Siz Nihat Genç deyin ben abi…

Siz Nihat Genç deyin ben abi…

14.06.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Gökbilimciler, iki yıldızın evrende çarpışmasını “birleşme” olarak yorumlar. Evrenin belki de en görkemli, en olağanüstü olayının yepyeni bir alan yaratmasından doğan heyecan vardır geri planda. Muazzam patlamanın uzayın derinliklerine yayılması hem ürkütücü hem de umulandan fazla göz kamaştırıcıdır. Bu sayede yayılan ışık ve enerji miktarı ise ileri derecede yüksektir. İki yıldız çarpıştıktan sonra bütünleşir, birbirinin içine geçer. Dostluk da gökbilimcileri yanıltmayacak büyük kavuşmalara fırsat verir.

***

Tomris Uyar’ın “Tanışma Anları” adını verdiği güncesi, “Bir Uyumsuzun Notları” alt başlığıyla yayımlanmıştı. Uyar, yazma melekesinin verdiği aşkınlıkla yazarlarla tanıştığı zamanların sırlarını veriyordu okura. Aynı zamanda tanışıklığın büyülü anlarında edebiyatçıların portresini de çiziyordu. “Tanışma Anları”ndan sonra belki de “ilk bakışta aşk”ın niceliğine ve inceliğine kendimi kaptırdığımdan başlangıçlar hep içimi ürpertti. Başlangıçtan doğan hiç kopmayan arkadaşlıklar, beni içine çeken dostluklar. Hep böyle dostlukların bir bileşkesi olmak istedim.

***

Çocuk denecek yaştaydım. Ankara’da meşhur Engürü kahvesine Reyhan’la (Atasü) henüz lise öğrencisiyken el ele tutuşup gittiğimizde içimizdeki kara yangına çözüm aramaya çalışıyorduk belli ki. Babamın öldürümü yeniydi. Sözcüklerden başka sığınacak bir şey bulamıyorduk. Reyhan da bu ülkenin alnı açık yazarlarından Erendiz Atasü ile tam bir aydın Dr. Ergin Atasü’nün kızıydı. O yaz ikimiz de formalarımızı üstümüzden attığımızda büyüdüğümüze inanıyor; edebiyat adına yaptığımız okumalar üzerine kıyasıya tartışıyorduk. Böyle bir dönemde Nihat hayatımıza olağan bir şekilde girdi. “Leman” dergisinde yazdığı yazılarla konuşuyor, konuşturuyor; siyah kazağı ve pantolonuyla Konur Sokak’ta fırtına gibi esiyordu. Sanki hep varolmuştu, içimizden biriydi. Bir süre sonra Nihat’la her gün buluşur olduk. Ankara sokaklarında saatlerce dolanıyor, bize yetmeyen sohbetlerden kimi zaman hüzünle kimi zaman kahkalarla geçiyorduk. Uzun parmaklarıyla işaret parmağını sallayarak hararetli konuşuyor; kimine öfkeleniyor, kimine hüzünleniyor, böylece biz de geniş bir duygu yelpazesi içinde yol alıyorduk. Çok kızdığı anda “Yavaş Nihat! Yavaş” diyordum. Gülümsüyordu kocaman. Bir gün gitmezsem yoklamam eksik kalıyor, “Nerdesin?” diye telefon açıyordu. 

Böyle günlerden birinde Engürü Kahvesi’ni faşistler bastı. Aranan Nihat’tı. Son anda fark etmeyip oturduğumuz yerden kalkmasak o gün inen büyük camın altında kalacaktık ikimiz de. Yıllar sonra Önder’le (San), “Belki de hepimiz o gün o camın altında kaldık” diye konuşacaktık!

***

Nihat Ankara’da Kızılay’da bir semboldü. Başı sıkışan onu arar bulurdu. Nitekim Eşber abinin (Yağmurdereli) cezaevinden bir arkadaşı içeriden çıkar çıkmaz Nihat’ı bulmuş; memlekete gitmek için yol parasını ondan almıştı. Nihat elindeki üç kuruşu dağıtır, emekçi için harcamaktan çekinmezdi. 

***

Hayatta en sevdiği kitap müzayedelerine katılmak, eski kağıt kokusunu içine çekmekti. Olmadık kitaplar bulur, onları bir şekilde yazısı içinde değerlendirmeyi başarırdı. 

***

Nihat iyi bir edebiyatçıydı. “Dün Korkusu” gibi geçmişe yönelik hesaplaşmanın öznel tarihiyle, “Soğuk Sabun” gibi politik bir polisiye ile, “Memleket Hikayeleri” gibi eğlenceli olduğu kadar bize özgü öyküleriyle zoru başardı. Ama Tanpınar’ın “Türkiye evlatlarına kendisinden başka bir şey ile meşgul olma imkanını vermiyor” söyleminin uzantısıydı. O üstün edebiyatçılığını bu ülkeye feda etti. Siyasi düşünceleri öne geçti. Nihat yalansız dolansızdı, yazdıklarına benzerdi. 

***

Açık konuşmak gerekirse, dostluk gözüpeklik ister. Ortaya çıkıp “O, benim arkadaşım” duygusunu taşımak, karşı tarafa hissettirme becerisini sunmak hele cendereden geçilen dönemlerde yiğitlik ister. Aristoteles’in “Hey dost, hiç yok dost” çığlığından arınmak ayakta kalmakla eşdeğerdir. Omzunda hep bir eli bilmek, bir nefes duymak tarifsiz mutluluğa dönüşür bir anda. 

***

Nihat dostluğunu sakınmasızca sunardı. Annemin öldüğünü haber alır almaz imza için gittiği İstanbul’dan şehre inmeden otogardan dönmesi bundandı

Hayatımın en zor zamanında Odatv’de “Dünyalar Bir Tanesi Eren Aysan” başlıklı yazı yazması bundandı. 

Ergenekon davalarının en şiddetli döneminde Mülkiyeliler Birliği’nde otururken o yıllarda üniversite öğrencisi oğlunu çağırıp “Başıma bir iş gelirse önce Eren’i arayacaksın” demesi de bu güvenin sonucuydu. 

Bugün yukarıdaki arkadaşlarım yeryüzünden fazla artık. Ve “dost” sözcüğü de derin bir çığlığa dönüşüyor. Arkadaşlar da gençliğimle birlikte çok uzaktan el sallıyor. 

Nihat ise bir hasta yatağında. 

En sevdiği şarkı “Benim güzel manolyam” uzaktan çalıyor. 

Geçmiyor günler geçmiyor!

İlgili Konular: #Ankara

Yazarın Son Yazıları

Erhan Gökgücü Ödülleri

Tolstoy’un “Savaş ve Barış” romanında aklımda ellenmeden duran bir bölüm vardır.

Devamını Oku
29.11.2025
Çocuk Mezarlığı

Geçtiğimiz hafta Urfa’da marangoz atölyesinde çalışan bir çocuk işçi cezalandırılmak maksadıyla önce soyuldu.

Devamını Oku
22.11.2025
Evler...

Gülten Akın “Evler” şiirinde dediği, “Odaları şarkı tutan ev/ biri mistik biri güncel biri öyle eski/ pancursuz, yeşile gizli, çekilmiş yarışmalardan, melâli hüzünden ayıran ev/ işte o ev”di bizim ev de...

Devamını Oku
15.11.2025
Bizi Öldürdükleri Yer: İlhan Erdost Mezarlığı

12 Mart’ın hemen sonrası.

Devamını Oku
08.11.2025
Otel odalarında…

Otel odalarında…

Devamını Oku
01.11.2025
Bir Davanın Düşündürdükleri: Toplumsal Cinayet

Golding’in “Sineklerin Tanrısı” romanı, dünyanın en güzel adalarından birinde geçer: Mercan.

Devamını Oku
25.10.2025
Kitabın onurunu korumak

D.H. Lawrance “Kitaplar” adlı denemesinde, “Bir kitap iki kapaklı bir yeraltı kovuğudur. Yalan söylemek için eşi bulunmaz bir yer...” diyor.

Devamını Oku
18.10.2025
Okan Toygar’la Ataol Behramoğlu söyleşisi: ‘Hayatımız Güzeldir’

Yıl: 1983. Tren iki saat kadar rötar yaptığı Kapıkule’den ayrılmak üzere.

Devamını Oku
11.10.2025
Bir kadının hikâyesi

Kardeşim Zeynep Altıok’la birlikte geçtiğimiz haziran ayında Kadıköy Belediyesi’nin katkılarıyla Asım Bezirci üzerine bir panel gerçekleştirmiştik; şimdi de Bezirci için o panelden yola çıkarak hazırlayacağımız bir kitap çalışması için kolları sıvadık.

Devamını Oku
04.10.2025
Dil Derneği’nin Dil Bayramı’nda Yaşar Kemal

“Çocukluğum cennetimdi.” Annemle birlikte Türk Dil Kurumu’nun merdivenlerinden tırmanır...

Devamını Oku
27.09.2025
Çizgi roman denilince...

90’lı yıllarda Ankara’da bir üniversite öğrencisiyken ders çıkışı sınıf arkadaşımla sahafları dolaşırdık.

Devamını Oku
20.09.2025
Hangi 12 Eylül?

Yıllar önce okumuştum Yiğit Bener’in yazdığı “Eksik Taşlar” romanını.

Devamını Oku
13.09.2025
Kültürün demokratikleşmesi için festivallerin yaygınlaşması

Son yıllarda “kültür politikası” üzerine çok sayıda çalışmanın karşımıza çıktığı bir gerçek.

Devamını Oku
06.09.2025
Yanı başımızda oluşan nefret dili

Coetzee’nin çok sevdiğim romanı “Utanç”a, bir “modern diller” hocasının, Cape Town Teknik Üniversitesi’nde “romantik şairler” konulu bir ders verirken öğrencisiyle yaşadığı rahatsızlık verici ilişkiyi sorgulayarak başlarız.

Devamını Oku
30.08.2025
İki deprem: Sındırgı depremi ile siyaset depremi

“Hadi, gelin de dikkatle seyredin bu korkunç yıkıntıları,/ Küllerini şu talihsizin, şu döküntüleri, şu kalıntıları...”

Devamını Oku
16.08.2025
Gazze’de katliam, dünyada ikiyüzlülük

Geçtiğimiz günlerde son on beş yıldır Gazze’ye gönüllü olarak giden İngiliz doktor Nick Maynard’ın İsrail’de devam eden gaddarlığı anlattığı haberler yansıdı basına.

Devamını Oku
02.08.2025
Adalet terazisi

Paris’te bir sonbahar günüydü...

Devamını Oku
26.07.2025
Attila Jozsef dosyası

“Notos” dergi bu ayki sayısında Sevgican Yağcı Aksel’in hazırladığı Attila Jozsef dosyasıyla okurla buluşuyor.

Devamını Oku
19.07.2025
Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Devamını Oku
12.07.2025
Bir yangının külü...

Yanıyoruz. Hem de birer ikişer değil, azar azar değil, biner biner...

Devamını Oku
05.07.2025
Bilimden yana edebiyata doğru

Bizlerin yaşam döngüsü tam otuz iki yıldır ortaçağ karanlığı olarak nitelendirdiğimiz Sivas katliamının yaşandığı o kara günde saklı...

Devamını Oku
28.06.2025
Nükleer savaş dersleri

Bazı kitaplardan bazen bir duygu tohumu, bir im kalır geriye.

Devamını Oku
21.06.2025
Siz Nihat Genç deyin ben abi…

Gökbilimciler, iki yıldızın evrende çarpışmasını “birleşme” olarak yorumlar...

Devamını Oku
14.06.2025
Cezaevi kapısında...

Bugün bayramın ikinci günü. Canımız sıkkın, yüreğimiz buruk. Düşünceleri nedeniyle kırk kilit altına alınanlarla özgürce buluşuncaya kadar tadımız tuzumuz yok!

Devamını Oku
07.06.2025
Sarıyer Edebiyat Günleri

Geçtiğimiz hafta pazar günü Sarıyer Belediyesi’nin düzenlediği “12. Sarıyer Edebiyat Günleri”nde “Öykücülüğümüzün Yüz Yılı” başlıklı bir panelde Sadık Aslankara, Özcan Karabulut, Hürriyet Yaşar’la birlikte konuşmacıydım.

Devamını Oku
31.05.2025
Bir Aydınlanmacı: Refik Ahmet Sevengil

Elimde uzun süredir Cemal Ünlü’nün kaleme aldığı “Söylemenin Vakti Var: Bir Yirminci Yüzyıl Bilgesi: Refik Ahmet Sevengil” kitabı var.

Devamını Oku
24.05.2025
İç sıkıntısı

Umutsuzluk ölümcül sayılabilecek bir hastalıktır. Büyük iç sıkıntıları daha çok geçmişle değil gelecekle ilişkilidir. İnsan geçen günlerden çok gelecek günlere ilişkin kaygı duyar.

Devamını Oku
17.05.2025
Dün, bugün, yarın

Dün, bugün, yarın

Devamını Oku
10.05.2025
Bir ‘örgü’ meselesi

Bir ‘örgü’ meselesi

Devamını Oku
03.05.2025
Yazarın masası

Yazarın masası

Devamını Oku
26.04.2025
Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Devamını Oku
19.04.2025
İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

Devamını Oku
12.04.2025
‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

Devamını Oku
05.04.2025
Hüzünlü bir tiyatro günü

Hüzünlü bir tiyatro günü

Devamını Oku
29.03.2025
Onur mücadelesi

Onur mücadelesi

Devamını Oku
22.03.2025
Başka bir sağlık sistemi mümkün

Başka bir sağlık sistemi mümkün

Devamını Oku
15.03.2025
‘Kadınlar da Vardır’

‘Kadınlar da Vardır’

Devamını Oku
08.03.2025
İç dökümü

İç dökümü

Devamını Oku
01.03.2025
Kral Çıplak

Kral Çıplak

Devamını Oku
22.02.2025
Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Devamını Oku
15.02.2025