Orduspor’u aynı formayla 45 yıl sonra seyretmek, kısa bir yolculuk yaptırdı dün Arena’da bana. G.Saray da parçalı formasıyla Orduspor’un karşısına çıkınca 1967 yılı Ali Sami Yen’ine gitmek kaçınılmaz oldu. Ne var ki formaların rengi ve biçimi aynı olsa da hiçbir şey eskisi gibi değildi. Ali Sami Yen’in yerinde açılan koca boşluk, artık İstanbul’un eskilerinden sayılabilecek bizlerin yüreğindeki boşlukla örtüşüyor neredeyse... \n
\nİki takımın da istekli oyunu futbola sürat ve tempo kazandırdı ama sürat arttıkça beceri oranının düşmesi futbolcuların temel sorunu oldu. Örneğin; henüz 9. dakikada Orduspor atak sırası almışken Dalmat yanındaki arkadaşına basit bir ayak içi pası vermeyince topu rakibine kaptırdı ve bu atak terse dönerek bir Necati Ateş golüyle sonuçlandı. UEFA Başkanı Platini’nin “Futbol basit bir oyundur ama basiti yapmak zordur” demesi bu olsa gerek.\n
\nNecati’nin gol konumu dahi olmayan bir durumda çektiği şutun ağlara gitmesini bir yana koyacak olursak G.Saray’ın atağa çok hızlı çıkmasına karşın pozisyon üretememesini Baros’la ilişkilendirmek çok yanlış olmaz kanımca. Baros artık G.Saray defterini kapatmış. Kendisi iyi niyetli olabilir ama ortaya koyduğu başarım gücü Sarı-Kırmızılıları mutlu edecek düzeyde değil. Artık özgüvenini öylesine yitirmiş ki alan bulsa dahi ileriye doğru kararlı ataklar yapamıyor. Normal koşullarda sağ taraf savunmacısı olan Sabri’nin 2. goldeki topsuz koşusunu Baros’ta göremez olduk. Öyleyse “Elmander yoksa Baros oynar” düşüncesini bir kez daha gözden geçirmek gerekir. Orduspor’un futbol oynama isteği G.Saray’ın işini kolaylaştırdı. Sonuç olarak gol durumu az olmasına karşın iki takım da oynamaya çalıştı. Az pozisyon üretilmesi basitin zorluğuyla ilintiliydi...
\n\n