Anadolu Grubu kurucusu Tuncay Özilhan’a bir hatırlatma
Işıl Özgentürk
Son Köşe Yazıları

Anadolu Grubu kurucusu Tuncay Özilhan’a bir hatırlatma

20.02.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Sevgili okurlarım kapım çalındı, açtım ve kurye çocuk bana bir paket uzattı. Paketi açtım içinden Karadenizli dostlarımın bana yolladıkları bir kitap çıktı. Adı: Gerze’de Bir Doğa Mücadelesi/Direniş Günlüğü Yazarı 2012 yılında defalarca gittiğim Gerze’nin Yaykıl köyü direniş çadırından tanıdığım Ferhat Hançer. Direniş çadırı Yaykıl köylüleri tarafından bölgede termik santral yapmak isteyen şirketin iş makinelerini gözetlemek için kurulmuştu. Yaykıllılar gece gündüz sırayla nöbet tutuyorlardı. O çadırda en çok Karadeniz’in Amazon kadınlarıyla sohbet ettim. Bazılarının gözü bir gün önceki jandarma baskınına direndiği için mosmordu. Birinin bacağı kırılmıştı ama çadırın küçük ocağında en güzel yemekleri pişirip Direniş adı verdikleri kedilerini beslerken dedikodu da yapıyorlardı. Zonguldak’taki termik santraldan ötürü genç kızların beyaz gelinlik giyemediklerini onlardan öğrendim. Termik santral yapmak isteyen şirket Anadolu Grubu’ydu. Ve hep birlikte termik santral kurmak isteyen şirkete sesleniyorlardı: “Ölüm bile bizi yolumuzdan döndüremez!” Grubun birası Efes Pilsen tüm Karadeniz’de boykot edilmişti.

Direniş nöbetindeki Migros işçileri.

Gördüklerimi, duyduklarımı gazetem Cumhuriyet’te anlatmıştım. Grup tarafından toplantılara çağrıldım. Mühendisler, ÇED uzmanları beni ikna etmeye çalıştılar ama ben de dersimi iyi çalışmıştım. Sonunda grubun başkanı Tuncay Özilhan’a açık bir mektup yazdım. Bu günlerde Anadolu Grubu Migros Direnişiyle gene gündemde. 6 Mart 2012 yılında yazdığım açık mektubu yeniden yayımlıyorum. Bu bir hatırlatma:

 “Anadolu Grubu’nun Kurucusu Tuncay Özilhan’a açık mektup, (Cumhuriyet, 6 Mart 2012)”

Size bu açık mektubu, yaşıtınız olduğum, iktisat fakültesinde belki de birlikte okuduğumuz için, ayrıca sizin o günlerdeki “Bağımsız Türkiye” söyleminden etkilendiğinizi düşündüğüm için ve en önemlisi dürüst bir gazetecilik yapmak ve sizinle bazı durumları (haberiniz olmayabilir) paylaşmak için yazıyorum. 

Tuncay Bey, ben grubunuzun Efes olarak sinemaya, tiyatroya yaptığı önemli yatırımları biliyorum. Ayrıca basketbol açıkça söylemek gerekirse sizin kurucusu olduğunuz grubun desteğiyle bugün gündemdedir. Yaptırdığınız meslek okullarını da biliyorum üniversitenizi de. 

Siz çok Türkiyeli bir grupsunuz, adınız bile anlamlı “Anadolu Grubu” ancak size bazı gerçeklerden söz etmek zorundayım. Grubunuzun adındaki “Anadolu” sözcüğü bana, müthiş bir yurtseverliği ve bu ülkenin kendine has coğrafyasında var olmuş, bir şirketler grubunu çağrıştırıyor. Saygıdeğer bir durum bu. Ancak bu saygıdeğer durum, Sinop’un dünyalar güzeli Gerze ilçesinde yapmak için neredeyse inat ettiğiniz, termik santralla örtüşmüyor. Size kimler ne söylüyor bilmiyorum ama ben üç gündür, Gerze’de ve termik santralın yapılacağı Yaykıl köyündeydim. Size birkaç marjinal çevreci olarak sunulan kişiler öyle birkaç kişi değil, bütün bir köy, bütün bir Gerze. 

On altı aydır Yaykıl köylüleri köyün girişine kurdukları direniş çadırında sabahtan akşama, akşamdan sabaha nöbet tutuyorlar. Kadınlar, erkekler, çocuklar... Herkes nöbette. Ve üç kez öylesine büyük çatışmalardan geçmişler ki jandarmanın ve polisin küçücük çocuklara, yaşlı ninelere biber gazı sıkıp ardından onları hunharca yere yatırıp dövdüklerinin görüntüleri var. Ben film atölyemde bu görüntüleri montajlarken, çünkü bir belgesel yapıyorduk, dayanamayıp ağladım. Bir şeye daha ağladım, 5 Eylül’de sondajcıları (henüz ÇED raporu alınmamış ve yasal bir izin yok) durdurmak için göğüslerini siper edenlerin, biber gazını yiyenlerin daha sonra aynı biber gazından etkilenen askerlerin yüzlerini limonlarla ovduklarını gördüğümde de ağladım. Limonlar çevre esnafı tarafından kolilerle olay yerine getirilmişti. Ayrıca esnaf gece 01.00’den sabaha kadar süren ağır direnişte, coplanan, dayak yiyen kadınlar için kolonya, sargı bezi yollamıştı. Zaten pek çoğu çevre hastanelere götürüldü. Pek çok kişinin raporları var.

Ve size söylemek istiyorum, burada bir ölüm kalım savaşı verilecek. Çünkü konuştuğum her üç kişiden birisi ölümden söz ediyor. Şöyle diyenler var: “Ölüm nedir ki, başka bir dünyaya geçmek. Eğer benim doğduğum büyüdüğüm, âşık olduğum, ekmeğimi kazandığım bu topraklar kömür külüyle örtülecek ve ben kömür külleri arasında küçülmüş, içine kaçmış lahanalarıma ağlayarak bakacaksam. Ölüm gelsin bizi bulsun.”

Tuncay Bey, Gerzeli, Yaykıllı kadınları dinlemelisiniz. Ülkemizi bir atık cehennemine dönüştürecek termik santrallar konusunda, inanılmaz bilgililer. Tamam siz grup olarak çok para kazanacaksınız. Ama siz “Anadolu Grubu”sunuz, bu ülkenin öz sermayesisiniz, rica ediyorum bir ilke imza atın, direniş çadırına gidip oradaki kadınları, çocukları dinleyin, kömür küllerinin yığılacağı bölgedeki muhteşem tarım alanını bir görün. Üstelik kuracağınız santral balıkların, balıkçıların deyimiyle “voli” alanlarını yani yumurtlama alanlarını yok edecek.

Yani önce balıklar gidecek, sonra kuşlar, sonra ağaçlar, sonra insanlar. Sizi bilmem ama ben bir ateist olmama rağmen vebal almayı çok önemserim. Eliniz kana bulaşmasın, gelin direniş çadırını birlikte kaldırıp en güzel halayları birlikte çekelim. 

Yaşamınızda yaptığınız her şey buna değer. 

Size sağlıklı ve torunlarınızla uzun ömürlü bir yaşam dilerim.


Not: Anadolu Grubu termik santral yapmaktan vazgeçti. Yaykıllılar şimdi nefeslerini tutmuş Migros direnişini izliyorlar. Hepimiz izliyoruz!

Yazarın Son Yazıları

Canım şaka yapmışlardır

Sevgili okurlarım, yıllar önce İspanya’nın Endülüs bölgesinde dolanırken nereden aklıma düştüyse yolda gördüğüm Çağlar Boyu İşkence Aletleri Müzesi’ne girivermiştim.

Devamını Oku
30.11.2025
Denize düşen yılana sarılır

Sevgili okurlarım gerçekten bıktım, neden mi?

Devamını Oku
23.11.2025
Müjde! Ölüm kokan parfümlerim var!

Sevgili okurlarım bir an kendimi bir reklam şirketinde çalışırken buldum.

Devamını Oku
16.11.2025
Dünya unuttuğu bir sözcüğü yeniden anımsadı: Sosyalizm!

Geçtiğimiz hafta, uzun zamandır siyasal ve ekonomik belirsizlik, biri biterken öteki başlayan savaşlar ve giderek şiddetini artıran emek sömürüsü karşısında umutsuzluğa kapılan dünya halkları, uzun zamandır egemen güçler tarafından özellikle unutturulan bir sözcüğü yeniden anımsadı: “Sosyalizm!”

Devamını Oku
09.11.2025
Kraldan çok kralcılar

Sevgili okurlarım tarih bize, ülkelerin çökmesine en çok yardım edenlerin kraldan çok kralcılar olduğunu gösterir.

Devamını Oku
02.11.2025
İmecenin muhteşem gücü

Sevgili okurlarım ülkemin içinde bulunduğu belirsizlik durumu, giderek çoğalan çocuk çetelerinden söz etmek, öldürülen yoldaşların ardından ağıt yakmak, her gün bir kadın cinayetiyle yüz yüze gelmek beni hiç olmadığım kadar umutsuzluğa sürükledi.

Devamını Oku
26.10.2025
Hakan Tosun sen gittin gideli

Sevgili okurlarım bu hafta bir vatanseveri, bir doğa koruyucusunu, işi sadece gerçekleri belgelemek olan bir güzel insanı Hakan Tosun’u toprağa verdik.

Devamını Oku
19.10.2025
Düzenin yeni kurbanları: Katil çocuklar!

Bir avukat İstanbul’da kalabalık bir caddede, ofisi önünde maskeli kişiler tarafından Kalaşnikoflarla taranarak öldürülüyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Ah bu ne sevgi bu ne ıstırap!

Sevgili okurlarım insanın tüylerini ürperten. “Bu kadar da olmaz” dedirten bir fotoğrafa bakıp duruyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Adana’nın yolları taştan sen çıkardın beni baştan!

Sevgili okurlarım hepiniz benim Adana sevgimi bilirsiniz.

Devamını Oku
28.09.2025
Kırmızı elbiseli küçük kız

Onun hiçbir şeyden haberi yoktu.

Devamını Oku
21.09.2025
Vahşetin korkunç sularında

Sevgili okurlarım şimdi gelin İtalya’nın Roma kentinde vahşet resimlerinin sergilendiği bir müzeye girelim.

Devamını Oku
14.09.2025
Bir kitap: ‘Sırlarım İpte Asılı Kaldı Balım’

Sevgili okurlarım bugüne kadar hiçbir kitap beni böylesine acıtmamıştı.

Devamını Oku
07.09.2025
Devlet bir sivil itaatsizlik örgütü müdür?

Sevgili okurlarım, sivil itaatsizlik özellikle yasalardan, yönetimden hoşnut olmayanların başvurduğu bir eylemdir.

Devamını Oku
31.08.2025
Bize kim düşe?

Sevgili okurlarım bugün yazıma Leonard Cohen’in “Herkes biliyor geminin su aldığını./ Herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini./ Ve herkes biliyor zarların hileli olduğunu” şiiriyle başlayayım dedim, herkes biliyor da ben neden böyle doktorun az önce biyopsi yaptığı bir hasta gibi endişeyle bekliyorum.

Devamını Oku
24.08.2025
Ah ah beni belediye başkanı yapmadılar!

Sevgili okurlarım iyice kafa sersemi olduk.

Devamını Oku
17.08.2025
Parayı veren düdüğü çalar!

Sevgili okurlarım bu yaz kendimi büyük bir açık hava tiyatrosunda oyun izliyor gibi hissediyorum.

Devamını Oku
10.08.2025
Şu nitelikli ol ne demek? Biri bana anlatsın!

Sevgili okurlarım bir hafta önce ülkemizde her yer yanıyordu.

Devamını Oku
03.08.2025
‘Kolay ölümler ülkesi’

Sevgili okurlarım başlık benim değil, sosyal medyada gördüm, sahibini aradım, bulamadım ama bu başlığa vuruldum.

Devamını Oku
27.07.2025
Asılacak kadınlar ülkesi

Sevgili okurlarım bu hafta yazar Pınar Kür’ü sonsuza uğurladık.

Devamını Oku
20.07.2025
Kavşaktayız yeni sorular sorma zamanı!

Sevgili okurlarım ne yazık ki kavşağa geldik arabayı ya uçurumdan aşağı süreceğiz ya da hepimiz yepyeni sorular sormaya, çözümler bulmaya çalışacağız.

Devamını Oku
13.07.2025
Topyekûn savaştayız!

Başlığım kimseyi şaşırtmadı değil mi? Evet, bu canım ülkede yepyeni bir savaş deneniyor.

Devamını Oku
06.07.2025
Zeytine ağıt

Sevgili okurlarım şimdilik füzelerle, insansız uçaklarla yapılan savaş bitmiş görünüyor, doğrusu ben bittiğine hiç inanmıyorum. Bir yerlerde gene füzeler uçacak, çocuklar ölecek, ölüyor da. Şimdi gelelim bizdeki asıl savaşa. Evet dostlarım ülkemizin zeytinliklerimizi bitirme savaşı bu.

Devamını Oku
29.06.2025
Dünyanın hali gibi halimiz

Sevgili okurlarım meğer bizim bu kadim ülkemizde ne kadar çok savaş uzmanı varmış.

Devamını Oku
22.06.2025
Yeniden Türkiş Dekameron

Sevgili okurlarım, epey bir zamandır yaklaşık 20 yıldır bu köşede neredeyse aynı sorunları yazmaktan bıktım.

Devamını Oku
15.06.2025
‘Bana denizi göster’

Sevgili okurlarım gene bir bayram günü, üstelik pazar. Açık konuşmayı severim bilirsiniz öyleyse açık konuşayım ben bu bayramı hiç sevmem.

Devamını Oku
08.06.2025
Unutma biz Anadolu’yuz!

Sevgili okurlarım bir kentten başka bir kente taşınmak ne kadar zormuş.

Devamını Oku
01.06.2025
Biraz mevzu değiştirelim

Sevgili okurlarım 50 yıldır yaşadığım İstanbul’u bırakıp Kocaeli’nin Değirmendere Mahallesi’ne taşınıyorum.

Devamını Oku
25.05.2025
Cebinde şiirlerle dolaşan bir film yönetmenini uğurlarken

Sevgili okurlarım 25 yıllık hayat ve iş arkadaşım, kızım Dünya’nın babası cebinde şiirlerle dolaşan tüm hayatı boyunca devrime inanan film yönetmeni Ali Özgentürk’ü sonsuzluğa uğurladık.

Devamını Oku
18.05.2025
Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Devamını Oku
11.05.2025
24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali’nde toplu anılar

24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festival

Devamını Oku
04.05.2025
Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Devamını Oku
27.04.2025
Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Devamını Oku
20.04.2025
Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Devamını Oku
13.04.2025
Boykotun sessiz çığlığı

Boykotun sessiz çığlığı

Devamını Oku
06.04.2025
Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Devamını Oku
30.03.2025
Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Devamını Oku
23.03.2025
Cihatçılar Alevileri ve muhalifleri öldürürken...

Cihatçılar Alevileri ve muhalifleri öldürürken...

Devamını Oku
16.03.2025
Ah ne çok öldük!

Ah ne çok öldük!

Devamını Oku
09.03.2025
Ne oldu barış mı gelecek?

Ne oldu barış mı gelecek?

Devamını Oku
02.03.2025