Mehmet Ali Güller

Erdoğan para arıyor

23 Eylül 2021 Perşembe

BM Genel Kurulu için ABD’ye giden Erdoğan, programı boyunca sık sık Türkiye ile ABD’nin “stratejik ortak” olduğunu dile getirdi. Erdoğan, iki ülkenin bölgesel ve küresel sorunlarda benzer tutum ve ortak çıkarlara sahip olduğunu belirtti.

ABD Dışişleri Bakanı Blinken ile görüşen Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da Türk-Amerikan ilişkilerini “muhteşem işbirliği” diye niteledi.

Türk-Amerikan ilişkileri “düzeldi” de bizim mi haberimiz yok, yoksa bunlar olası erken seçim sürecinde iktidarda kalabilmek için AKP’nin siyasi ve özellikle ekonomik destek arayışı mı?

TÜRK-AMERİKAN ÇIKARLARI ÇATIŞIYOR

İki ülkenin “stratejik ortak” olabilmesi için, ulusal çıkarlarının ortak olması gerekir. Peki, Türkiye ile ABD’nin ulusal çıkarları ortak mı? Bakalım:

- ABD’nin Suriye’de çıkarı, bu ülkenin bölünmesinden geçiyor. Suriye’nin kuzeyinde, petrol bölgesini kapsayan kendi kontrolünde Akdeniz’e açılacak bir devlet peşinde. Türkiye’nin çıkarı ise Suriye’nin siyasal birliği ve toprak bütünlüğünün korunmasıdır. (AKP’nin Fırat’ın doğusunda özerk PYD bölgesine karşılık Fırat’ın batısında özerk ÖSO bölgesi istemesi ayrı konu.)

- ABD’nin Kıbrıs’ta çıkarı Rumların egemenliğinde federasyon; Türkiye’nin çıkarı ise KKTC’nin bağımsız devlet olarak tanınması özetle. Konu, bir egemenlik sorununun dışında son yıllarda ayrıca bir enerjipolitik mücadele konusu ve Doğu Akdeniz’de ABD ile Türkiye karşı karşıya konumlanıyor.

- ABD’nin Karadeniz’de çıkarı, Montrö’yü delip buraya sınırsızca girebilmesi, yerleşebilmesi, NATO gölü haline getirebilmesi ve böylece Rusya’yı sıkıştırmasıdır. Türkiye’nin çıkarı ise Karadeniz’in Karadeniz’e komşu ülkelere ait bir deniz olarak kalabilmesidir.

- ABD, NATO ülkelerinin kendi ana stratejisine eklemlenmesini istemektedir. ABD’nin ana stratejisi Çin’i batı, güney ve doğusundan; Rusya’yı da batı ve güneybatısından çevrelemektir. Çin ve Rusya’nın çevrelenmesi Türkiye’nin çıkarına değildir; Türkiye’nin çıkarı tersine Çin ve Rusya’yla ilişkilerini geliştirmesidir.

- ABD, kendi silahlarını satmak istemektedir. Türkiye’nin çıkarı ise tek bir ülkeye bağımlı olmamasından, silah envanterini çeşitlendirmesinden geçmektedir. Ve ötesinde asıl çıkarı, teknoloji transferiyle ulusal silahlanmasını geliştirmesidir.

STRATEJİK ORTAKLIKTA MUHTEŞEM İŞBİRLİĞİ!

Görüldüğü gibi Türkiye ile ABD’nin ulusal çıkarları en temel küresel ve bölgesel konularda bırakın ortaklığı, aslında çatışmaktadır. Dolayısıyla iki ülke arasında bir “stratejik ortaklık”tan bahsedemeyiz.

Kaldı ki bunu Washington da görüyor. O nedenle de anımsarsanız Blinken Türkiye için “sözde müttefik” nitelemesi yapmıştı.

Peki, hal böyleyken Erdoğan’ın Türk-Amerikan ilişkileri için “stratejik ortaklık” nitelemesi ve Çavuşoğlu’nun “muhteşem işbirliği” sözleri ne anlama geliyor? Tek açıklaması var: Erdoğan para arıyor! Şöyle:

Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı olabilmesinin tek yolu, erken seçimden geçiyor, çünkü anayasa’nın 101. maddesine göre “bir kişi iki kez cumhurbaşkanı seçilebilir” ve Haziran 2023’te yapılacak seçimlerde Erdoğan üçüncü kez aday olamaz.

Peki, olası bir erken seçimde Erdoğan’ın kazanabilme olasılığı ne? AKP ciddi oy kaybediyor. Ekonomi ve göç sorunu gibi konular, Erdoğan’ın elini zayıflatıyor. Şansını yükseltebilmesi için Batı’nın siyasi ve ekonomik desteğine ihtiyacı var. Saray, kredi musluklarının açılabilmesi için Londra tefecilerine ve New York bankerlerine müracaat ediyor sık sık.

New York’ta ABD’li şirketlere çağrı yapan Erdoğan, “Esnek ve yüksek üretim kapasitemiz, özellikle tedarik zincirleri ve arz güvenliği bakımından Amerikan firmaları için birçok fırsat barındırıyor” dedi. Bu para girişi için ucuz işgücü, muafiyet, kolaylık sağlama sözü demek özetle…

EKONOMİ TAVİZLERİNE DİKKAT

Sonuç olarak, Türkiye’nin ABD için “stratejik ortak” olabilmesi, AKP hükümetinin Türkiye’nin çıkarlarını hiçe sayarak ABD’nin çıkarlarına uygun konumlanmasına bağlıdır. Erdoğan’ın özellikle Ukrayna’da, Kırım konusu üzerinden yaptığı budur.

Türkiye’nin önündeki tehlike, Erdoğan’ın sırf iktidarda kalabilmek adına bu tür ulusal çıkarlara aykırı pozisyonlar alıp almayacağıdır; yeni tavizler verip vermeyeceğidir…

Kamuoyu, özellikle ekonomi alanını ilgilendiren konularda AKP’nin çıkaracağı yasalara, mevzuatlara önemle dikkat kesilmeli. Zira “ekonomik bağımsızlık” yoksa, siyasi bağımsızlık yarımdır!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları