‘Barış’ diye diye gelen tasfiye
Murat Ağırel
Son Köşe Yazıları

‘Barış’ diye diye gelen tasfiye

15.07.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, beklenen “kritik” açıklamasını yaptı. “AK Parti, MHP ve DEM; biz, en azından üçlü olarak bu yola beraber yürümeye karar verdik.”

Bütün konuşmanın özeti bu aslında...

Öylesine söylenmiş bir siyasi mesaj değil. Türk siyasetinde yeni bir dönemin, hatta yeni bir mutabakatın ilanıydı. Bir tür “Genişletilmiş Cumhur İttifakı” duyurusuydu. DEM her ne kadar “Bu sadece süreç ittifakıdır” dese de süreç denilen şeyin Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adaylığı için oluşturulduğunu Ankara’da bilmeyen yok.

Erdoğan ne zaman der ki “Ben bir daha aday değilim süreç benim son icraatım olacak” o zaman konuya ciddiyetle bakabiliriz. Keza cumhurbaşkanının konuşmasıyla başlayan şey yalnızca bir ittifak değil. Aynı zamanda hafızasızlaştırma, kimliksizleştirme ve en önemlisi Cumhuriyetle sistematik bir hesaplaşma sürecinin yeni evresidir. Bakın Osmanlı bir günde dağılmadı...

Geçmişe dönelim.

AYNI KADROLAR

Yıllar boyunca halka “FETÖ ile mücadele ediyoruz” dediler ama öncesinde bu yapıyı büyüten, devlete yerleştiren, ona karşı çıkan herkesi tasfiye eden de aynı kadrolardı.

Bizler “Bu yapı Cumhuriyet düşmanı” dediğimizde, bize “Sen hocaefendiye nasıl laf edersin?” diye saldırdılar. Dinsiz ilan edildik, hedef gösterildik.

En nihayetinde de ben dahil bir sürü insan kumpas davalarında gözaltına alındı tutuklandı, yargılandı. Uyarmaya devam ettik. Bu kez de “Yetmez ama evet”çi tayfa öne sürüldü ve “bu kadar da değil” diyen halk susturulmaya, alıştırılmaya çalışıldı. Sonra ne oldu? Bir gecede “hocaefendi”, “FETÖ’nün sümüklüsü” oldu.

Kodu değişti, zihinler hemen uyum sağladı. Bu sefer “hocaefendi” diyenler “şeytan bunlar”, “terörist bunlar” demeye başladı. “Hocaefendi” söylemi ile “şeytan” söylemi arasında günler vardır. PKK ve elebaşları için yıllarca ne dendiğini bilmeyen yok: “Bebek katili, kanlı terör örgütü, alçak bölücüler...”

CHP’ye ve DEM ile bir araya geldiği düşünülen herkese, “terörist sevici”, “vatan haini”, “PKK yandaşı” gibi yaftalar yapıştırıldı. Videolar yapıldı. Şimdi ne oldu? Aynı isimler için “kurucu önderlik, örgüt lideri, sayın” ifadeleri kullanılmaya başlandı. Aynı DEM Parti ile şimdi “kol kola yürümeye karar verildiği” açıkça ilan edildi.

Sormak gerekmez mi? Dün bu ülkenin cumhuriyetçi insanları, gazetecileri, akademisyenleri, muhalif siyasetçileri FETÖ ile PKK ile mücadele ettiği için yargılandı.

Bugün ise o mücadeleyi yok sayan, hatta geçmişi yeniden yazan bir düzen inşa ediliyor. İktidar koltuğunda oturanlar kime ne hitabını kullanırsa bizden de öyle konuşmamızı bekliyor.

Ve halk, yine yeni “Yetmez ama evetçi” tayfa ile “barışın nesi kötü”, “ne var Türkiye İmparatorluğu olsa” söylemleri ile çelişkileri sorgulamadan yeniden “kodlanmaya çalışılıyor”.

Liberal tayfa yine sahneye çıktı ve müsameresini oynuyor.

2010 referandumuyla gelen anayasa değişikliğinde FETÖ ile işbirliği yapılmışken önümüze getirilmek istenen yeni anayasa değişikliği için de PKK ile ittifak yapılmaya çalışılıyor.

 

CUMHURİYETLE HESAPLAŞMA

Bu konuda Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) açıklamasında altı çizilen çok önemli bir uyarı var: “Barış, her zaman barış demek değildir.”

Çatışmasızlık, çoğu zaman yeni bir tahakküm biçiminin önünü açmak için kurgulanmış geçici bir sessizliktir. Bugün ilan edilen “barış” ne adaletli bir uzlaşmayı ne halkların özgürlüklerini ne de gerçek bir demokratikleşmeyi temsil ediyor.

Bugün ilan edilen şey, bir tarihsel uzlaşmadır. Cumhuriyetle, laiklikle, halk egemenliğiyle hesaplaşmayı amaçlayan bir mutabakat...

Ve bu mutabakatın tüm tarafları, sermayenin çıkarları, NATO’nun güvenlik doktrini, tarikatların himayesi ve yeni Osmanlıcı hayaller etrafında buluşuyor. Genişletilmiş Cumhur İttifakı’nın yalnızca iç politik bir uzlaşı olmadığını görmek

gerekiyor. Bu aynı zamanda bir dış politik pazar anlaşmasıdır. Ortadoğu’da bir “sermaye barışı” kuruluyor.

ABD, İngiltere, Fransa, İsrail ve işbirlikçi Arap rejimleri; bölgeyi parçalayarak, göçle zayıflatarak, savaşla susturarak yeniden dizayn etmek istiyor. Türkiye bu projeye, bir devlet olarak değil, yeni Osmanlıcı bir aparat olarak dahil ediliyor.

Sadece büyük resim gözüyle de bakmanıza gerek yok...

Bu mutabakatla gelecek anayasaya değişikliğinde topraksız köylüye toprak yok, bin tane dairesi olanlara karşılık bir tane bile evi olmayan vatandaşa ev yok, gençlere güzel bir gelecek kuracak iş ve hayat imkânları yok, kadınlara çocuklara daha nefes alabilir bir Türkiye yok, iyi eğitim, kültürlü bir toplum yok. Ne var?

Sermaye var, kâr var, savaş var, kan var. Bu yeni mutabakatın merkezinde ne var biliyor musunuz?

1923 ile hesaplaşmak var. Lozan’dan, laik eğitimden, kadın haklarından, kamusal zenginliklerden, yurttaşlık bilincinden kurtulmak istiyorlar. O yüzden çözüm ya da süreç dedikleri şey bir avuç insanın daha da zenginleşmesine yönelik bir tasfiye planı. O yüzden barış değil, tek sesli bir düzen inşa etmeye çalışıyorlar.

Son dönemde hortlayan “Ya Kemalistler ölecek ya biz öleceğiz”, “Laiklik kaldırılsın”, “Halifelik istiyoruz” sloganlarının da boşa olmadığını görüyoruz. Terörün bitmesi, bu ülkenin her ferdinin ortak ve samimi isteğidir. Ama 40 bin şehit vermiş, hendek savaşlarını yaşamış bir millete, aynı senaryoları bir kez daha şeffaflık olmadan anlatamazsınız!

PKK; 1993, 1999, 2009, 2013 ve şimdi 2025’te hep aynı cümleyle ortaya çıktı: “Silah bırakıyoruz.” Her defasında ya uluslararası baskı ya da içerideki siyasi mühendisliklere zemin hazırlamak için.

Bugün tablo yine aynı: Arka planda konuşulanlar; Öcalan’a tecridin kaldırılması, yasal statü, anayasal güvence... Sözde 30 silahın yakıldığı bu “gösteri”, çatışmasızlıktan çok meşrulaşma çabasıdır.

Bu ülkenin cumhuriyetçileri, laiklikten ve bağımsızlıktan vazgeçmeyenleri, “Bu sürecin neresindesin” gibi ucuz sorularla susturulamaz. Bugün yapılması gereken şey çok nettir: Holdinglerin, tarikatların, işbirlikçi kapitalist projelerin değil; halkın, asgari ücretlilerin, işçilerin, kıt kanaat geçinenlerin, kira ücretleri-market fiyatları altında ezilenlerin tarafında net bir tutum almaktır.

“Barış” adı altında sahnelenen bu büyük tasfiye oyununa karşı, Türkiye’nin cumhuriyetçi birikimini yeniden ayağa kaldırmaktır. Kamusal yatırımların dört nala gittiği, faiz kıskacı altında bırakılan bir halkın, kaliteli barınma-iyi eğitim-kapsamlı bir sağlık programı gibi sosyal haklarla donatıldığı bir ülke olmaktır. Bunları başardıktan sonra ne PKK kalır ne Kürt sorunu...

Burası yüzde 15 maaş zammı alırken kirasına yüzde 50 zam gelenlerin ülkesi olmayacak.

Mesele sadece süreç meselesi değil. Bunu anladık anladık... Yoksa, hep birlikte suskun bir çöküşün seyircisi oluruz.

Yazarın Son Yazıları

Her işlemde ismi olan kişi hukuken yok

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ilişkin soruşturmada her açıdan yaşanan çelişkiler dikkat çekiyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Kamu bağlantıları bir türlü soruşturulmuyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama dikkatimi çekti. Yasadışı bahisle kararlı şekilde mücadele edileceğini ve gençlerin bu karanlık yapılara teslim edilmeyeceğini söyledi.

Devamını Oku
02.12.2025
Bu bedelin hesabını kim verecek?

Türkiye’de öyle davalar görülüyor ki bir mahkeme salonunun duvarları yalnızca hukukun değil, bütün bir ülkenin vicdanının yankısını taşıyor.

Devamını Oku
29.11.2025
Zehirlenmelerde ‘skimpflasyon’ etkisi

Türkiye bir süredir tuhaf bir ekonomik iklimin içinde yaşıyor.

Devamını Oku
22.11.2025
İBB iddianamesinde olmayanlar!

İBB soruşturmasında da aynı süreç yaşandı. İddianameyi satır satır okumaya devam ediyorum, notlar alıyorum. Özellikle soruşturma aşamasında iddianamede yer alan bilgiler açık açık yazıldı, sosyal medya hesaplarından gündem yapıldı. Şimdi bu iddiaların bir kısmını arıyorum iddianamede, ama yok! Mesela İmamoğlu’nun otellerde yapmış olduğu toplantılarda kamera bantlanması ve yanındaki ekibin taşıdığı valiz çok konuşuldu. Valizlerin para dolu olduğu günlerce yazıldı. Herkes linç edildi. Oysa valizlerde para değil, rahmetli Kadir Topbaş döneminde alınan jammer (sinyal kesici) cihazları vardı ama ne önemi vardı ki?

Devamını Oku
18.11.2025
İmamoğlu iddianamesinde göze çarpanlar

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) soruşturması kapsamında hazırlanan iddianame yaklaşık 237 gün sonra tamamlandı.

Devamını Oku
15.11.2025
Özlem Çerçioğlu ve itirafçının ifadesi

Aziz İhsan Aktaş ve Baki Nugay... Bu iki ismin verdiği ifadeler neticesinde seçilmiş belediye başkanları ve bürokratlar tutuklandı. Operasyon üstüne operasyon yapıldı.

Devamını Oku
11.11.2025
Sayıştay raporları çıktı: Yargılanmayan ‘hatalar’

Sayıştay’ın 2024 yılı mahalli idareler denetim raporları yayımlandı.

Devamını Oku
08.11.2025
Eda Saraç’ın adalet çağrısı

Günlerden pazar... Harbiye’desiniz. “Bugün ne yapayım?” diye düşünürken tiyatroya gitmek istiyorsunuz. Hazırlanıp yola koyuluyorsunuz. Koştur koştur, geç kalmadan tiyatronun yolunu tutuyorsunuz. E malum, İstanbul trafiği! 10 dakikalık yola 1 saatte gidiyorsunuz. Ama bir sorun var. Her yerde polisler, bariyerler, siren sesleri...

Devamını Oku
04.11.2025
Yasadışı bahise operasyonlar art arda

Türkiye’de gündem öyle hızlı değişiyor ki takip edebilmek mümkün değil.

Devamını Oku
01.11.2025
Bahis skandalı: TFF ile konuştum

Düşünün: maçı yöneten hakemler bahis oynamışlar! Ki bir de bu, tespit edilen yasal sitelere girip üye olup oynayan kişiler. Bir de bunun yasadışı bahis ayağı var. Ki son 5 yılda tespit edilebilen rakamlar bunlar. Bu hakemler içinde Süper Lig hakemleri var. Hakem yardımcıları var. Mutlaka uluslararası bakımdan da incelenecektir.

Devamını Oku
28.10.2025
Tele1 soruşturması ve Ekrem İmamoğlu

Türkiye bir kez daha sabaha bir operasyon haberiyle uyandı.

Devamını Oku
25.10.2025
Emniyet’in uyuşturucu raporu (2)

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yayımladığı 2025 Uyuşturucu Raporu, Türkiye’deki uyuşturucu gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi. Bu hususta çok yazı yazdım, son rapor ile ilgili de yazdım. Rapordaki belirtilen rakamlar çok korkutucu. Çevirip çevirip tekrar okuyorum. Israrla üzerinde durmamız gereken bir durum.

Devamını Oku
21.10.2025
Emniyet’in uyuşturucu raporunda inanılmaz rakamlar

Bir ülkenin karanlığını anlamak istiyorsan rakamlara değil, o rakamların sessizliğine bakacaksın.

Devamını Oku
18.10.2025
'Sahte diploma' skandalında yeni perde!

Bu satırları apar topar aldığım bir haber nedeniyle hızlıca yazıyorum. Haber her şeyden önce gelir diyerek o yüzden ifadelerimi de kısa tutacağım.

Devamını Oku
15.10.2025
Milyarlarca liralık Papara iddianamesi çıktı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta yaptığı açıklamada “Yasadışı bahis bataklığının üzerine kararlılıkla gideceğiz” mesajını paylaştı.

Devamını Oku
14.10.2025
'Adaletin değil, rövanşın hikâyesi...'

Türkiye’de hukuk metinleri bazen adaletin pusulasıdır bazen de siyasetin kılıfı.

Devamını Oku
11.10.2025
Gazetecilik değil gerçeği saklamak suçtur

Saat 05.45. Kapıya vurulan tok sesle uyandım. Polisler evdeydi. Gözaltı kararı vardı. Suçum: Gazetecilik. Ama belgede şantaj yazıyordu.

Devamını Oku
07.10.2025
Yargının başka işleri var

En son yazımda Sayıştay raporlarından hükümet bütçesinin nasıl bir batakta olduğunu anlatmıştım.

Devamını Oku
04.10.2025
Norveç mi Türkiye mi?

Türkiye Varlık Fonu ise 360 milyar dolar büyüklüğünde. Fakat her bir Türk vatandaşına sadece 3 bin 644 dolar düşüyor. Peki, bir Norveç vatandaşıyla bir Türkün yatırım varlığı arasındaki 318 milyar dolarlık fark nerede?

Devamını Oku
30.09.2025
Unutmayın, unutturmayın

Melih Gökçek’in Ankara Büyükşehir Belediye başkanlığı dönemi, kentin tarihine tartışmalı ihaleler ve usulsüzlük iddialarıyla geçti.

Devamını Oku
27.09.2025
Sahte Sayıştay denetçisi!

Haber böyle. Kimdir bu kişi diye araştırdığınızda ise muhteşem bir katalog ve fotoğraflarla karşılaşıyorsunuz. Bu kişi gerçekten Sayıştay amblemi bulunan bir araçla gelmiş.

Devamını Oku
23.09.2025
Futbola da soruşturma başlatıldı

Bugün sizlere iki durumdan bahsedeceğim...

Devamını Oku
20.09.2025
Bu kadar öğrenci ve öğretmen ne olacak

“Bu firma sigara ihracatı yapıyor gibi gözüküyordu. Dolayısıyla ürettiği sigarayı ihraç ediyordu ancak sigaralar ya tekrar getiriliyor ya da ihraç edilmiş gibi gösterilip iç piyasaya dağıtılıyordu. Yasal olarak elde ettikleri KDV iadesini de mahsup ediyorlardı. Mahsubu ise Awox isimli teknoloji şirketinin ithalat işlemlerinde ödenecek vergi tutarına kullanılıyordu.”

Devamını Oku
16.09.2025
Cevabını herkesin bildiği soru

Paraya ihtiyacınız oldu ve bankadan kredi almaya gittiniz.

Devamını Oku
13.09.2025
Çürümenin fotoğrafı

Türkiye son yıllarda büyük bir yıkım sürecinden geçiyor.

Devamını Oku
06.09.2025
Savcıları bile kandırmaya kalkıştılar

Dolandırıcılık dediğimiz şey genelde sıradan vatandaşın bir telefonla tuzağa düşmesiyle sınırlı kalır. Ama bu kez tablo bambaşka.

Devamını Oku
02.09.2025
Sahte kanser ilacı ürettiler: İstenen ceza şaşırttı!

Depo baskınında 2 milyar TL değerinde ilaç bulunurken sanıklar hakkında sadece bir yıldan beş yıla kadar hapis istenmesi şaşkınlık yarattı.

Devamını Oku
31.08.2025
'Berlin büyükelçiliği' dolandırıcılığı

İnsanlığın bir toplum olarak var olduğu dönemlerden bu yana aradığı iki şey var...

Devamını Oku
30.08.2025
Milyarlık yarım adaya 20 bin lira bedel

Daha önce yine bu köşeden, Hazine arazilerinin sahte evraklar ile işbirlikçi avukatlar aracılığıyla ele geçirildiğini yazmıştım. Bu dosyaları takip ediyorum ve çok ilginç gelişmeler var, yakında yazacağım.

Devamını Oku
26.08.2025
E-imza skandalı ve uyuşturucu ticareti

Bir önceki yazımda, devlet hastanesi ve özel hastanelerdeki doktorların çalınan e-imza tokenleri ile ilgili düzenlenen iddianameden bahsetmiştim.

Devamını Oku
23.08.2025
Ölü doktorla sahte reçete

Bakın bir çete, depremde ölmüş olan doktorların hesaplarıyla reçete düzenleyip uyuşturucu etkisi olan ilaçları satmış. Çetenin içerisinde eczacılar da var doktorlar da... Bakın 1301 reçete ve 585 bin kapsül yeşil reçeteli haptan bahsediyoruz. İddianamesine ulaştım.

Devamını Oku
19.08.2025
Bu açıklamalar AKP’deki hizipleşmeler içindi

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, eski AKP MKYK Üyesi avukat Mücahit Birinci’ye yönelik açıklamaları gündeme damga vurdu.

Devamını Oku
16.08.2025
Türk öğrenciler yasal olmayan yollarla düzenlenmiş belgelerle fakültelere girdi: Sahte pasaport skandalı

Kasım 2024’te CİMER’e ulaşan ihbara göre yüzlerce Türk öğrenci sahte yabancı pasaportlarla üniversitelere özellikle de tıp ve hukuk fakültelerine kayıt yaptırdı.

Devamını Oku
11.08.2025
Diploma skandalında yeni perde

Türkiye, bir haftadır sahte diploma, sahte ehliyet ve sahte belgelerin ortaya çıkmasıyla sarsılıyor.

Devamını Oku
09.08.2025
Sahte diploma sistemi

Bu köşeyi takip eden okurlarım hatırlarlarsa sahte diplomalar, sertifikalar ve ehliyet çeteleri ile ilgili onlarca yazı yazdım. En son 28.09.2024 tarihinde Yıldız Teknik Üniversitesi’nde gerçekleşen diploma skandalını yazmıştım.

Devamını Oku
05.08.2025
Neslim Güngen’i hatırlar mısınız

Dilan Polat’ı malum sektöre sokmasıyla bilinen fenomen Neslim Güngen’i hatırlayanlar vardır.

Devamını Oku
02.08.2025
Ormanlar yanarken uçaklar satılıyor

“Orman yangınları mevsiminde” her yıl yüreğimiz yanarken gökyüzüne umutla baktığımız yangın söndürme uçaklarının akıbeti, ne yazık ki ticari ve hukuki bir çıkmaza saplanmış durumda.

Devamını Oku
29.07.2025
Ölüm serbest, sorumluluk yasak

Bu ülkede insanlar ölüyor. Her gün, her ay, her yıl. Ve ölümlerin çoğu kader değil, ihmal.

Devamını Oku
26.07.2025
‘Zabıt kâtibi’ soruşturmaları kapattı

Bir adliye düşünün...

Devamını Oku
22.07.2025