Kıbrıs, Türkiye’nin çıkış yoludur

26 Temmuz 2022 Salı

Kıbrıs Türklerinin ve Kıbrıs Adası’nın Atina’daki faşist albaylar cuntasından ve EOKA terör örgütünden kurtuluşunun 48. yılını geçen hafta kutladık.

Ecevit hükümeti 1974’te yalnız Kıbrıs Türklerini ve adayı kurtarmakla kalmadı, Atina’da faşist cuntanın yerine sivil ve demokratik bir yönetimin gelmesine de yol açtı.

Hayatım (ve akademik dünyam) Kıbrıs’la geçti: daha doktora öğrenciliği yıllarımda Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı’nda (TMGT) dış ilişkiler komisyonu başkanı iken 1964’te TMGT’de Fazıl Küçük’ü ve Rauf Denktaş’ı ağırlamıştık. Avrupa Konseyi’nin (CENYC, Avrupa Konseyi Gençlik Örgütleri Kurulu) hemen hemen Avrupa’daki bütün toplantılarında Türklerin haklarını savunmaya çalışırdık.

1975 sonrasındaki yıllarda ise Mümtaz Soysal ile birlikte KKTC’ye ve Rauf Denktaş’a çok yakındık. 1990’da birlikte Kıbrıs Araştırmaları Vakfı’nı kurduk. Yönetiminde uzun yıllar yer aldık. Bendeniz, 1984-1994 yılları arasında her yıl mayıs ayında, kesiksiz olarak, “Uluslararası Girne Konferansları”nı düzenledim. Tüm dünyadan önemli siyasileri ve akademisyenleri KKTC’ye getirdim. Sunulan tebliğler İngilizce ve Türkçe kitaplar olarak yayımlandılar. Denktaş’ın cumhurbaşkanı olarak Almanya ve İngiltere’deki konferanslarını, Kıbrıs Vakfı başkanı olarak düzenledim. Ve Kıbrıs konusunda sekiz dolayında, İngilizce ve Türkçe kitap yayımladım. Kısacası Kıbrıs, KKTC ve Denktaş hayatımın bir parçası olarak sürüp gitti.

Geçen hafta Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 48. yıldönümü kutlanırken 21 yaşımdan bugüne kadar geçirdiğim bu Kıbrıs süreci, bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti.

KIBRIS’IN TÜRKİYE İÇİN STRATEJİK ÖNEMİ

Kıbrıs Adası ve KKTC’nin varlığı Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve Ege’de varlığının bir güvencesidir: hava sahası, denizin yüzeyi, denizin içi ve yeraltı kaynakları açısından Türkiye’nin hayati stratejik çıkarları söz konusudur.

Yalnız ekonomik açıdan değil, askeri ve politik boyutları ile Kıbrıs, Türkiye için vazgeçilmezdir. Ancak AKP iktidarı döneminde büyük hatalar yapılmaya başlandı: daha 2003’de “Bu iş Denktaş’la olmaz Kıbrıs politikamız değişecek” diyen siyasiler mi dersiniz: 2004’te, Rumların AB’ye girmesine göz yumanlar mı dersiniz: Adaya siyasal İslamcı odakları yerleştirenler mi dersiniz: her türlü olumsuzluklar ortaya çıkmaya başladı. Bunların Türkiye’deki seçimlerden sonra değişeceğini düşünerek bekliyoruz.

Bu yazıyı yazarken yanı başımda da Serdar’ın bana armağan ettiği Denktaş’ın Devrek bastonu duruyor, gözüm ara sıra da onun üzerindeki boncuklara kayıyor: hey gidi günler hey...

Bu arada, Cumhuriyet gazetesi ile birlikte bir Kıbrıs kitabım, “Dünden Bugüne Kıbrıs”, 20 yıl kadar önce okurlara ücretsiz olarak sunulmuştu. Bu bile AKP’nin SEKA’ları kapatarak kâğıt fiyatlarını ne hale getirdiğinin göstergesidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları