Hikmet Çetinkaya

Şeriatçının sırtını sıvazlarsan...

03 Temmuz 2016 Pazar

Katliamlara, ölümlere, yolsuzluklara, kadına şiddete, çocuklara tecavüze alıştırılmış bir toplum...
44 kişinin katledilişinin üzerinden iki gün bile geçmeden açılış törenleri düzenler, konfeti yağmuru altında halay çeker...
Adına ister “gurur köprüsü”, isterse “körfeze gerdanlık” deyin...
Atatürk Havalimanı’ndaki eli kanlı terör örgütü IŞİD’in katliamı aradan üç-dört gün geçince unutuldu bile.
Hayatın akışı böyledir, demokrasinin ve özgürlüklerinin gelişmediği ülkelerde...
Bir yandan havuz medyası öte yandan iktidar, Türkiye’nin hızla nereye gittiğinin farkında bile değildir...
Osmangazi Köprüsü açılmış, Türkiye çağ atlamıştır, demokrasisi yerinde saymayıp daha da geriye giderken, insanlar düşüncelerinden ötürü, özgürce yaşamak için zindanlara girerken...
Toplumun yüzde 50’si “barış” dediğinizde de evet, “savaş” dediğinizde de “evet” diyorsa bu işte bir tuhaflık vardır.
İstanbul katliamı, ölen insanlar, çocuklar...
Unutulup gitti her zaman olduğu gibi.
Osmangazi Köprüsü açıldı Türkiye’nin gururu kabardı. İsrail’le anlaşma yapıldı, Rusya’yla barış kapısı açıldı.
Eh Rus turistler 15 Temmuz’da Türkiye’ye gelir de Akdeniz sahillerinde hareketlilik başlarsa, herkesin keyfi yerine gelecek...
Panama belgeleri dünya medyasıyla birlikte Cumhuriyet’te yayımlanıyor, tüm ülkelerde büyük yankı buluyor bulmasına da Türkiye’de kimsenin umurunda değil.
Eh bayram tatili dokuz gün, Osmangazi Köprüsü’nden geçiş ücretsiz, bas gaza çek git...
Şu köprüyü yapan şirkete çok şey borçluyuz çok.

***

Zamanın aralığında, dar bir eşikte ölümle yaşam arasındaki o ince çizgiyi görüyorum bugün.
23 yıl önceye gidiyorum...
Sivas’ta aydınları, şairleri, sanatçıları, emekçileri yakan düşünce yapısının sarmalında, acılarımız, hüzünlerimiz dilim dilim.
23 yıl önce Sivas’ta 33 can barbar bir saldırı sonucu askerin, polisin, dönemin siyasi iktidarın gözlerinin önünde katledildi.
O barbar saldırganları savunanların çoğu bugün siyaset meydanında cirit atıyor.
Türkiye’de katliamlar sıradanlaştı...
Bir yandan PKK, TAK öte yanda IŞİD...
İktidarın “acemi”, uzağı göremeyen Suriye politikası, IŞİD’in Türkiye’de hücreleşmesinin yolunu açtı.
Esad’ın üç ay içinde devrileceğini sananlar, şimdilerde aldandıklarını anlamışlardır.
2 Temmuz’da aydınları Sivas’ta yakanlar bugün Türkiye’de katliam üstüne katliam yapıyorlar.
İstihbarat birimleri, IŞİD’in hücre yapılanmasının hangi kentlerde olduğunu biliyor, bunların çoğu yakalanıyor ancak mahkemelerce serbest bırakılıyor.
Gerekçe şu:
“Yeterli kanıt yok!”
Sivas katliamı, 23 yıl önce nasıl o günün sorunu değilse IŞİD de bugünün sorunu değil...
Hücre yapılanmasının merkezi Adıyaman ve Gaziantep...
Buradan tüm Türkiye’nin önemli kentlerine yayılıyor, yabancı uyruklularla büyük katliamlara imza atıyor insanlık düşmanı bu yaratıklar.

***

Köktendincilerin, şeriatçıların sırtını sıvazlayıp onlara kol kanat gererseniz, koruyup kollarsanız barbar yapıyı güçlendirirsiniz.
Terörle mücadeleyi salt güvenliği öne çıkararak yapamazsınız...
Bu mücadelede demokrasi ve özgürlükler öne çıkmalı, Türkiye’nin laik demokratik bir sosyal hukuk devleti olduğu unutulmamalı...
Madımak davasının nasıl bir “hukuk garabeti”ne dönüştüğüne yıllar önce tanık olduk...
Aradan 23 yıl geçti içimizdeki o yangının ateşi hiç sönmedi; acımız yeni katliamlarla daha da derinleşti.
Ölümlere, katliamlara alıştırılmış bir toplum olduk.
Umursamaz...
Bir de savaşa da barışa da “evet” diyen yüzde 50’lik bir kesim...
Güzel ülkem ise yangın yeri!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları