Evin İlyasoğlu
Evin İlyasoğlu evini@boun.edu.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Ati’nin ardından

09 Şubat 2022 Çarşamba

İlhan Bey’in sesini duyuyor gibiyim: “Naycım, Aticim, neredesin” diye soruyor sanki. Usmanbaş çifti yalnız efsane birer hoca, efsane birer Cumhuriyet aydını değil, bir asır boyu süren yaşamlarında operamıza ve çağdaş bestecilik dünyamıza katkılarıyla örnek birer sanatçı, örnek birer aile ferdi olmuşlardı. Çocukları yoktu, ama bütün operacılar, bütün genç besteciler ve nice yorumcu onların çocuğuydu. Her gün saat 17.00’de Selamiçeşme, Güzel Sokak’taki evlerinde kurulan çay sofrasının düzeni ve zenginliği, onların görgülü yaşam tarzını yansıtırdı. O sofraya kimin geleceği bilinmezdi. Nice genç kuşak bestecisi, bir piyanist, opera sanatçıları, bazen uzak bir akraba, bazen bir aile dostu da olabilirdi. Büfenin üstünde sürpriz konuklar için yedek tabaklar beklerdi. Eski İstanbul görgüsü, karıkocanın birbirine olan efsanevi aşkı ve öğrencilerine adanmışlıkları, çok ayrıcalıklıydı. Aticim sabah uyanıp mutlaka evin bir ucundan öbür ucuna hızlı hızlı yürüyüş yapar, her sefer açık camın önüne gelince derin nefes alırdı. Sonra hafif bir kahvaltı ve mutlaka öğlen uykusu uyunurdu. İkindi vakti büyük sofra kurulmuş olurdu. Ama saat 18.00’den sonra yeme-içme kesilirdi. Tıpkı bugünkü diyetisyenlerin öğütlediği gibi!

Kompozisyon öğrencisi İlhan Usmanbaş (d.1921) ile şan öğrencisi Atıfet Üçkök (d.1923), İstanbul Belediye Konservatuvarı’nda tanışmışlar. İlhan Bey 22, Atıfet Hanım ise 20 yaşında. Sonra her ikisi de Ankara Devlet Konservatuvarı’nın çatısı altında aynı yazgıyı paylaşmak üzere 1943’te bir yolculuğa çıkmışlar.

Geçen hafta yitirdiğimiz Atıfet Usmanbaş, İstanbul’da doğmuş, ilk ve ortaokulu Üsküdar-Doğancılar’da okumuş, 1940’ta İstanbul Belediye Konservatuvarı Şan Bölümü’ne girmiş. İki yıl Alice Rosenthal ile çalışmış sonra Ankara Devlet Konservatuvarı’na devam etmiş; burada Frieda Böhm’ün şan; Carl Ebert’in sahne öğrencisi olmuş. Henüz öğrenciliği bitmeden profesyonel sahneye adım atmış: Satılmış Nişanlı’da Esmeralda ve Carmen’de Micaela rollerini üstlenmiş. O sırada konservatuvardan mezun olan ve aynı kuruma öğretmen olarak atanan İlhan Usmanbaş ile 9 Haziran 1948 tarihinde evlenmişler. Nikâhlarında iki tanıktan başka kimse yokmuş.  

Atıfet Hanım 1976’da İstanbul Devlet Opera ve Balesi’ne şan pedagogu olarak atanmış; 1998’in aralık ayına dek Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda şan öğretmenliğini sürdürmüştü. 1948-1976 arasında 28 değişik rolde yer almış. O sıralarda sahneyi paylaştığı arkadaşlarının arasında Leyla Gencer, Belkıs Aran, Semiha Berksoy, Saadet İkesus Altan, Ayhan Aydan, Azra ve Aydın Gün, Hilmi Girginkoç, Suna Korat, Ayhan Baran gibi sahnemizin öncü sanatçıları vardır. Türkiye’de ilk kez temsil edilen nice operanın prömiyerini yapmış, opera tarihinin değişik dönemlerinden ve değişik türlerinden yapıtlarda oynamıştı. “Lirico-leggiero” olan ses rengi birkaç role açıktı: Mozart operalarını ya da Viyana operetlerini oynayabilecek hafifliği; Aşk İksiri’ndeki koloratur cambazlığı, Manon, Micaela ya da Mimi’nin çocuksu, saf duygusallığını yaratabilmekteydi. Türkiye’de ilk kez gösterime giren ve ilk gecesinde Atıfet Hanım’ın oynadığı roller Cosi fan tutte’de Despina; Saraydan Kız Kaçırma’da Blonde; Sevil Berberi’nde Rosina; Aşk İksiri’nde Adina, olmuştu. Tiefland’da Leyla Gencer ile sahneyi paylaşmış, Massenet’nin Manon’unda Ayhan Aydan ile dönüşümlü oynamıştı. Henüz öğrencilik yıllarında oynamaya başladığı Micaela’yı meslek yaşamı boyunca defalarca üstlenmişti. La Bohème’in Musetta’sı, Don Juan’ın Zerlina’sı, Palyaço’nun Nedda’sı, Telefon’un Lucy’si ve Turandot’un Liú’su olarak izleyicinin belleğine yerleşmişti. 

Gerek Ankara ve İstanbul yaşantılarında, gerekse hiç ihmal etmedikleri Ayvalık’taki evlerinde kapıları her zaman, her yaştan öğrencilerine ve dostlarına açıktı. Kendilerini müziğe ve sanatçı yetiştirmeye adamışlardı. 

Son yıllarda yaşadıkları Darüşşafaka Maltepe Rezidansı’nda düzenleri değişse de mutluydular. Sonra korona girdi yaşamlarına ve hastaneye yatırıldılar. Ati, geçen hafta negatife dönen sonuç üstüne rezidansa geri getirildi, ancak “çoklu organ yetmezliğiyle” o gece yaşama veda etti. İlhan Bey ise nihayet önceki gün negatif çıktı, bu satırları yazarken rezidansa getirilmekte. Bir yanda Ati’sinin acısı öte yanda koronadan kurtulmanın rahatlığı! Gencecik bir çift olarak büyük aşkla başlayan yaşamları, korona onları ayırana dek aynı tutkuyla sürmüştü.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları