“Kalbiniz hızla çarpıyor, elleriniz titriyor, sanki sıcak basıyor gibi ama bir yandan da üşüyorsunuz. Terliyorsunuz, nefes almakta zorlanıyorsunuz, hatta bayılacak gibi oluyorsunuz. İçten içe 'Bir şeyler ters gidiyor' diyorsunuz ama ne olduğunu da tam anlayamıyorsunuz…”
TANIDIK GELDİ Mİ?
İşte tam da bu noktada şu soruyla baş başa kalırız: “Bu bir panik atak mı, yoksa kan şekerim mi düştü?” Benim anlatmaya doyamadığım ve 20 yıldır da binlerce kişiyle çalıştığım bu konu gerçekten hayatımızı yakından etkiliyor.
HİPOGLİSEMİ NASIL BİR ŞEY?
Hipoglisemi, yani kandaki glikoz seviyesinin normalin altına düşmesi, özellikle açlık, öğün atlama, fazla fiziksel efor, stres veya şeker düzenleyici ilaçlar kullanımı gibi durumlarda ortaya çıkabilir. Beynimizin ve vücudumuzun en temel yakıtı olan glikoz yeterince sağlanamayınca alarm çanları çalmaya başlar.
Hipoglisemi belirtileri şunlardır:
- Ellerde titreme
- Soğuk terleme
- Baş dönmesi
- Görme bulanıklığı
- Halsizlik, yorgunluk
- Konsantrasyon güçlüğü
- Gerginlik, iç sıkıntısı
- Hatta çarpıntı ve sinirlilik
Ve evet, çoğu zaman anksiyete benzeri bir ruh hali eşlik eder. Bu yüzden panik atakla karıştırılması çok yaygındır.
PANİK ATAK: ANİ FIRTINA
Panik atak ise zihinsel bir korkunun beden üzerindeki ani etkisidir. Genellikle ortada somut bir tehdit yokken birden başlayan bu ataklar, kişide yoğun bir dehşet hissi yaratır. Kalp hızlanır, nefes daralır, terleme başlar, göğüs sıkışır. Kimi zaman bayılma hissi, kimi zaman “ölüyorum” ya da “aklımı kaybediyorum” korkusu yaşanır.
Panik atak belirtileri genellikle şunlardır:
- Kalp çarpıntısı
- Nefes darlığı
- Göğüste baskı veya ağrı
- Terleme, üşüme ya da sıcak basması
- Baş dönmesi, sersemlik
- Ölüm korkusu, çıldırma hissi
- Titreme
- Çevreden ya da kendinden kopmuş gibi hissetme
Panik ataklar genellikle 10-20 dakika içinde en yoğun seviyeye ulaşır ve ardından yavaş yavaş geçer. Ancak etkisi saatlerce devam edebilir.
BENZERLİK ÇOK AMA FARKLAR HAYATİ
Hipoglisemiyle panik atağı ayırt etmek bazen uzmanlar için bile zordur. Çünkü belirtiler neredeyse birebir örtüşür: çarpıntı, terleme, baş dönmesi, halsizlik, huzursuzluk…
Fakat aralarında birkaç temel fark vardır ve bu farklar bize doğru yönü gösterir.
Hipoglisemi genellikle açlıktan sonra gelir. Uzun süredir bir şey yememişseniz, özellikle karbonhidrat almamışsanız ya da insülin ya da kan şekeri düzenleyici ilaç kullanıyorsanız, ani bir kan şekeri düşüşü yaşanabilir. Ve bu düşüşle birlikte vücut “şeker istiyorum” sinyallerini çok güçlü bir şekilde gönderir. Bu sinyalleri glikozla yerine koyduğunuzda —örneğin bir bardak meyve suyu içtiğinizde ya da biraz tatlı bir şey yediğinizde— şikâyetler hızla düzelmeye başlar.
Panik atakta ise fiziksel bir açlık ya da enerji eksikliği yoktur. Sorun, zihinsel bir tehdidin abartılarak algılanmasıyla başlar. Kimi zaman bir düşünce, kimi zaman bir ortam tetikleyicidir. Kişi “güvende olmadığını” hisseder. Kalp hızlanır, kaslar gerilir, nefes daralır, adrenalin yükselir. Ancak burada şekerli bir şey içmek ya da yemek çözüm sunmaz; çünkü sorun kan şekerinde değil, sinir sisteminin aşırı uyarılmasındadır.
Ayrıca hipoglisemide kişi sıklıkla “bulanıklaşır”; görmesi, düşünmesi yavaşlar. Oysa panik atakta düşünceler genellikle çok nettir ve bu netlik daha da korkutucudur: “Bayılacağım”, “bana bir şey olacak”, “kontrolü kaybediyorum.”
İKİSİ AYNI ANDA OLURSA?
Aslında birçok kişi bu iki tabloyu birbirini tetikleyici şekilde yaşar. O yüzden birbirinden ayırt etmek zordur. Mesela hipoglisemi başladığında kişi "ya bir şey olursa" diye panik yapabilir. Tam tersi, panik atak sırasında mide boş kalır, insülin salınımı bozulur ve ardından hafif hipoglisemi yaşanabilir. Bu döngü o kadar karmaşık bir hale gelir ki, kişi her atağında daha da kaygılanır.
Bu nedenle sadece belirtileri değil, yaşandığı bağlamı da değerlendirmek gerekir: O gün ne yediniz? Aç mıydınız? Uyku nasıldı? Stres altında mıydınız? Daha önce benzer ataklar yaşadınız mı? Aslında tüm detaylar benim için önemlidir.
ETİKET DEĞİL, ANLAYIŞ
Yaşadığınız her belirti “deli olduğunuzu”, “zayıf olduğunuzu” ya da “abarttığınızı” göstermez. Bedeninizin size bir şey anlatmaya çalıştığına inanmak, en kıymetli ilk adımdır. Panik atak da hipoglisemi de tedavi edilebilir, yönetilebilir ve öğrenilebilir süreçlerdir.
Ama yanlış tanı, yanlış yönlendirme anlamına gelir. Şikâyetleriniz sürekli hale geldiyse, açlıkla bağlantılı olduğunu düşünüyorsanız bir dahiliye uzmanına ve diyetisyene, zihinsel stresle bağlantılı olduğunu hissediyorsanız bir psikiyatri veya psikolog desteğine başvurmak çok kıymetlidir.
Unutmayın, vücudunuz düşmanınız değil. Sadece sizi duymanızı bekliyor.