçılarla, yazarlarla, okurları, sevenleri arasına girme, buluşmalarını engelleme hakkını nereden, kimden alıyorsunuz? Türkiye bize yasak mı?”

***

Aslında haklısınız. Edebiyatın o eşsiz korunaklı alanının hem bizim hem de ulusların yaşamında büyük yer kaplamasının ardında “eleştirel düşünce”nin gücü yatar şüphesiz. Üstelik “eleştirel düşünce”, soluk aldığımız dünyaya ait apansızca sorular ortaya atmaktan, zaman zaman “kışkırtıcı” gelebilecek bir ayartıcılığa bürünmekten hiç ama hiç çekinmez. Zaten yaşadığımız dünyaya dair düşünce üretmek, gittikçe zahmetli bir hal alsa da demokratik ve özgür bir toplum oluşturabilmek adına çalışmak, her şeyden önce sorumlu yurttaşlığın da gereği değil midir?

Mario Vargas Llosa, edebiyatın yazgılarına boyun eğen, yaşadıkları yaşamdan hoşnut kalan insanlara hiçbir şey söylemeyeceğini dillendirirken şunları da ekler: “Edebiyat asi ruhu besler, uzlaşmazlık yayar; hayatta çok fazla şeyi ya da çok az şeyi olan insanların sığınağıdır.” Öyleyse insan daha çok mutsuzluğunu yenmek, makus talihini tersine çevirmek için kitaplara sığınır. Ahap Kaptan’la birlikte balinanın sırtında denize açılır, Samsa’yla böceğe dönüşür, Anna Karenina’yla şehvet denizinde yıkanır, Madam Bovary’le arsenik içer.

***

Şu bir gerçek ki yazının aklı ifade özgürlüğünün kalesidir. Yaratıcının sınırları aşkın bir serüvene kapılması bu sayede gerçekleşebilir. Ve ne yazık ki kimileri bu dokunulmazlığı olan kaleye gol atmak için uğraşır dururlar. Maçı kazandıklarını sanırlar. Ama uzatmalarda hep kaybederler!

Yazarın Son Yazıları

Kapitalizmin laneti futbolda şike...

Sam Shepard’ın yazdığı “Aç Sınıfın Laneti” vahşi Amerikan rüyasının çöküşünü bir çiftlikte yaşayan dört kişilik ailenin hikâyesi üzerinden anlatır bize.

Devamını Oku
06.12.2025
Erhan Gökgücü Ödülleri

Tolstoy’un “Savaş ve Barış” romanında aklımda ellenmeden duran bir bölüm vardır.

Devamını Oku
29.11.2025
Çocuk Mezarlığı

Geçtiğimiz hafta Urfa’da marangoz atölyesinde çalışan bir çocuk işçi cezalandırılmak maksadıyla önce soyuldu.

Devamını Oku
22.11.2025
Evler...

Gülten Akın “Evler” şiirinde dediği, “Odaları şarkı tutan ev/ biri mistik biri güncel biri öyle eski/ pancursuz, yeşile gizli, çekilmiş yarışmalardan, melâli hüzünden ayıran ev/ işte o ev”di bizim ev de...

Devamını Oku
15.11.2025
Bizi Öldürdükleri Yer: İlhan Erdost Mezarlığı

12 Mart’ın hemen sonrası.

Devamını Oku
08.11.2025
Otel odalarında…

Otel odalarında…

Devamını Oku
01.11.2025
Bir Davanın Düşündürdükleri: Toplumsal Cinayet

Golding’in “Sineklerin Tanrısı” romanı, dünyanın en güzel adalarından birinde geçer: Mercan.

Devamını Oku
25.10.2025
Kitabın onurunu korumak

D.H. Lawrance “Kitaplar” adlı denemesinde, “Bir kitap iki kapaklı bir yeraltı kovuğudur. Yalan söylemek için eşi bulunmaz bir yer...” diyor.

Devamını Oku
18.10.2025
Okan Toygar’la Ataol Behramoğlu söyleşisi: ‘Hayatımız Güzeldir’

Yıl: 1983. Tren iki saat kadar rötar yaptığı Kapıkule’den ayrılmak üzere.

Devamını Oku
11.10.2025
Bir kadının hikâyesi

Kardeşim Zeynep Altıok’la birlikte geçtiğimiz haziran ayında Kadıköy Belediyesi’nin katkılarıyla Asım Bezirci üzerine bir panel gerçekleştirmiştik; şimdi de Bezirci için o panelden yola çıkarak hazırlayacağımız bir kitap çalışması için kolları sıvadık.

Devamını Oku
04.10.2025
Dil Derneği’nin Dil Bayramı’nda Yaşar Kemal

“Çocukluğum cennetimdi.” Annemle birlikte Türk Dil Kurumu’nun merdivenlerinden tırmanır...

Devamını Oku
27.09.2025
Çizgi roman denilince...

90’lı yıllarda Ankara’da bir üniversite öğrencisiyken ders çıkışı sınıf arkadaşımla sahafları dolaşırdık.

Devamını Oku
20.09.2025
Hangi 12 Eylül?

Yıllar önce okumuştum Yiğit Bener’in yazdığı “Eksik Taşlar” romanını.

Devamını Oku
13.09.2025
Kültürün demokratikleşmesi için festivallerin yaygınlaşması

Son yıllarda “kültür politikası” üzerine çok sayıda çalışmanın karşımıza çıktığı bir gerçek.

Devamını Oku
06.09.2025
Yanı başımızda oluşan nefret dili

Coetzee’nin çok sevdiğim romanı “Utanç”a, bir “modern diller” hocasının, Cape Town Teknik Üniversitesi’nde “romantik şairler” konulu bir ders verirken öğrencisiyle yaşadığı rahatsızlık verici ilişkiyi sorgulayarak başlarız.

Devamını Oku
30.08.2025
İki deprem: Sındırgı depremi ile siyaset depremi

“Hadi, gelin de dikkatle seyredin bu korkunç yıkıntıları,/ Küllerini şu talihsizin, şu döküntüleri, şu kalıntıları...”

Devamını Oku
16.08.2025
Gazze’de katliam, dünyada ikiyüzlülük

Geçtiğimiz günlerde son on beş yıldır Gazze’ye gönüllü olarak giden İngiliz doktor Nick Maynard’ın İsrail’de devam eden gaddarlığı anlattığı haberler yansıdı basına.

Devamını Oku
02.08.2025
Adalet terazisi

Paris’te bir sonbahar günüydü...

Devamını Oku
26.07.2025
Attila Jozsef dosyası

“Notos” dergi bu ayki sayısında Sevgican Yağcı Aksel’in hazırladığı Attila Jozsef dosyasıyla okurla buluşuyor.

Devamını Oku
19.07.2025
Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Devamını Oku
12.07.2025
Bir yangının külü...

Yanıyoruz. Hem de birer ikişer değil, azar azar değil, biner biner...

Devamını Oku
05.07.2025
Bilimden yana edebiyata doğru

Bizlerin yaşam döngüsü tam otuz iki yıldır ortaçağ karanlığı olarak nitelendirdiğimiz Sivas katliamının yaşandığı o kara günde saklı...

Devamını Oku
28.06.2025
Nükleer savaş dersleri

Bazı kitaplardan bazen bir duygu tohumu, bir im kalır geriye.

Devamını Oku
21.06.2025
Siz Nihat Genç deyin ben abi…

Gökbilimciler, iki yıldızın evrende çarpışmasını “birleşme” olarak yorumlar...

Devamını Oku
14.06.2025
Cezaevi kapısında...

Bugün bayramın ikinci günü. Canımız sıkkın, yüreğimiz buruk. Düşünceleri nedeniyle kırk kilit altına alınanlarla özgürce buluşuncaya kadar tadımız tuzumuz yok!

Devamını Oku
07.06.2025
Sarıyer Edebiyat Günleri

Geçtiğimiz hafta pazar günü Sarıyer Belediyesi’nin düzenlediği “12. Sarıyer Edebiyat Günleri”nde “Öykücülüğümüzün Yüz Yılı” başlıklı bir panelde Sadık Aslankara, Özcan Karabulut, Hürriyet Yaşar’la birlikte konuşmacıydım.

Devamını Oku
31.05.2025
Bir Aydınlanmacı: Refik Ahmet Sevengil

Elimde uzun süredir Cemal Ünlü’nün kaleme aldığı “Söylemenin Vakti Var: Bir Yirminci Yüzyıl Bilgesi: Refik Ahmet Sevengil” kitabı var.

Devamını Oku
24.05.2025
İç sıkıntısı

Umutsuzluk ölümcül sayılabilecek bir hastalıktır. Büyük iç sıkıntıları daha çok geçmişle değil gelecekle ilişkilidir. İnsan geçen günlerden çok gelecek günlere ilişkin kaygı duyar.

Devamını Oku
17.05.2025
Dün, bugün, yarın

Dün, bugün, yarın

Devamını Oku
10.05.2025
Bir ‘örgü’ meselesi

Bir ‘örgü’ meselesi

Devamını Oku
03.05.2025
Yazarın masası

Yazarın masası

Devamını Oku
26.04.2025
Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Devamını Oku
19.04.2025
İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

Devamını Oku
12.04.2025
‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

Devamını Oku
05.04.2025
Hüzünlü bir tiyatro günü

Hüzünlü bir tiyatro günü

Devamını Oku
29.03.2025
Onur mücadelesi

Onur mücadelesi

Devamını Oku
22.03.2025
Başka bir sağlık sistemi mümkün

Başka bir sağlık sistemi mümkün

Devamını Oku
15.03.2025
‘Kadınlar da Vardır’

‘Kadınlar da Vardır’

Devamını Oku
08.03.2025
İç dökümü

İç dökümü

Devamını Oku
01.03.2025
Kral Çıplak

Kral Çıplak

Devamını Oku
22.02.2025