Yazım Orhan Kemal ve Sabahattin Ali’den söz eder
Işıl Özgentürk
Son Köşe Yazıları

Yazım Orhan Kemal ve Sabahattin Ali’den söz eder

29.12.2024 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

Sevgili okurlarım şaşırdınız değil mi asgari ücret 22 bin 104,67 lira olarak ilan edilmişken, yani biz fakirlerin gırtlağına bir düğüm daha atılmışken, Orhan Kemal ve Sabahattin Ali, bu çok değerli iki yazar nereden aklıma geldi diye. Öncelikle Orhan Kemal’den başlamalıyım. Bilenler bilir çünkü o en çok işçilerin bitmeyen çilesini, büyük şehre iş için göç edenlerin darmadağın olan hayatlarını, gencecik işçi kızların aşklarını, hayallerini, fabrikalardaki kadın erkek dayanışması, grevlerin şenlikli türkülerini anlatır. Sevgili okurlarım bunları yazarken yıllar öncesine gittim 1985 yılı o dönem gazetemde “Güneydoğu: Uzak, Yalnız” başlıklı dokuz gün süren bir Güneydoğu röportajı yapmıştım ve Orhan Kemal’in Adana’da, Raşit adıyla kâtiplik yaptığı Milli Mensucat Fabrikası’nda neredeyse 40 yıl bekçilik yapan bekçi Maho’yla tanışmıştım. Maho yetmişli yaşlarda dal gibi incecik bir adamdı. Kısa pantolonu ve bisikletiyle geldi, ünlü Mili Mensucat onun tüm hayatıydı ve başladı anlatmaya: 

“Yav, her şey vardı fabrikada. Olmaz olur mu? Küçücük kızlar çalışırdı yevmiye 24 kuruş, uyurlardı zavallıcıklar. Uyuyanı uyandırırdık. İpliği parçalanana yardım ederdik. Kuvvetli işçiler vardı, onları çağırırdım, kızlara yardım ederlerdi. Bazı itler vardı, iş çıkaramıyorlardı. İt işte. Kızlar vardı, çalışkan, iş çıkaran, prim alan. Bu itler akşamları gelip kızların makinelerini kırarlardı. Kızlar avare olsun, iş çıkaramasın diye. Benim de içeride falakam vardı. İki tane kuvvetli kişi çağırırdım itlere, ‘Yatın aşağı bakalım’ derdim. Basardım falakayı.”

“Yav bizim Raşit çok yazmış bunları. İstanbul’da aldı bu Orhan Kemal adını. Beni de yazmış, Mehmet usta vardı, İlyas vardı hepsini yazmış, okumadım ben. Amma çok kafalı adamdı. Nuriye’yi aldı Raşit. Nuriye o zamanlar işçiydi. Benim dayımın kızıydı. Bizim evde kiracı otururlardı. Çok büyük aşktı canım. Vardı, vardı bir bekçi Murtaza vardı amma öyle ünlülüğü yoktu. Benden önce bekçiydi. Biraz yaltakçıydı. Gene de diyelim Allah rahmet eylesin, öbür dünyaya göçtü. Dedikodu yapardı, yalan söylerdi, ağalara güzel görüneyim diye muhbirlik yapardı. Allah onu da kaydırdı. Muhbirliği işe yaramadı, fabrikadan attılar.”

“Maho” daha pek çok hikâye anlattı bana ve ben Orhan Kemal’e içimden bir kez daha teşekkür ettim. Şimdi gelelim bunları neden yazıyorum, Cibali’deki bir ev nedeniyle. Cibali’deki bu ev size hiç yabancı gelmemeli. Çünkü Cibali Orhan Kemal’in romanlarında, hikâyelerinde anlattığı insanların ve kendisinin de yıllarca yaşadığı bir semt. Ve aynı semtte yaşayan, Cibali ve Orhan Kemal âşığı bir gencecik adam Mehmet Geyik, “Orhan Kemal: Cibali’de Bir Gezgin” başlıklı Orhan Kemal’i anlatan bir belgesele başlamış. Tam bu sırada Cibali’deki ev on milyona satılığa çıkmış. Şimdi bu on milyonun bulunması için tüm yazar örgütleri kollarını sıvamışlar. Bu paranın bulunması ve öğrencilerin, İstanbul’a gezmeye gelen insanların sürekli ziyaret ettiği, kapısı önünde fotoğraf çektirdiği evin kapılarının açılması ve edebiyat tarihindeki yerini alması gerek, asgari ücretin 22 bin 104,67 lira olduğu bu günlerde en çok Orhan Kemal’in insanlarının yanında olmamız gerek.

Sevgili okurlarım şimdi 1948 yılına ve muhalif başka bir yazarımızın Kırklareli’nde öldürüldüğü günlere gidelim. Ben gittim, Maltepe Belediyesi’nin gerçekten çok işlevli Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde 7 Tepe İstanbul Oyuncuları’nın Sabahattin Ali: Yol ve Ötesi oyunu beni o yıllara götürdü. Karanlık bir zaman ve hiçbir zaman peşimizi bırakmayan karanlık güçler, Sabahattin Ali’nin “Bir gün ölmemek için Bulgaristan’a kaçacağını” öğrenmişler, nasıl kaçacak onu da bulmuşlar mal taşıyan bir kamyonla, işte oyun bir gün kendi kamyonuna sahibi olmayı hayal eden gariban kamyoncuyla Sabahattin Ali’nin yolculuğunu anlatıyor. Bu yol hikâyesi kurmaca, karanlık bir yolculuk. Gariban kamyoncu faşistlerin ona verdiği tabancayı bir türlü kullanamıyor çünkü yolcusuyla nafakasını paylaşmış, çünkü yolcusu onu adam yerine koymuş, konuşmuş. Birlikte su içmişler. Gülmüşler. Eli gitmiyor tabancaya. Ve seyirci nefes nefese.

Orhan Aydın kamyoncuyu, Cansu Fırıncı Sabahattin Ali’yi, Pınar Demiral Madam Maria’yı, Onur Coşkun ve Mehmet Okuroğlu işkencecileri oynuyor. Yazar ve yönetmen Erkan Çelikol. Şimdi anladınız mı yılın bu son yazısı neden Orhan Kemal ve Sabahattin Ali’den söz ediyor? Çünkü onlar bize hep sesleniyorlar: “Başın öne eğilmesin/ Aldırma gönül aldırma/ Ağladığın duyulmasın/ Aldırma gönül aldırma.” Herkese iyi yıllar.

Yazarın Son Yazıları

Canım şaka yapmışlardır

Sevgili okurlarım, yıllar önce İspanya’nın Endülüs bölgesinde dolanırken nereden aklıma düştüyse yolda gördüğüm Çağlar Boyu İşkence Aletleri Müzesi’ne girivermiştim.

Devamını Oku
30.11.2025
Denize düşen yılana sarılır

Sevgili okurlarım gerçekten bıktım, neden mi?

Devamını Oku
23.11.2025
Müjde! Ölüm kokan parfümlerim var!

Sevgili okurlarım bir an kendimi bir reklam şirketinde çalışırken buldum.

Devamını Oku
16.11.2025
Dünya unuttuğu bir sözcüğü yeniden anımsadı: Sosyalizm!

Geçtiğimiz hafta, uzun zamandır siyasal ve ekonomik belirsizlik, biri biterken öteki başlayan savaşlar ve giderek şiddetini artıran emek sömürüsü karşısında umutsuzluğa kapılan dünya halkları, uzun zamandır egemen güçler tarafından özellikle unutturulan bir sözcüğü yeniden anımsadı: “Sosyalizm!”

Devamını Oku
09.11.2025
Kraldan çok kralcılar

Sevgili okurlarım tarih bize, ülkelerin çökmesine en çok yardım edenlerin kraldan çok kralcılar olduğunu gösterir.

Devamını Oku
02.11.2025
İmecenin muhteşem gücü

Sevgili okurlarım ülkemin içinde bulunduğu belirsizlik durumu, giderek çoğalan çocuk çetelerinden söz etmek, öldürülen yoldaşların ardından ağıt yakmak, her gün bir kadın cinayetiyle yüz yüze gelmek beni hiç olmadığım kadar umutsuzluğa sürükledi.

Devamını Oku
26.10.2025
Hakan Tosun sen gittin gideli

Sevgili okurlarım bu hafta bir vatanseveri, bir doğa koruyucusunu, işi sadece gerçekleri belgelemek olan bir güzel insanı Hakan Tosun’u toprağa verdik.

Devamını Oku
19.10.2025
Düzenin yeni kurbanları: Katil çocuklar!

Bir avukat İstanbul’da kalabalık bir caddede, ofisi önünde maskeli kişiler tarafından Kalaşnikoflarla taranarak öldürülüyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Ah bu ne sevgi bu ne ıstırap!

Sevgili okurlarım insanın tüylerini ürperten. “Bu kadar da olmaz” dedirten bir fotoğrafa bakıp duruyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Adana’nın yolları taştan sen çıkardın beni baştan!

Sevgili okurlarım hepiniz benim Adana sevgimi bilirsiniz.

Devamını Oku
28.09.2025
Kırmızı elbiseli küçük kız

Onun hiçbir şeyden haberi yoktu.

Devamını Oku
21.09.2025
Vahşetin korkunç sularında

Sevgili okurlarım şimdi gelin İtalya’nın Roma kentinde vahşet resimlerinin sergilendiği bir müzeye girelim.

Devamını Oku
14.09.2025
Bir kitap: ‘Sırlarım İpte Asılı Kaldı Balım’

Sevgili okurlarım bugüne kadar hiçbir kitap beni böylesine acıtmamıştı.

Devamını Oku
07.09.2025
Devlet bir sivil itaatsizlik örgütü müdür?

Sevgili okurlarım, sivil itaatsizlik özellikle yasalardan, yönetimden hoşnut olmayanların başvurduğu bir eylemdir.

Devamını Oku
31.08.2025
Bize kim düşe?

Sevgili okurlarım bugün yazıma Leonard Cohen’in “Herkes biliyor geminin su aldığını./ Herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini./ Ve herkes biliyor zarların hileli olduğunu” şiiriyle başlayayım dedim, herkes biliyor da ben neden böyle doktorun az önce biyopsi yaptığı bir hasta gibi endişeyle bekliyorum.

Devamını Oku
24.08.2025
Ah ah beni belediye başkanı yapmadılar!

Sevgili okurlarım iyice kafa sersemi olduk.

Devamını Oku
17.08.2025
Parayı veren düdüğü çalar!

Sevgili okurlarım bu yaz kendimi büyük bir açık hava tiyatrosunda oyun izliyor gibi hissediyorum.

Devamını Oku
10.08.2025
Şu nitelikli ol ne demek? Biri bana anlatsın!

Sevgili okurlarım bir hafta önce ülkemizde her yer yanıyordu.

Devamını Oku
03.08.2025
‘Kolay ölümler ülkesi’

Sevgili okurlarım başlık benim değil, sosyal medyada gördüm, sahibini aradım, bulamadım ama bu başlığa vuruldum.

Devamını Oku
27.07.2025
Asılacak kadınlar ülkesi

Sevgili okurlarım bu hafta yazar Pınar Kür’ü sonsuza uğurladık.

Devamını Oku
20.07.2025
Kavşaktayız yeni sorular sorma zamanı!

Sevgili okurlarım ne yazık ki kavşağa geldik arabayı ya uçurumdan aşağı süreceğiz ya da hepimiz yepyeni sorular sormaya, çözümler bulmaya çalışacağız.

Devamını Oku
13.07.2025
Topyekûn savaştayız!

Başlığım kimseyi şaşırtmadı değil mi? Evet, bu canım ülkede yepyeni bir savaş deneniyor.

Devamını Oku
06.07.2025
Zeytine ağıt

Sevgili okurlarım şimdilik füzelerle, insansız uçaklarla yapılan savaş bitmiş görünüyor, doğrusu ben bittiğine hiç inanmıyorum. Bir yerlerde gene füzeler uçacak, çocuklar ölecek, ölüyor da. Şimdi gelelim bizdeki asıl savaşa. Evet dostlarım ülkemizin zeytinliklerimizi bitirme savaşı bu.

Devamını Oku
29.06.2025
Dünyanın hali gibi halimiz

Sevgili okurlarım meğer bizim bu kadim ülkemizde ne kadar çok savaş uzmanı varmış.

Devamını Oku
22.06.2025
Yeniden Türkiş Dekameron

Sevgili okurlarım, epey bir zamandır yaklaşık 20 yıldır bu köşede neredeyse aynı sorunları yazmaktan bıktım.

Devamını Oku
15.06.2025
‘Bana denizi göster’

Sevgili okurlarım gene bir bayram günü, üstelik pazar. Açık konuşmayı severim bilirsiniz öyleyse açık konuşayım ben bu bayramı hiç sevmem.

Devamını Oku
08.06.2025
Unutma biz Anadolu’yuz!

Sevgili okurlarım bir kentten başka bir kente taşınmak ne kadar zormuş.

Devamını Oku
01.06.2025
Biraz mevzu değiştirelim

Sevgili okurlarım 50 yıldır yaşadığım İstanbul’u bırakıp Kocaeli’nin Değirmendere Mahallesi’ne taşınıyorum.

Devamını Oku
25.05.2025
Cebinde şiirlerle dolaşan bir film yönetmenini uğurlarken

Sevgili okurlarım 25 yıllık hayat ve iş arkadaşım, kızım Dünya’nın babası cebinde şiirlerle dolaşan tüm hayatı boyunca devrime inanan film yönetmeni Ali Özgentürk’ü sonsuzluğa uğurladık.

Devamını Oku
18.05.2025
Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Devamını Oku
11.05.2025
24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali’nde toplu anılar

24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festival

Devamını Oku
04.05.2025
Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Devamını Oku
27.04.2025
Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Devamını Oku
20.04.2025
Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Devamını Oku
13.04.2025
Boykotun sessiz çığlığı

Boykotun sessiz çığlığı

Devamını Oku
06.04.2025
Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Devamını Oku
30.03.2025
Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Devamını Oku
23.03.2025
Cihatçılar Alevileri ve muhalifleri öldürürken...

Cihatçılar Alevileri ve muhalifleri öldürürken...

Devamını Oku
16.03.2025
Ah ne çok öldük!

Ah ne çok öldük!

Devamını Oku
09.03.2025
Ne oldu barış mı gelecek?

Ne oldu barış mı gelecek?

Devamını Oku
02.03.2025