Miyase İlknur

Yakarım, Ekrem’i de Mansur’u da yakarım!

09 Eylül 2023 Cumartesi

İYİ Parti lideri Meral Akşener’in son günlerdeki tavrı “Gelmeyin üstüme patlatırım ha” diyen intihar eylemcileri gibi. Patlatır mı patlatabilir. Kendisinin de infilak edeceğini bile bile hem de...

Öfkeli, hem de çok. Hem partisini hem de tek adam rejimine karşı birlikte mücadeleye inanan demokrasi güçlerini yakma adına öfkesinin dozunu daha da artırıyor.

Siyasetin öfkeyle değil, aklıselimle yapıldığını bilecek kadar deneyimli bir siyasetçi oysa. Peki bu giderek kabaran öfkesinin nedeni ne?

Cumhurbaşkanlığı adayı belirleme sürecinde kendisine “katakulli” yapıldığına inanıyor. Daha doğrusu dayatma yapıldığını, masadan çekilme sürecinde medyada kendisinin linç edildiğini öne sürüyor.

Kendisinin masaya yaptığı dayatmayı kimse yüzüne vurmadığı için sadece masa ortaklarının yaptığı dayatmadan söz ediyor.

Kılıçdaroğlu’nun adaylığını kabul etmek zorunda değildi elbette. Ama son bir yıldan beri adaylığının güçlü sinyallerini verdiği halde baş başa görüşmelerinde, “Kemal Bey, konuşmalarınızdan aday olma niyetiniz olduğu anlaşılıyor. Bizim buna itirazımız var. Seçileceğiniz yönünde ciddi kaygılarımız var. Gelin halkın nabzını tutacak anketler yaptırdıktan sonra buna karar verelim” dedi mi?

Hayır.

Tam tersine Ahlatlıbel’de dört saat süren yemekte Kılıçdaroğlu adaylık konusunu açmaya kalktığında “Şimdi bunu konuşmayalım. Masada nasıl olsa konuşacağız” diyerek bu konuyu son toplantıya erteleyen kendisi.

Masada o gün aday isminin konuşulacağı önceden açıklanmasına rağmen buna itiraz etmeyip isim gündeme geldiğinde ise “Ben partimin yetkili organlarından yetki almadım. O nedenle gidip onlara danışayım” deyip masadan kalktıktan sonra geri dönme olasılığını göz önüne alarak daha mutedil bir konuşma yerine bir daha dönmeyecekmiş gibi küfür hariç hakaretlerin havada uçuştuğu bir konuşma yapmak niye?

Masadan kalkmasında bir sorun yok. Siyasette ilk kez görülen bir şey değil sonuçta. Ama kalkmanın da bir usulü, erkânı olur. Partinin yetkili organlarından “Kılıçdaroğlu’nun adaylığını kabul etmeyiz” kararı çıktıysa bu kararı ittifak ortaklarına iletir beklemeye geçerdi. Altılı masa hâlâ Kılıçdaroğlu’nun adaylığında ısrar ediyorsa partisinden bir aday belirler kamuoyuna açıklardı. Kimse de kendisini suçlamazdı.

Kılıçdaroğlu’nu eleştirenler de aynı kişiler

Akşener’in açıklamalarından öğreniyoruz ki masadan kalkması sonrasında muhalif medyada kendisine yönelik suçlamalardan çok incinmiş. Olabilir. Ancak garip olan kendisini eleştiren gazetecilerin CHP’den talimat almış gibi bir sanıya kapılması.

Pes doğrusu!

Peki aynı kişilerin Kılıçdaroğlu’na yönelik ağır eleştirilerini ne yapacağız?

Kılıçdaroğlu’nun bir sabah kalkıp “Başörtüsü yasal güvenceye kavuşturulsun” açıklaması üzerine aynı gazeteciler ve akademisyenler kendisine gösterdikleri tepkiden daha mı az tepki göstermişler.

CHP’deki hepsi de sağdan gelen danışmanlar konusunda Kılıçdaroğlu’na gösterilen tepki, Akşener’e gösterilen tepkinin dozundan daha mı hafifti. Bu tepkiler de yine aynı gazetecilerden ve akademisyenlerden gelmişti.

Siyasetçi bazen haklı bazen haksız eleştirilere maruz kalabilir. Ama kendisine basında ve sosyal medyada ağır eleştiriler geldi diye “Madem öyle ben size gösteririm” diyerek hem partisinin hem ülkenin hayrına olmayacak siyasi kararlar alabilir mi?

Meral Akşener alıyor.

Yoksa amaç Kılıçdaroğlu’ndan intikam almak olabilir mi?

İYİ Parti’nin seçimlere ayrı gitme kararı yorumlanabilir CHP kurultayına “Ya Kılıçdaroğlu’nu devirin yoksa yerel seçimlerde size hezimet yaşatırım” mesajı da olabilir mi?

Bence öyle...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları