İsmet Aktekin

Kissinger, Ertegünler Pele ve futbol (1)

14 Nisan 2020 Salı

Günümüz futbolu (soccer), ABD'de, basketbol, amerikan futbolu ve beyzboldan sonra en sevilen 4. spor olarak ülke genelinde çoktan yerini almış durumda. Hangi şehre, kasabaya gitseniz liselerin, kolejlerin ve üniversitelerin etkileyici spor alanlarının içinde, normları uygun en az birkaç soccer çalışma alanına rastlarsınız. Genellikle Amerikalılar az bildikleri ve kendilerine yabancı konularda "deneme ve bulma" yoluna giderek vakit kaybetmez. İmkanlarının tümünü kullanarak öğrenme alanında en iyileri getirip onların tecrübelerinden ve dünya çapındaki başarılarından istifade ederler. “Bilmediğin şeyi öğrenmek için zaman harcama. O işi en iyi yapandan öğren” formülü uygulamaya çalışırlar. Soccer için de, bu yolun en uygun olduğu inancı ile çalışmalarını başlattılar. Bunun için de bir soccer fanatiği olan, çocukluğunda Almanya’da top koşturmuş, Nixon ve Gerald Ford’un Dışişleri Bakanlığını yapmış Henry Kissinger’i "bir nevi fahri olarak" görevlendirdiler.

Kissinger bu görevi severek kabul etti çünkü soccerin Amerika'da potansiyeli ve geleceği olacağına inanıyordu.

Yıl 1970. New York’ta ilk profesyonel soccer kulübü New York Cosmos’un Atlantik Müzik Şirketi sahipleri Ahmet ve Nasuhi Ertegün kardeşler ile Warner Brothers Film Şirketi'nin Başkanı Steve Ross tarafından kurulduğu sene. O yıllarda Amerika’da sayıları az miktarda profesyonel kulüp olsa da ABD Futbol Ligi (MLS) daha ortada yok. Profesyonel soccer ilk çabalarını çok az bir seyirci önünde oynayarak vermekte. Kissinger bu dönemlerde Dışişleri Bakanı olsa da yakın arkadaşlarının kurduğu Cosmos ile ilgilenmekte, fırsat buldukça da maçlarını izlemektedir. Hedefi ise kulübe bir yıldız futbolcu getirip dikkatleri bu spor üzerine çekmektir.

İlk akıllarına gelen de o yıllarda profesyonel futbol hayatının sonuna gelen Brezilya’lı ünlü futbolcu Pele olur. Böylece Kissinger, bir Brezilya seyahatinde fırsat bulup Sao Paulo'ya gider ve Pele ile görüşür. Gelin hep beraber bu buluşmanın ilginç öyküsünü Pele’nin ağzından dinleyelim: “Milli takımı bırakıp, Santos’u jübile yaparak bırakmayı düşündüğüm yıllardı. İspanya ve İtalyada’dan teklifler aldım kabul, etmedim. Tam bu sıralarda Kissinger, Sao Paulo’ya geldi. Beni bir bistroya davet etti ve "Biliyorsun ben Amerikalıyım ve o ülkenin Dışişleri Bakanıyım. Soccer Amerika'da çok ilgi çekiyor ve popüler oluyor. Neredeyse tüm okullara girdi. Amerikaya gelip ülkemizde yayılmasına ve gelişmesinde bize yardımcı olur musun?" dedi. Sonunda kıramadım ve "1 yıllığına gelirim" dedim. Ama endişeliydim. O yıllarda Amerika’da oynanan soccerın seviyesi o kadar üst düzey değildi.

Arkamdan Cruyff, Beckenbauer, Giorgio Chinaglia ve Carlos Alberto da Cosmos’a geldi. Avrupalı ve yabancı ünlü futbolcular da diğer takımlara transfer olunca Amerika’da soccer ciddi bir şekilde ivme kazanmaya başladı. Kontratımı 3 yıl daha uzattım. Bu dönemde birçok kolej ve üniversite de soccere kapılarını açtı ve ülke genelinde ses getımeye başladı. İlk geldiğimde hiç İngilizce bilmiyordum. Cosmos’ta oynadığım 4 yıl boyunca dersler alıp İngilizcemi geliştirdim. Bu lisanı gerektiği şekilde öğrenmem, bana hayatımın geriye kalan kısmında büyük faydalar sağladı.”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları