Bir katliamın ötesi: Madımak - Yüksel Işık
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Bir katliamın ötesi: Madımak - Yüksel Işık

02.07.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

1993’e kadar “Madımak” denince aklımıza yemeği de yapılan bir bitki gelirdi; türküsü de olan o bitkinin adını taşıyan bir de otel vardı Sivas’ta. Orada konaklayacaklardı, Pir Sultan Abdal etkinliklerine katılmak için Sivas’a giden aydın ve sanatçılarımız. Yaktılar o oteli; hem de içi insan doluyken…

O gün, bugündür, “Madımak” denince aklımıza katliam geliyor. Toplumun kalbine saplanmış sayısız cam kırığının yol açtığı bu derin sızıyı anlatacak henüz başka kavram olmadığı için katliam diyoruz. Koskoca bir oteli yakıp, karşısına geçip seyretmek insana ait bir duygu olmasa gerek. O otelde yakılanların arasında bulunan Metin Altıok, şu dizeleri yazarken kim bilir nasıl bir gelecek tasavvurunda bulunmuştu?

“İnsan dediğin saçaktaki

Güvercinin farkında olacak

Ve bir çiçek açacak kendince.”

Yaktılar onu. Tıpkı gündüzleri insanların derdine derman olmak için doktorluk yapan, arta kalan zamanlarda sözcükleri sonsuz anlamlarla şöyle güzelleştiren şair Behçet Aysan’ı yaktıkları gibi:

“bütün derinlikler sığ/ sözcüklerin hepsi iğreti/ değişen bir şey yok hiç / ölüm hariç. / aynı gökyüzü aynı keder.”

Yakılan, yalnızca tepeden tırnağa insanlık değil; Fuzuli’nin, “güzel insanların yurdu” olarak tanımladığı bu coğrafyanın geleceğiydi aynı zamanda.

Muhlis Akarsu’nun, “sen insanoğlusun kör olamazsın” dediği halde, kör; Nesimi Çimen’in, “her ne desem sözüm yara/ yar olmayan habersizdir” dediği kadar sağırdılar. Hasret Gültekin’in “Sevgi kuşun kanadında” sözünü duymamak; Edibe Sulari’nin, “ne olursa dini dili/ insanlar dünyanın gülü” şeklindeki sevgisini işitmemek için ateşe verdiler Madımak’ı.

İnsanı anlamaları için gecesini gündüzüne katan Asım Bezirci, yaşamı karikatürize ederek anlatan Asaf Koçak ve memleketin derdini dert eden Uğur Kaynar ile tanışmak varken yaktılar onları. Aralarında, gençliğini henüz adımlayan 12 yaşındaki Koray, adıyla müsemma 15 yaşındaki Menekşe ve sonsuzlukla iş 16 yaşındaki Asuman da yakıldı onlarla birlikte.

Yaktılar ve Madımak’ta yükselen ateş, bütün Türkiye’yi ve özellikle de 33 canın ocağına düşmüştü; o ocaklar kül oldu.

Neden? Çünkü tarih, geleceğin aynasıdır. Tarihi, tozlu sayfalar arasında unutturan aymazlığın hüküm sürdüğü her coğrafya, acılara gark olur.

Ne olmuştu Sivas’ta? Yüzyılın başında Anadolu ihtilalinin rotası çizilmişti Sivas’ta. Denilmişti ki “manda ve himaye kabul edilemez; esas olan, milli iradeyi egemen kılmaktır, bunun için Meclisi Mebusan’ın derhal toplanması zorunludur”.

Nâzım Hikmet, o günleri şöyle dizeleştirmişti: “Ve böylece, bin dereden su getirdi İstanbul’dan gelen zevat / Sivas, mandayı kabul etmedi fakat”

HEDEF CUMHURİYET DEĞERLERİ

Tarihin yaptığını, tozlu sayfalar arasında bırakıp ilerlerseniz, geleceğe tutulan aynanızı yitirmiş olursunuz. Geleceği örgütlemez, günü kurtarmak ile yetinirseniz, “manda ve himayeciler”, ansızın çıkarlar karşınıza…

Öyle oldu; 1993’ün 2 Temmuzu’nda, ellerinde ateşlerle sardıkları otelin önünde, hançerelerini yırtarcasına, “burada kuruldu, burada yıkılacak” sloganıyla laikliği ve yurttaşların eşitliğini ilke edinmiş Cumhuriyeti hedef almışlardı.

Cumhuriyetin değerlerini temsil eden simgesel isimleri ateşe verenler, o ateşi körükleyenler, öfkeden gözleri dönmüş piyonların küresel bir planı uygulamak için harekete geçmişlerdi. Cumhuriyetin yüzyıllık tarihinde benzer acıları yaşadığımız onlarca toplumsal travmanın oluşmasına da piyonlar yol aracılık etmişlerdi.

Kışkırtıldıkları tartışma götürmez ve tarihsel tecrübelerden biliyoruz ki yaşananlar, “Şeriat isteriz” diyen iki sakallının kendiliğinden eylemi olmanın ötesinde bir derinliğe sahiptir. 2 Temmuz’da Madımak’ta, üç gün sonra Başbağlar’da planlanan katliamlar, kardeşliği dinamitlemek, Türkiye’yi “küresel güçlerin av sahası” haline getirmek için atılan adımların ilk işaretleridir.

33 canımızın “ateşte semaha durması”, yüreğimize batan cam kırıklarının yol açtığı bir feryada dönüşmüştür ama artık feryattan fazlasına ihtiyacımız olduğu günlerden geçiyoruz.

Farkındayım; hâlâ, “Hafik’ten bu yana Banaz’dan öte/Kızılırmak boylarında bir şehir”de bir ateş yanıyor; o ateşin sönmesi, herkesin kendi inancını, hiçbir baskıya maruz kalmadan yaşamasıyla düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki bütün engellerin ortadan kaldırıldığı özgürlükçü, laik ve demokratik bir Türkiye’nin inşa edilmesiyle mümkün olacak.

Şairin şu dizeleri de bu düşün izini sürüyor:

“Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim...“

Madımak’ta yananların canları da, bu hasretin giderilmesine bağlı.

YÜKSEL IŞIK

YAZAR

İlgili Konular: #Madımak Oteli

Yazarın Son Yazıları

Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025
Efsanevi bir dönemin sonu - Doç. Dr. Hüner Tuncer

10 Kasım 1938 tarihi, tarihte hiç kuşkusuz bir dönüm noktasıdır! Bu tarihle birlikte Türkiye’de efsanevî bir dönem sona ermiştir. Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren gözlerini her gün yeni bir masala, gerçekleşmesi olanaksız gibi görünen yeni bir düşe açan Türk ulusu, bundan böyle hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağının ayırdına varmaya başlayacaktır.

Devamını Oku
11.11.2025