Kadri Gürsel

Piyade Suriye batağına mecbur girecek

21 Eylül 2016 Çarşamba

Türk Silahlı Kuvvetleri, Suriye’de sınıra 30 km mesafedeki El Bab kentini IŞİD’den almak için muhtelif muharip piyade birliklerini de savaşa sokmayı planlıyormuş... “Bir yetkili” Hürriyet’ten Uğur Ergan’a “El Bab’a inmek için daha kapsamlı kara gücü şart. Harekât planlarında elbette kara unsurları da bulunuyor” demiş. El Bab’dan önce IŞİD’den temizleneceği söylenen daha yakındaki Dabık kasabasının güçlü biçimde tahkim edildiği istihbar edildiğinden buradaki savaşın çetin geçmesi beklenmekteymiş... Türkiye’nin “Fırat Kalkanı”yla zaten girdiği Suriye batağına, piyadesini de sokarak iyice gömüleceğini ilan eden, “Piyade gidiyor” başlıklı dünkü Hürriyet haberinin üç cümlelik özeti bu...

Askeri başarısı yok

Böyle bir haberde gözler ister istemez, “Fırat Kalkanı”nın sözde piyadesi ÖSO’yu arıyor. ÖSO, Türk piyadesinin Suriye’ye sokulmasını gerektiren bir askeri denklemin neresinde yer alabilir? ÖSO’nun adı haberde geçiyor ama piyade birliklerinin Suriye’ye girişi ile ilgili bölümde değil... ÖSO’nun adı haberin sonunda, El Rai’nin (Çobanbey) güneyinde aldığı bazı köyleri IŞİD’e kaptırması bahsinde geçiyor. ÖSO rumuzunun arkasına gizlenmiş muhtelif cihatçı başıbozuğun IŞİD’e karşı “Fırat Kalkanı”ndan önce de kayda değer bir askeri başarısı yoktu. Şimdi görülüyor ki arkalarında Türk tankları, topçusu ve üzerlerinde Türk Hava Kuvvetleri varken dahi sahiplerine güven vermemektedirler. Bu zaafın sözde telafisi güya mümkün: Cihatçı sergerde piyadesinin yerini Türk piyadesinin alması... Burada özel kuvvetler ve 80- 100 kadar tank ve zırhlı araçtan bahsetmiyoruz. Türk piyadesi, Türk kara ordusunun esasıdır.

Türk piyadesinin sonunda Suriye'ye yollanması Türkiye'nin inkar edilmesi imkansız açık bir savaşa sokulması demektir. Bu öyle, 90'larda Kuzey Irak'a düzenlenen kısa süreli operasyonlara benzemez. Girersiniz ama tanımlanmıl ve doğrulanmış bir askeri ve siyasi hedefiniz ypksa çıkamazsınız. Bu vakada da, öncelikli IŞİD ve YPG sorunlarının öngürülebilir bir gelecekte “halli” mümkün olmadığına göre TSK’nin Suriye’den girdiği gibi çıkması mümkün olmayacak ve Türkiye kendisini maliyeti ağır bir yıpratma savaşının içinde bulabilecektir. Bataklık budur. Risk büyüktür.


Türkiye dibe çekiliyor

 Mütemadiyen birleşip ayrışan ve bu sırada adları da sürekli değişen, dolayısıyla tam olarak hangi örgütlerden oluştuğunu ve varsa aralarındaki farkın hangi nüanslardan kaynaklandığını saha ekspertizine sahip mahdut bir araştırmacı ve istihbaratçı grubunun bilebildiği bu ÖSO rumuzlu cihatçıların ipiyle inilecek kuyu dipsizdir. ÖSO’nun askeri zaafının Türk piyadesi ile dengelenme zorunluluğu Türkiye’yi şimdiden dibe çekmeye başlamıştır. “Fırat Kalkanı”na katılan ÖSO grupları CIA tarafından onaylanmış ve aynı zamanda silahlandırılmış gruplardı... Bunlardan bazılarının 30 kadar Amerikan özel kuvvet mensubu El Rai’de peydahlandı diye nasıl kazan kaldırdıklarını gördük.

Yalanlama çabası

Savunma Bakanı Fikri Işık ise dün Hürriyet’teki haber kendisine sorulduğunda “Kendi piyademizle bu harekâta katılmayı düşünmüyoruz. ÖSO ile yürüteceğiz” dedi. Bakan haberi yalanlamak istedi; nedeni malum. Türkiye halkının büyük çoğunluğu ülkenin Suriye’de savaşa girmesine karşıdır. Bakan da bunu biliyor. Lakin sahadaki gerçekler de Bakan’ı yalanlıyor. Uğur Ergan imzalı haberin özü doğru. Ankara’daki zevat, Dabık ve El Bab kentlerini IŞİD’den temizlemek için ÖSO’ya güvenemeyeceğini biliyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İdlib’de yüzleşmek 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları