Mine G. Kırıkkanat
Mine G. Kırıkkanat kirikkanat@mgkmedya.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Tımarhane Cumhuriyeti

25 Mart 2015 Çarşamba

Toplum psikolojisi, yapboz tablosuna benzer. Tek başına anlamsız bir bilgi, bir başkasıyla birleştiğinde anlam kazanır ve ortaya çıkan görüntü, bazen tablonun kilit taşını oluşturur. 

Türkiye’de 2013’te 268, 2014’te 302 kadın, ya yakını ya da kendisine göz koyup karşılık alamayan erkekler tarafından öldürüldü. 

2015 yılının ilk 66 gününde 66 kadının öldürüldüğünü de biliyoruz. Zaten kadınlara yönelik erkek şiddeti ivmesinin AKP iktidarını kapsayan son 13 yılda düzenli bir artış gösterdiği, polisiye istatistiklerle kanıtlı. 

Geçenlerde bu bilgiye ilk bakışta ilgisiz gibi görünen bir diğeri eklendi: Sağlık Bakanlığı istatistiklerine göre ülkemizde 2005’ten 2012 sonuna kadarki dönemde psikotropik ilaç kullanımının 7.20 milyon kutudan 12.32 milyon kutuya; antidepresan ilaç kullanımının ise 2007’de 18.14 milyon kutudan, 2012 sonunda 26.60 milyon kutuya çıktığı açıklandı. 

Toplum psikolojisi çok katmanlı da olsa genelinde şiddet, özelinde kadın cinayetlerindeki artışı, elbette antipsikotik ilaç kullanımı artışından ayrı düşünemeyiz! 

İki veriyi birlikte okuyacak olursak düz mantık, psikolojisi bozulan erkeklerin kadınlara yönelik şiddetten sorumlu olduğunu düşünmeyi gerektirir. Ama böyle bir çıkarsama yanlıştır. Çünkü her katilin psikolojisi bozuktur, ama aralarında tedavi gören istisnai, hele Türkiye’de antipsikotik ilaç kullanan çok az kadın katili saptanmıştır. 

Dolayısıyla birleştirdiğimiz iki parçalı resmi çevirip, ters mantıkla okumak gerekir. Ben öyle yaptım ve doğru olduğunu iddia etmiyorum ama, işte vardığım sonuç: 
Türkiye’de kadın cinayetleri, cehaletin kaynağı dinin dayattığı namus ve ahlak baskısıyla çıldıran bir nüfusa doğru orantılı artıyor. Erkekler, üstün olduklarına inandırıldıkları kadın, otoritesine ya da arzularına başkaldırdığında, zaten kurban kesimiyle alıştıkları bir kolaylıkla katil oluyorlar. 

İşi cinayete vardırmayan bir topluluk da her gün, her alan ve anlamda zararsız bir delilik sergiliyor. 

Tehlikeli ya da zararsız deli sayısı öyle çoğaldı ki, ülke açık tımarhane görüntüsü veriyor. Üstelik topluma yayılan psikolojik dengesizlik, AKP iktidarıyla birebir ilişkili. İnanmıyorsanız, bu partiden kimi milletvekili aday adaylarının propaganda afişlerine bakın. Normal bir ülkede böyle kişiler tedavi altına alınır. Bizim ellerde ise nüfusun yarısı tarafından ti’ye alınırken, öteki yarısı tarafından vekil seçilmeleri işten değil! 
Bilirsiniz, deli asla deli olduğunu kabul etmez. Psikolojik anlamda rahatsızlık hissedip doktora başvurmak için aklı başında olmak gerekir. 

Nüfusun yarıya yakını çıldırmış Türkiye’de, gerçek hastalar işte böyle iktidar yarışına girer ve bazısı da başarılı olurken; aklını henüz yitirmemiş insanlar, umutsuzluktan antidepresan kullanıyor! 

Kafayı yiyenlerin akıllı geçindiği yerde, mecburen kafayı yemeyenler tedavi oluyor! 
Devlet kurumlarının adından T.C.’yi niçin silmek istedikleri artık belli. Çünkü Yeni Türkiye, bir tımarhane cumhuriyetinden başka şey değil! 

 

 

G NOKTASI 
UMUTLAR HURDAYA ÇIKAR 

Eski hipodromlarda asıl yarışlar 
her şey bittikten sonra başlar 
dağılırken insanlar 
yarın görüşürüz yalanlarıyla 
hayaller de dağılır 
bayilerde boş boş bakar gözler 
kulaklar duyuyormuş gibi yapar 
utanır eller 
giremez cebe 
kalmadı hiçbir şey 
en iyisi uyuyormuş gibi yapmak 
ya da kaçmak pencerelerden 
yoksa bir tanıdık görecek korkusu 
tenhalaşınca ortalık 
bir duble rakıdan 
kendine bir büyük liman yaparsın 
yol uzak ev uzak 
hane halkı en uzak kalır 
konuşmaz kaybedenler 
üstelik sormadan gelir 
bütün sıkıntılar 
gitmez ki gitmez 
eski hipodromlarda asıl yarışlar 
her şey bittikten sonra başlar 
umutlar hurdaya çıkar.

A. KADRİ ERGİN

“Delilik, çoğunluğun yasasıdır.” 
TERRY GILLIAM



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Buzdolabı sendromu 7 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları