İşkence serbest... Bağırmak yasak!

06 Ocak 2022 Perşembe

Türkiye, AKP döneminden önce de çok krizler yaşadı. İnsanlar bir günde ceplerindeki paranın eridiğini, dövize endeksli borçlarının Türk Lirası karşılığının olağanüstü arttığını gördü... Bunların tümünde iktidarlar yaşanan krizi halktan saklamadılar. Gerçeği olabildiğince paylaşıp alınmakta olan önlemleri açıkladılar. 

Toplum da bu yeni durum karşısında ilk şaşkınlığın ardından önünü nasıl göreceğini hesaplamaya çalıştı...

Bugün önceki krizlerden çok daha katmerlisini yaşıyoruz. İktidar bunu büyük bir yenilik, pembe tablolarla dolu bir hamle olarak anlatıyor. Halkın buna inanmasını istiyor. İnanmayanı da teröristlikle, darbecilikle suçluyor! 

Bunun böyle gitmeyeceği kesin...

Nasıl gideceğine toplum karar verecek!

***

Şahsım ve Bitkisel’in 20 Aralık sonrası açıklamaları, yılbaşı sabahı yapılan sıralı zamlardan sonra biçim ve içerik değiştirdi.

Durumun özeti şu:

Halkı sokağa davet ediyorlar!

Neden?

Ortamı germekten, geçinme işkencesine dayanamayan insanların sokakta tepki vermesini sağlayıp “İşte bunlar yüzünden durum düzelmiyor”, “Bunlar ülke düşmanı” demekten başka yolları kalmamış görünüyor.

O zaman güvenlik “sorunu” gündeme gelecek. Her şeyin önüne can güvenliği geçecek. Halka denecek ki:

“Yaşadığınıza dua edin...”

İktidarın bir siyasal krizi çözme yöntemi şöyle:

Daha büyük kriz çıkarmak. Böylece mevcut krizi unutturmak!

Şimdi benzerini ekonomik krizde deniyor. Ekonomi biliminin bütün kurallarına ters adımlar atıp “Dur bakalım ne olacak” diye bekliyor. İstediği olmayınca daha akıldışı bir adımla devam ediyor. Eğer dünyaya açık bir ekonomi politikası izlediğinizi söylüyorsanız, sıralamada ilk 10’a gireceğinizi iddia ediyorsanız, genel kurallara da uymanız gerekli. Bunun tersi şuna benzer:

Futbolda Avrupa şampiyonu olmak için maça çıkıyorsunuz ama “Ben ofsayt tanımam, mizacıma ters” diyorsunuz. Ofsayttan attığınız gol sayılmayınca “Alçaklar, Avrupa’nın en güzel golünü attık, saymıyorlar, biz onlara saydırmasını biliriz” diyorsunuz!

Yukarıdaki örnek, Şahsım’ın ekonomi bilgisinden daha mantıklı!

Yönetiminde eski Anayasa Mahkemesi üyelerinin de bulunduğu kamu bankaları günde 400-600 milyon doları piyasaya sürerek “köpüğü” almaya çalışıyor! Bunu da yapmasalar doların nerede duracağı belli değil...

***

Şahsımın milleti sokağa davet edip çıkacaklara “15 Temmuz”lu anımsatma yapması, 2022’nin nasıl devam edeceğine dair işaretler veriyor!

Güvenlik güçleri içinde “iktidar gücünün” MHP ağırlıklı olduğu dikkate alınırsa Bahçeli’nin sözlerini de Erdoğan’ınkinin yanına koyup öyle okumak gerekir.

Kılıçdaroğlu, “Diktatörlüğü sandıkta devirip dünya demokrasi tarihine geçeceğiz” diyor. Bu, demokrasi adına çok kutsal bir sorumluluk. AKP medyası ve yorumcuları, 20 Aralık sonrasında AKP oylarının arttığını söyleyip psikolojik bir üstünlük oluşturmaya çalışıyor ama bize gelen bilgiler böyle değil. 

Kılıçdaroğlu’nun böylesi bir krizden sonra iktidarı sandıkla değiştirme hedefinin toplumsal zemini var. Bunun gerçekleşmesi için Kılıçdaroğlu ve tüm muhalefetin krize yönelik toplumsal tepkiyi de iyi yönetmesi gerekiyor. 

Millet burnundan solurken “sakin olun” demek çok zor. Tepkiyi sokağa dökmek de milleti iktidarın cellatlığına teslim etmek olur.

İkisi arasındaki yol, bıkmadan usanmadan halkın nasıl soyulduğunu anlatıp milletten yetki istemek!

AKP millete ekonomik işkence yaparken “Canı yanıp bağıranı mahvederim” diyor.

Millet burnundan soluyup köpürürken Şahsım, “Dövizin köpüğünü aldık” diyor.

Oysa gerçek şu ki hepimiz soyulduk!

Gerçek bu kadar açık ve güçlü iken hiçbir sahte söylem etkili olamaz!

Muhalefetten gerçeğin gücüyle milletin gücünü birleştirmesini bekliyoruz!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları