Erken seçim olmaz... Baskın seçim olur!
Mustafa Balbay
Son Köşe Yazıları

Erken seçim olmaz... Baskın seçim olur!

23.04.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Siyaset sıkıştığında, iktidarlar köklü bir karar arifesine geldiğinde, ciddi bir kriz ortaya çıktığında başlıca çıkış yolu erken seçimdir. Pek çok Avrupa ülkesinde değil birkaç yılda bir, yerine göre yılda üç seçimin yapıldığı zamanlar olur.

Mümtazer Türköne’nin öne attığı portatif, çoktan seçmeli senaryolarla birlikte normal süresi 2028’de dolacak olan cumhurbaşkanı seçimi ve genel seçimlerin hayli öne alınması yeniden tartışma konusu oldu.

Mademki herkes okuma yapıyor, bizim okumamıza göre erken seçim olmaz, baskın seçim olur. Bir sabah saat 11.00 sıralarında Erdoğan-Bahçeli’nin saat 16.00’da buluşacağı duyurulur. 45 dakikalık görüşme sonrasında kısa bir açıklama yapılır:

“Halkımızın artan seçim taleplerine cevap vermek elzem olmuştur. 90 gün sonraki ilk pazar günü sandık şart olmuştur.”

O gün ne gün gelir?

Belki bir yıl, belki bir yıldan da yakın!

***

Genel tabloya baktığımızda Erdoğan ve Bahçeli Ekim 2024’te seçim ortamını hazırlamak için düğmeye bastı. Süreç hangi aşamada Cumhur İttifakı’nın en yüksek oyu alacağı anı gösterirse o gün baskın var.

22 Ekim 2024’te Bahçeli, Öcalan’ın Meclis’e gelmesini, DEM Parti grubunda konuşmasını önerdi. Sadece dört cümle kurmasına izin verdi:

“Silahlar gömülecek, örgüt lağv edilecek!”

Bu girişime DEM Parti anında olumlu yanıt verdi, sürecin bu kısmı başladı.

Bundan bir hafta sonra İstanbul düğmesine basıldı. 30 Ekim’de Esenyurt’un CHP’li Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’e operasyon düzenlendi, tutuklandı.

Kasım ayı CHP’nin Esenyurt operasyonuna tepkisi, MHP’nin Öcalan’da ısrarı ile geçti.

Birbirinden çok farklı duran bu iki sürecin ortak yorumlanabilecek noktası şuydu:

CHP’nin İstanbul’da kamuoyuna da yüksek sesle duyurduğu kent uzlaşısı “terör faaliyeti”, MHP’nin Öcalan’a umut hakkını da içeren önermeleri “terörsüzlük faaliyeti”.

Bir başka ortak nokta da DEM Parti’nin Cumhur İttifakı’na en azından yakın durmasının sağlanması, muhalefetten koparılması.

Prof. Özer’in tutuklanmasının Ekrem İmamoğlu’na uzanacağı aşikârdı. İmamoğlu da iktidarın devlet gücünü kullanarak yapacağı operasyona karşılık milletin gücünü yanına alma süreci başlattı.

Cumhur 2025 baharına girerken İmamoğlu’nun “hapiste unutulduğu”, CHP’nin iç kavgalarda boğulduğu, DEM Parti’nin yönünü AKP-MHP’ye döndüğü bir siyasal iklim hayal etti.

***

Gerçekler böyle seyretmedi.

Bundan sonrası nasıl gelişir?

Erdoğan, gerebildiği kadar gerer. DEM Parti’yle atılacak adımda siyasi rant ne kadar oluşur, ona bakar. Terörsüz Türkiye olmadı, bakarsınız terörle mücadele eden Türkiye daha seçimseldir!

Bahçeli, bütün gövdesini, siyasal birikimini koyduğu DEM Partili sürecin sonuç vermeme olasılığına karşı, onurlu bir manevra arayışına girer.

DEM Parti’nin tabanına anlatabileceği bir manevra gerekli. Cılız dillendirilen yeni anayasa istemlerinin ete kemiğe büründürülmesi zor.

Dış etkenleri dışarıda tuttuk.

İşte bütün bu çok bilinenli denklemlerin ortasında CHP yükseliyor.

Yüzde 25’lik cam tavan zemin olmuş görünüyor.

CHP’ye kayyum, kurultay iptal tartışmaları Aziz Nesinlik hale gelmiş görünüyor.

Yozgatlı Abdullah’a, Konyalı Muhammet, Mersinli Hamdi, Vanlı Kinyas, Rizeli Temel eklenecek gibi görünüyor.

İmamoğlu hapiste ama cesaretin zirvesinde görünüyor.

CHP, erken seçimi zorlamak için yeni ve etkili yöntemleri olgunlaştırmış görünüyor.

Bu iklim sürdürülebilirse iktidara yol görünüyor.