Jale Özgentürk

Fakirleşen Türkiye ve mülksüzleşme

11 Ekim 2023 Çarşamba

Hafta sonunda “şehir festivallerinden” birine düşürdüm yolumu. Adana Lezzet Festivali’ne...

Türkiye ekonomisinde üçüncü büyük şehirken en “bereketli topraklar” üzerinde yer almasına karşın, 1980’lerden sonra 40’ıncı sıraya gerilemiş, yoksullaşmış kentlerden biri olan Adana’ya...

TÜİK’in 2022 yılı verilerine göre Türkiye’de 12 milyon yoksul var. Adana ise 615 bin kişiyle yoksul liginin zirvesine oturmuş! 

Festival sırasında Adanalı genç bir kadınla tanıştım. Gözde Nevk, bir sağlık teknisyeni. Asgari ücretle çalışıyor yani 11 bin 400 liraya geçinmeye çalışıyor. Sosyal medyada 200 binin üzerinde takipçisine yoksullaşmanın vardığı boyutu esprili videolarla anlatıyor. Gözde diyor ki “Türkiye’de eskiden bir zenginler bir de fakirler vardı. Şimdi bir de ‘fakfakirler’ var.

Evet artık eğitim düzeyi önemli olmaksızın, toplumun yüzde 60’ı “fakfakir”. Çünkü yoksulluk sınırı olan 43 bin 443 TL’ye ulaşmak çok çok zor...

IMF ELİYLE IRGAT OLDUK

Gazeteci arkadaşım Bahadır Özgür, beş yıl önce kaybettiğimiz sevgili Güngör Uras’ın 1999’da yazdığı bir yazıyı hatırlattı.

Daha AKP yokken Kemal Derviş eliyle başlayan “güçlü ekonomiye geçiş” diyerek uygulanan, emeğin ucuzlatıldığı, işverenin yüklerinin azaltıldığı, yabancı sermayenin tek kurtarıcı olarak gösterildiği, vergi yükünün iğneden ipliğe halka bindirildiği “yeni Türkiye stratejisi” bugün de tüm hızıyla gündemde.

Liberal ekonomiyi savunan Uras’ın bile “İşte böyle bir ekonomik yapılanma stratejisinde Türk halkına biçilen misyon ırgatlıktır. Türk halkı ‘fakir bir ırgat’ olacaktır” diye karşı çıktığı politikalar, 23 yıl sonra yoksulluk edebiyatıyla iktidara gelenler sayesinde sonuca ulaştı...

Türkiye Yüzyılı”nda da 1990’larda biçilen “ucuz emek cenneti” modeli tüm hızıyla sürüyor. Hükümetin adını koymadan uyguladığı politikaların sahibi Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) son raporuyla buna alkış tutması da gösteriyor ki Türkiye’de emekçinin çilesi daha yeni başlıyor!

MÜLKSÜZLEŞTİRME YOLDA

Yoksullaşmanın getirdiği büyük krizlerden biri daha yaşanıyor bugünlerde. Adı “barınma krizi”. Türkiye’de özellikle büyük şehirlerde ev fiyatlarının ve kiraların artmasıyla patlayan bu kâbus, krizden fırsat devşirmeye çalışanların elinde başka bir boyuta evrilecek gibi görünüyor. Bu yüzden, ırgatlıkla birlikte bu ülkenin emekçisini bekleyen yeni tehlike yolda: Mülksüzleştirme!

Fikrin pazarlayıcı aktörü Gayrimenkul Yatrımcıları Derneği (GYODER).

Üyeleri arasında yok yok! Kamunun en büyük projelerinin abonesi müteahhitler: Kalyon’dan Torunlar’a, Sinpaş’a kadar hepsi orada! “Erişilebilir Konut Komitesi” kuran dernek, kiralık konut üretmeye soyunmuş. “Hakkaniyetten uzak kira ve konut fiyatlarına” tepki olarak oluşturulduğu iddia edilen projenin temelini Hazine’ye, belediyelere yani halka ait arsaların kendilerine bedelsiz verilmesi oluşturuyor.

Türk halkına “kiracı olmanın kötü bir şey olmadığını” anlatmak isteyen derneğin başkanı Mehmet Kalyoncu’ya göre ev sahibi olmak ile mutluluk arasında bir bağ yokmuş!

Dünyada mekân ahirette iman” diyen bir topluma bunu nasıl anlatacaklarsa artık!

Türkiye’de konut sahipliği 20 yıl önce yüzde 65 iken bugün yüzde 56’ya gerilemiş. Avrupa’da ise bu oran yüzde 70... Mutluluk sıralamasını hatırlatmaya ise gerek yok zaten.

Bu projeyi gündeme getiren şirketlerin önerdiği model ise çok tartışılan Kamu Özel İşbirliği (KÖİ). Garantili köprüler, havalimanları ile çok tartışılan KÖİ’ler yani.

Bu girişim, Çevre ve İklim Bakanlığı’nın son günlerde Kentsel Dönüşüm Başkanlığı kuracağını açıklaması ve Hazine arazilerini örnek göstermesi ile birlikte okununca tehlikenin çok yaklaştığı görülüyor.

Biz “ırgatların” bu en yeni soyguna geçit vermemek için teyakkuzda kalmasının tam zamanıdır!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bölüşüm krizi 25 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları