Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
‘Hayat’ üzerine (1): Hikâyesini dağıtan anlatıcı
Sinemanın içinden gelen biridir Zeki Demirkubuz. Onun sette, işin mutfağında, Zeki Ökten gibi bir ustanın yanında yetişmesi önemlidir. Diğer yanıyla da yaşamındaki iniş çıkışlar, edindiği deneyimler onu aynı zamanda iyi bir hikâye anlatıcısı olarak hazırlamıştır. Onun buluşturduğu diğer iki özellik ise sinemaya olan sadakati ve film çekme arzusudur diyebilirim.
Nasıl bir meselesi olduğunu, neyi/niçin anlatacağını bilen bir yönetmenin bakışını daha ilk anda bize yansıtıyor her filminin açılış sahnesi. Demirkubuz filmlerinde açılış sahneleri bu anlamda filmin anlatımının, yer/mekân/insan gerçekliğinin nereye evrilebileceğini de gösterir.
Hayat filmiyle bir kez daha gördük ki Zeki Demirkubuz sinemasındaki asıl kırılma noktası mağdurların hikâyesiyle başlıyor, kanırtıcı bir son ile de bitiyor.
Başlangıçta, anlatacağı hikâyeye bir başlama epizotu kurarken buradaki sözü, söylemi, görüntüyü alıp dağıtır. Kişilere, yere/mekâna, zamana...
Basit, sıradan ama bir o kadar da yalın bir görüntü ile bizi karşılar. Beliren kişilerin/karakterlerin anlatılan hikâyede adım adım öne çıkması, kana cana bürünmesi...Demirkubuz bunu yaparken, hikâyeyi mekân kaydırmalarıyla başka boyutlara taşır. Bunu da kesintili geçişlerle yapar. Adeta mekân değişmelerine göre yan öykülerle epizotlar kurar. Hicran’ı1 kente/İstanbul’a taşırken ki belirsizlik, onun ardına düşen Rıza’nın2 çok da inandırıcı gelmeyen savruluşu; diğer gençlerle yakınlığı, dalaşması... Ağır akan, karanlıkta yalnızca sesi duyulan suyun katılığı gibi bir his. Belki katran... Çukurdaki insanların kentteki debelenişleri... Ve Hicran odaklı bir çatışma, Rıza’nın patlayan silahı... Hicran’ı doğduğu yere, kendisini de hapse gönderir.
Filmin kasaba (Boyabat) ve İstanbul bölümleri bir bakıma evinden kaçan kızların dramını anlatma versiyonunun tekrarı gibi iğreti görünse de Demirkubuz, bunu başka bir boyuta oturtur. Bunun ne/den olduğunu film boyunca hatırlatır sürekli. Toplumdaki derin yarılma, çözülme hikâyede yer alan kahramanlar üzerinden anlatılır.
Demirkubuz, dağılan hikâyesinin bu bölümünde (her zaman olduğu gibi) toplumsal eleştiri dozunu öne alarak Hicran’ın düşkünlüğü üzerinden toplumsal çözülme, yozlaşma, değersizleştirme gibi kavramları çizdiği “zamane gençleri”nin gerçekliğinde anlatmaya çalışıyor.
İzleyicinin ilgisini dağıtan, hikâye akışını bozan bir eklektik yapı var filmde.
Kaos ve karmaşa, şiddet, kaygı, kişilik bozukluğu, öfke Demirkubuz’un filmlerinde sıklıkla karşımıza çıkan izlekler.
Burada da Orhan öğretmeni hikâyenin odağına yerleştirirken ona söyletilen sözler bir adım sonra ufalanır, o “akil adam” bir anda vesveseli antikahramana dönüşür ve yiter gider.
Hicran’ın rüya sahnesiyle kopar...
Kopuşlar hep var, gidişler, terk edişler, kaygılı duruşlar, incinmiş kırılgan hayatlar...
Ev arkadaşı, taksi şoförü, karakol, fahişe, fırın, pezevenk, silah, takip, arayış, dönüş, karşılaşma, yağmur, kapı, şiddet, sindirme, umutlanış, ağlayış, tutunma gibi epizot başlıkları olabilecek sahnelere bölünen öykülerde dile getirilenler “hayat”ın farklı yönlerini gösteriyor bize.
Hikâyeyi hızlandıran bir oylumda Hicran’a “kısmet” getiren kadınlar, Orhan’la evlilik, çatışma, kopuş, Rıza’nın ortaya çıkışı... “İyi adam”ı seçebilme sanrısını gösteren “bitiş” sahnesi olabilecek ağlayış... Demirkubuz, burada durmaz. Niyedir, anlamak zor!
Oysa, Hicran uğuna uğuna ağlarken, o yakın plan çekim daha uzağa taşınarak onun hayatın ortasında, doğada bir nesne gibi gösterilerek sonlanması gerekirken bir “biat” sahnesinin eklenerek sona gidişi, karanlık bir tünele yöneliş... İyimserliğe yaklaşmışken, izleyiciyi uçurumun kıyısına taşıması...
Burada da Kiyarüstemi’nin öğrencilerine öğüdünü hatırladım ister istemez: “İzleyicinin dikkatini ve kendi gayretini bölme. Tek bir fikri yakala ve ondan vazgeçme.”3
Sanırım, Hayat’ta Zeki Demirkubuz’un eksik bıraktığı, görmezden geldiği de bu olsa gerek! Bunu da bir başka yazıda anlatmaya çalışacağım. Ama her şeye rağmen, günümüz Türkiye’sinin nereye evrildiğini görmek için Demirkubuz sinemasının kapısını aralamanız kaçınılmaz.
1 Hicran: Ayrılık
2 Rıza: İsteme
3 Abbas Kiyarüstemi ile Sinema Dersleri, haz. Paul Cronin; çev. Pelin Arda, Redingot Yay., 2017, s. 2018.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi