Murat Sabuncu

Başkanlık ve erken seçimin yolu açıldı

05 Mayıs 2016 Perşembe

“Sizler o sandıklara sadece eski Türkiye’nin partilerini değil, eski Türkiye’nin zihniyetini, kaosu, şiddeti, terörü, istikrarsızlığı gömdünüz. Her iki vatandaştan birinin oyunu alarak 81 ilin, 7 bölgenin, 780 bin kilometrekarenin tamamında oylarını artırarak AK Parti’ye tek başına işbaşına dediniz.”

Ahmet Davutoğlu, çok değil 6 ay önce AKP Genel Merkezi’nin balkonundan, 1 Kasım’daki yüzde 49.5’lik oyla kazandığı iktidarı bu sözlerle kutluyordu. Oysa 7 Haziran sonrasında başlayan, kasım seçimlerinden sonra giderek büyüyen “kaos ve ülkedeki şiddet”, Davutoğlu’nun mahcup bir şekilde de olsa “başkanlığa direnmesi”, AKP içinde Erdoğan katkılı “istikrarsızlık” yarattı, sonunda Davutoğlu’nu götürdü. Peki partideki istikrarsızlığın, ülkedeki kaosun yaratıcısı, mimarı tek başına Davutoğlu muydu? Çözüm masasına “tekmeyi o vurmamıştı” ancak Türkiye’yi de içine çeken Suriye bataklığına girişte önemli rolü vardı. “Akan kan da durmuyordu...” Erdoğan’ın her zamanki gibi “faturayı keseceği” bir isme ihtiyacı ortaya çıktı... Ergenekon’u, Balyoz’u, Şike’yi tek başına “cemaat” yapmıştı... Suriye’deki yanlışın faturası da Davutoğlu’na bırakıldı. Yanına bir de “Doğu’daki çatışmaları bir türlü durduramama” bonusuyla beraber...

Bir diğer soru; partinin başında o değil de başka bir isim olsa sonuç farklı mı olacaktı? Aslında buna yanıt kişiye göre değişir. Erdoğan’a “tam biat etmeyen” herkesin sonu aynı olurdu...

Ve en can alıcı nokta; yönetimdeki tüm başarısızlığına rağmen eğer Davutoğlu, Erdoğan’ın “başkanlık hayalini zorlaştırıcı değil kolaylaştırıcı bir figür olsaydı” yine de yollanır mıydı?

Son soruya net bir yanıt verelim: Elbette hayır. Davutoğlu hayli cılız da kalsa zaman zaman yaptığı çıkışlarla özellikle “Türk tipi başkanlık” arzusunun önünde bir engeldi. Seçimden hemen sonra “birinci önceliğimiz başkanlık değil” açıklamasını yapmıştı. Genel başkanlığa atanmış ama kendi ekibini kuramamış, Erdoğan’ın oluşturduğu isimlerle adeta çevrelenmişti.

Dünü bırakalım yarına bakalım. Şimdi ne yaşanacak? Öncelikle partinin başına; “Erdoğan’ın dediğini kayıtsız şartsız uygulayacak” bir isim atanacak. Burada 3 isim öne çıkıyor. Damat Berat Albayrak, Binali Yıldırım ve Bekir Bozdağ. Oğlunun kumar masasındaki fotoğrafı yayınlanana kadar en şanslı isim Yıldırım iken şimdi ibre Bozdağ’dan yana dönmüş durumda. 17-25 Aralık sürecinden beri Bozdağ’ın “bağlılığı” defalarca test edildi. Zaten ondan ya da genel başkan olacak isimden istenen de çok basit: Erdoğan’ı başkan yap. Her dediğini tartışmasız uygula.

 

Erken seçim olasılığı

Ve bir diğer nokta. AKP’nin başkanlığı tek başına getirecek gücü yok. Başka partilerin desteğine muhtaç. Ya başka partilerin durumu? MHP Bahçeli ile muhalifler arasında yaşanan çekişme yüzünden zor günler geçiriyor. HDP özellikle Batı’da oy kaybetmiş durumda.CHP ise klasik oy oranında çakılmış vaziyette. Yani, yeni genel başkan seçiminin ardından AKP ülkeyi hızla bir erken seçime götürebilir.

Erdoğan uzun süredir altyapısını hazırladığı, dün son noktayı koyduğu hamlesiyle “kendi partisine darbe yapmış bir isim olarak da” anılacak. Ülke; partiden rejime kadar “tek adam”ın kontrolünde sürüklenmeye devam edecek. Ne kadar daha? Göreceğiz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları