Hikmet Çetinkaya

Fethullah Hoca

25 Mart 2018 Pazar

                                                                                                    Tarihe not düşmek için - 35

Üç gündür gazetelerde yayımlanan Fethullah Gülen’le ilgili haber ve yorumları okuyunca şaşırıp(!) kalıyorum...
Fethullah Gülen’in neleri varmış neleri...
Milliyet’te Ruşen Çakır’ın haberi:
“Fethullah Gülen 14 yılda Türkiye’nin en yaygın, en güç-lü İslami cemaatini oluşturdu. Cemaatin denetiminde bir günlük gazete, bir televizyon, üç haftalık dergi, birçok fen lisesi, sayısız Kuran kursu, şir-ket var...”
Nasıl oldu tüm bu işler?
Haberi okumayı sürdürüyoruz:
“İlk olarak Sızıntı adlı aylık dergiyle yola çıkan cema-at, ardından Yeni Ümit adlı dergiyi çıkardı. Daha sonra Zaman gazetesi cemaatin de-netimine girdi, Samanyolu TV faaliyete geçti...”
Biz bu iddiaları yıllardır bıkmadan usanmadan köşemiz de yazıyoruz. Yazdığımız için de hakkımızda 30’a yakın dava açıldı. Pek çok yazımız mahkeme kararıyla tekzip edildi. Elimizdeki belgelerle, mahkeme tutanaklarıyla Fethullahçıların neler yaptıklarını, askeri liselere sahte sağlık raporlarıyla nasıl öğrenci soktuklarını, polis akademilerinde nasıl örgütlendiklerini anlattık.
Yalan mıydı tüm bu yazdıklarımız?
Üç gündür yazılıp çizilenlere baktığımızda doğruluğu anlaşılıyor...
Bayilerde 28 bin, elden dağıtımla 350 bin satan (elden nasıl dağıtılıyor, nasıl abone yapılıyor, orası karışık) Zaman gazetesinin arkasındaki güçlü kişinin Fethullah Gülen olduğunu tüm gazeteler yazdı. Yazdı ama Fethullah Hoca’nın avukatı Feti Ün “Fethullahçı-lar” ya da “Fethullahçılık” diye bir yapılanmanın olmadığını, sayısı 100’ü bulan mahkeme kararıyla bunun kanıtlandığını açıkladı. İşin ilginç yanı bu açıklamayı Zaman gazetesi yayımladı.

***

“Fethullahçılar” adlı bir cemaat, topluluk ya da bir örgüt var mıdır, yok mudur?
Fethullah Hoca böyle bir cemaatin ya da örgütün olmadığını iddia eder. Yani Fethullah Hoca tek başına bir güçtür. Onun vakıflarla, özel fen liseleriyle, yurtlarla, eğitim merkezleriyle ilişkisi yoktur.
Oysa İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1994/638 sayılı kararında şöyle denilmektedir:
“Diğer yandan dosyada ibraz edilmiş muhtelif gazete kupürleri, mahkeme tekzip yazılarından da anlaşılacağı gibi davacı Fethullah Gülen’in, basında yer aldığı kadarıyla kamuoyunda, Fethullahçılar veya Fethullah Gülen fikrini ve düşüncelerini benimseyen bir grubun olduğu tartışmasızdır...”
Başbakan Tansu Çiller’le görüşene dek Fethullah Hoca hep bu ilişkileri saklamayı yeğledi. Bizim yazılarımızı tekzip etti, mahkemeye verdi. Kimi yazılarımızı bir mahkeme reddetti, itiraz sonucu bir başka mahkeme yayımlama kararı aldı.
İşte İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi yargıcı Atilla Hekimoğlu’nun ret kararı:
“Söz konusu makalede; İz-mir Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan bir davada, davacının dilekçesine atıflar yapılarak Fethullah Gülen’in bu davada tanık olarak gös-terildiği, bir din adamı olduğu halde çeşitli vakıf ve ticari şir-ketlerde adının geçtiği, bunlar arasında doğan ihtilaflarda hakem olarak görev aldığı,
bunlardan Akyazılı Vakfı’nın Maltepe Askeri Lisesi’ne
sahte sağlık raporuyla öğrenci yerleştirdiği, DGM tutanak-larına göre, sanıklarla ilgili bölümde ‘Gizli toplantılarda Fethullah Gülen’in kasetlerinin dinletildiği, subayların dinsiz olduğu söylenmiş ve bu düzenin yıkılıp şeriat düzeninin kurulacağı anlatılmıştır’ şeklinde iddialara yer verilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Makaledeki açıklamaların bir araştırmaya dayalı haber ni-teliğinde bulunduğu, yazıdaki unsurların gerçekliğine yönelik hakem incelemesinin ilgilisin-ce gerçeğe aykırı sayılmasına değil, basının haber verme hakkının ve toplumun bilgi edinme olanağının sınırlanma-sına yol açmayacak biçimde görünürdeki gerçeğe uygun olup olmadığının esas alın-masına yönelik bulunmasının, hukukumuzdaki cevap ve dü-zeltme sisteminde benimse-nen yöntem olması karşısında; tekzip isteminin reddine.”
Tekzip istemleri reddedilen Fethullah Gülen ve avukatı, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ne itiraz etti. 2. Asliye Ceza Mahkemesi yargıcı Mustafa Kutluk, 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin kararını kaldırarak tekzip metninin yayımlanmasına karar verdi. Ancak tekzip metninden iki bölümü çıkardı. Çıkarılan bölümler İzmir Ağır Ceza Mahkemesi’nin dava dosyasıyla ilgili olan bölümdü.
5 Aralık günü yayımlanan yazımızda biz de şu sorumuzu bir kez daha yinelemiştik:
“İzmir Ağır Ceza Mahkemesi’nin dosyası gerçeğe aykırı mı? Maltepe Askeri Lisesi’ndeki, Ankara Polis Akademisi’ndeki örgütlenmeler laik, demokratik cumhuriyet için tehlike oluşturmuyor mu? Bu ve benzeri örgütlenmeler de Türkiye Cumhuriyeti’nin savcıları ve yargıçları ne yapıyorlar?”

***

Fethullah Hoca, Tansu Çiller’le neden görüştü?
Şöyle özetleyebiliriz:
“Devlet içindeki örgütlü gücünü koruyup geliştirmek için...”
Milli Eğitim Bakanlığı Yurtdışı Öğretim ve Eğitim Genel Müdürü Aysal Aytaç’ın avukatı kimdir bilir misiniz? Fethullah Hoca’nın avukatı ve sözcüsü Feti Ün...
Ya “Kurban derisini kim toplayacak” tartışmasını Samanyolu TV’de yöneten kişi?
O da Feti Ün...
Fethullah Hoca’nın, Gölcük Donanma Komutanlığı ve Gülhane Askeri Tıp Akademisi’ndeki (GATA) şeriatçı operasyonlarının başlamasından hemen sonra Başbakan Tansu Çiller’le 2.5 saat görüşmesi, kimi soruları aklınıza getirmiyor mu?
Azerbaycan’dan Kırgızistan’a, Amerika’dan Kuzey Irak’a dek okulları olduğu (Türkiye’dekilerle birlikte) bilinen Fethullahçıların, Milli Eğitim Bakanlığı Yurtdışı Öğretim ve Eğitim Genel Müdürü Aysal Aytaç’ı koruyup kollamalarının temel nedeni sizce anlaşılmıyor mu?
Bugün kimi şeriatçı güçlerin amacı şudur:
Kışlada, üniversitede, okullarda, kamu yönetiminde ve polis örgütünde sağlam kadrolar kurup bir darbeyle devleti ele geçirmek...”
Hiç kimse olayın böyle geliştiğini görmüyor...
Özellikle laikliği elden bırakmayan SHP ve onun Genel Başkanı Murat Karayalçın ile tüm demokratik kitle örgütleri susuyor.
Yazık!..
Bu yazı 15.12.1994 tarihin-de yayımlanmıştır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları