Yinelemeye gerek yok: Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanmasından bu yana, Saray iktidarının pekiştirilmesine, dolayısıyla ülkenin dünya egemenlerinin sözünden çıkmayan bir tek belirleyici tarafından yönetilmesini sağlamaya yönelik gelişmeler yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz. Bir yanda Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyadaki sömürgen paylaşım savaşları, diğer yanda gerek siyaseten gerekse ekonomik olarak yurdu yönetemez hale gelen bir iktidarın çıkmazı ile baş başayız.
Yapılan anketlerden de anlaşılacağı üzere, Saray ve ortakları, yapılacak ilk seçimde büyük yenilgi yaşayacaklar. Ana muhalefet partisi CHP ise giderek yükseliyor. Amaç, CHP’yi hem içten ve dıştan zayıf düşürmek hem de partinin halk önünde saygınlığını ve değerini yitirmesini sağlamak.
CHP’nin cumhurbaşkanı adayı ile birlikte hemen hemen tüm büyükşehir belediye başkanlarına yönelen soruşturma ve suçlama girişimlerinin nedeni bu amaca yönelik.
Partiye kayyum atamadan tutun, kurultayına leke düşürmeye, genel başkanına saldırıdan tutun onun hakkında fezleke hazırlanarak tutuklanması için hazırlık yapmaya değin yürütülen kurgu, şimdiye değin büyük halk desteği ve çalışkan bir liderlik-yönetim kadrosu ile püskürtülmüş gözüküyor.
Ancak, Saray’ın gerginliği yükseltmekte kararlı olduğu, dünkü üç büyük ilin belediye başkanının gözaltına alınmasından anlaşılıyor.
Ankara kulislerinde; iktidar çevrelerinin bütün bu girişimlerinin, CHP’yi halkla birlikte demokrasi için direnmek yerine, boyun eğdirmeye, arka planda bir pazarlık arayışını kabul ettirmeye yönelik olduğu konuşuluyor. Son çeyrek asırlık iktidarı boyunca toplumu kamplaştırarak istediğini elde etmeye alışmış Saray’ın, aynı yöntemleri devreye sokmasının artık işe yaramadığı belirginleşmiş durumda.
Gerek ekonomik sıkıntıların doruğa ulaşması gerek baskıcı ortamın ağırlaşması gerekse de PKK ile yürütülen pazarlıkların kimi kesimlerde oluşturduğu huzursuzluk; puslu havaları sevenlere, durumdan vazife çıkarmak için fırsat kollayanlara çok elverişli bir ortam yaratıyor.
Türkiye’nin yakın geçmişinde yaşadığı kumpaslara olanak sağlayan böylesi bir iklimde; Saray ve ortaklarının, 1923 Cumhuriyeti yerine “Türkiye Yüzyılı” dedikleri rejimi temelleştirmek için önlerinde en büyük engel olarak gördükleri CHP’yi tümüyle saf dışı etmeye yarayacak kimi kurgusal girişimlerine karşı uyanık olmak gerekiyor.
Nitekim, CHP lideri Özgür Özel, dün bu tehlikeye şu sözlerle dikkat çekme gereği duydu:
“... Birisi darbeye kalkarsa, sandığı almaya kalkarsa, birtakım yollarla bu milletin elinden seçimi almaya kalkarsa bu millet kendi elleriyle sandığı geri getirir. ...
Devletin ordusuna, devletin hâkimine, savcısına, MİT’ine bilmem neyine güvenip, kumpasla bilmem neyle, planla, programla bu işin başında kalamazsınız.” Sözünü ettiğimiz puslu havanın savuşturulmasında, başta CHP yönetimi olmak üzere, demokrasiden yana muhalif partilere, bilinçli yurttaş ve aydınlara Türkiye’nin geleceği açısından büyük oranda görev düşüyor.