Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kazanmak için her yol mubahtır
Halife Osman görev yaptığı sürede pek çok kez halk ayaklanması ile karşı karşıya kalmıştı. Nepotizm, adaletsizlik ve rüşvetin ayyuka çıktığı bu dönemde Halife Osman, her ayaklanma sırasında bu sorunları ortadan kaldıracağına dair söz veriyor ama durum değişmiyordu. Son ayaklanma sırasında evi günlerce kuşatılan Halife Osman, kendisine yardım etmesi için aynı zamanda akrabası olan Şam Valisi Muaviye’ye ulak gönderdi. Bu yardım çağrısı karşısında on binlerce askeri olan Muaviye, parmağını bile oynatmadı. Zira Halife Osman’ın ölümü Muaviye’nin halifeliği için bir şanstı.
Babası Ebu Süfyan’la birlikte “Arap’ın 5 dâhisi” arasında sayılan Muaviye, bu şansı iyi kullanacak şeytani bir zekâya sahipti. Ancak önünde halkın çok sevdiği Hz. Ali gibi bir engel vardı. Önce onu bertaraf etmesi gerekiyordu.
Şam dışında diğer Hicaz ve Basra bölgesi Hz. Ali’ye çoktan biat etmişti. Hz. Ali, rüşvet batağına saplanmış Mısır Valisi Amr bin As’ı görevden almıştı. Amr bin As gibi kurnazlıkta eşi menendi olmayan birini Muaviye, Mısır’a vali tayin etme vaadiyle yanına çekti.
Bütün valiler Hz. Ali’ye biat ederken Muaviye direniyordu. Gerekçesini de “Önce akrabam Osman’ın katillerini bulsun ondan sonra bakarız” diye açıklıyordu. Hz. Ali, neredeyse bütün aşiretlerden ve Hicaz’ın her bölgesinden gelen ayaklanmacılar üzerine giderse ortalık yeniden karışır endişesiyle, ayaklanmacıların Medine’yi terk edip kendi şehirlerine gitmesinden sonra katilleri bulma niyetindeydi. Üstelik Halife Osman’ın yardım çığlığına kulaklarını tıkayan Muaviye’nin bu kan davasını gütmeye hakkı olmadığını düşünüyordu.
Muaviye, hakkı olduğu için değil Hz. Ali’yi köşeye sıkıştırıp ayaklanmacıların üzerine salmak ve halk desteğini arkasından çekmek amacıyla Halife Osman’ın şehadetini kullanıyordu. Halife Osman’ın kanlı gömleği ve kılıçla kesilen parmaklarını alıp şehir şehir dolaştırırken bolca gözyaşı dökmeyi de ihmal etmiyordu.
EN BÜYÜK SİLAHI GÖZYAŞIYDI
Gözyaşı Muaviye’nin kullandığı en etkili silahlarından biriydi aslında. “Hz. Hasan’ı öldürürsen seni oğlum Yezid’e eş olarak alacağım” vaadiyle kandırdığı Cude’ye yemeğine zehir katmak suretiyle öldürttüğü Hz. Hasan için de bolca gözyaşı dökmüş, kırk gün yas ilan etmişti.
Muaviye’nin şehir şehir dolaşıp karışıklık çıkarmasına öfkelenen Hz. Ali ordusunu toplayarak Şam’a doğru yola çıktı. Bunu haber alan Muaviye de ordusunu toplayıp Hz. Ali’yi karşıladı. Amansız bir savaşa giriştiler. Muaviye’nin ordusu dağılmıştı. Muaviye “Çabuk bir şeyler düşün Amr! Savaşı kaybediyoruz. Benim halifelik senin de valilik hayalin suya düşüyor” diyerek savaşın seyrini değiştirecek bir formül bulmasını istedi. Amr bin As, bir süre düşündükten sonra bulduğu çözümü açıkladı:
“Bizim askerler mızraklarının ucuna Kuranıkerim sayfalarını geçirsinler. Ali’nin askerleri Kuran ayetlerinin yazıldığı sayfaları görünce üstümüze gelmezler.”
Gerçekten de öyle olmuştu. Hz. Ali’nin kendi askerlerine, “Yahu siz Muaviye’nin Kuran’a inandığını ve Kuran’ın emrettiği şekilde yaşadığını mı sanıyorsunuz? Bu onun hilelerinden biri” dese de askerleri Muaviye ordusunun üzerine gitmemekte diretti.
Sonuçta her iki taraftan bir hakem seçilerek bu soruna çözüm aranması konusunda görüş birliğine varıldı. Muaviye, kurnaz Amr bin As’ı hakem olarak tayin ederken Hz. Ali, kendisi gibi temiz ama aynı ölçüde saf Kufe Valisi Musa el Eşari’yi hakem olarak seçti. Taraftarları Musa el Eşari’nin çok saf ve temiz biri olduğunu, kurnaz Amr bin As’ın onu rahatlıkla kandırabileceği yolundaki uyarılara karşın Hz. Ali kararından vazgeçmedi.
Hakemler kendi aralarında buluşup soruna çözüm aradılar. Muaviye’nin adamı Amr, “Bunlardan hangisini seçsek diğeri bunu kabul etmeyecek ve Müslüman kanı akmaya devam edecek. En iyisi ikisini de azledip yeni bir isim arayalım” diyerek muhatabını kandırdı. Anlaşmalarına göre tarafların huzuruna geldiklerinde biri yüzüğünü çıkarıp bir halifeyi diğeri de aynı yüzüğü takıp kendi desteklediği diğer halifeyi azledecekti.
Kalabalığın ortasında geldiklerinde Amr, güya sahabe olması nedeniyle ilk sözü Musa el Eşari’ye verir. O da parmağındaki yüzüğü çıkararak “Bu yüzüğü parmağımdan çıkardığım gibi Hz. Ali’yi de halifelikten azlediyorum” deyip yüzüğü Amr bin As’a uzattı. Amr bin As da sinsi bir gülümseyişle yüzüğü parmağına takarken “Bu yüzüğü parmağıma taktığım gibi Muaviye’yi halife ilan ediyorum” dedi.
Muaviye için her yol mubahtı. Hz. Ali’nin kardeşi Akil’i bile rüşvet vererek yanına çekmişti.
Bu hikâyeyi şimdi niye anlattım sizce?
Hiiiç öylesine...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!