Türkiye, 2023 yılı Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’ne göre 146 ülke arasında 129’uncu sırada yer alıyor. Okuryazarlık oranında 100’üncü, ilkokula kayıtta 80’inci, ortaöğretime kayıtta 107’inci ve yüksek öğretimde 106’ncı sırada.

100’üncü yılını kutlayan Cumhuriyetle birlikte birçok hak kazanan kadınlar, ne yazık ki bu kazanımlara göz diken bir zihniyetle karşı karşıya...

İşte böyle bir umutsuzluk ortamında gencecik kızlar çıktı. Ayrıştıran, ötekileştiren tüm kesimlerin inadına kadınlara, kız çocuklarına umut oldu.

Bu nedenle önce milletler şampiyonu ardından Avrupa Şampiyonu olan Türkiye Kadın Voleybol Milli Takımı’nın başarısı sadece bir spor başarısı değil.

Üstelik Filenin Sultanları sadece kadınlara değil, hızla değişen küresel dünyada var olmaya çalışan iş insanlarına da umut verdi. Çünkü bu başarı Türkiye markasının algısına da olumlu katkı yapacak.

HAVANDA SU DÖVÜLÜYOR

Türkiye 2018 yılında başlayan Türkiye’ye özgü başkanlık sisteminin yarattığı ekonomik ve siyasi krizin ortasında.

Vatandaş 5 TL’den 27 TL’ye çıkan döviz kurları, yüzde 80’i gören enflasyonun bedelini yoksullaşarak ödemeye devam ediyor.

İş dünyası ise her gün değişen kurallar, bankacılık sistemindeki tıkanma nedeniyle finansmana erişim gibi günlük sorunlarla boğuşuyor. Dünyada ise büyük bir değişim yaşanıyor.

Türkiye’de yüzde 20’nin üzerindeki geniş tanımlı işsizliğin çaresi iş ve aş getiren yatırımların artması.

Adnan Dalgakıran, İstanbul Sanayi Odası üyesi bir makine üreticisi. Sorunlara karşı sessiz kalan iş dünyası örgütlerine çok önemli uyarıları var.

“İş dünyası örgütleri ayakta uyuyor, havanda su dövüyor” diyor. Tehlikenin Türk sanayisinin burnunun dibine geldiğini söylüyor. “Verimsiz ve ucuz işgücüne dayalı olan endüstrimiz, değişimini planlayamadığı için ağır yara alacağının farkında değil” diyor ve uyarılarıyla görüşlerini şu üç maddede özetliyor:

“• Nitelikli işgücünü Almanya başta olmak üzere Avrupa Birliği’ne kaptıracağız. Sadece Almanya, yılda 1 milyon 200 bin kişiye istihdam sağlayacak. Büyük istihdam göçü olacak!

• Dünya kendi nüfusunu nasıl çok daha nitelikli hale getirebileceğini konuşurken biz okumuş vasıfsız yetiştiren sistemimizi yenileyemiyoruz.

• Endüstrimiz verimsiz. Bu noktada hem girişimcimiz hem de kamu otoriteleri yanlış yolda, sadece bu tehdit bile bizi dünya ile rekabet edemez hale getirmeye yeterli.”

SABRETMEKTEN USANDIK!

AKP iktidarı şimdi yine ekonomide geleceği düşünmek şöyle dursun enkazı kaldırmaya çalışıyor. Türkiye Temmuz 2018’den bu yana yanlış ekonomi politikalarıyla dört yılını kaybetti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve gelen ekonomi kurmayları ise dört yıldır sürekli “Sabredin” diyor.

“Yeni kurtarıcı” Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in vatandaşa önerisi de “Sabredin” oldu.

Bugün açıklanması beklenen ve umut olarak sunulan orta vadeli program (OVP) Türkiye’yi düştüğü çukurdan çıkarır mı?

Asıl gereken Türkiye’nin hukukun üstünlüğüne dayalı, adaletli, şeffaf bir demokrasi olması değil mi?