Göllerimizin sahibi var mı? - Dursun Yıldız
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Göllerimizin sahibi var mı? - Dursun Yıldız

15.08.2024 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

Mevcut su kaynaklarımız, sulak alanlarımız ve göllerimiz, sıklığı ve şiddeti gittikçe artan kuraklık, verimsiz su kullanımı ve havza ölçeğinde entegre su yönetimine geçememiş olmamız nedeniyle yok oluyor. Suyun nehir havzası ölçeğinde bütünleşik (entegre) yönetimine tam geçebilmiş değiliz. Bu nedenle suyu ve biyoçeşitliliği koruma konusundaki çabalarımız proje ölçekli, süreksiz ve yetersiz kalıyor.

Doğal çevrenin sınırlarını çok zorlayarak popülist politikalarla bazı bölgelerde doğal denge bozuldu. Sulak alanlarımız ve göllerimiz bundan çok etkilendi. Doğal sulak alanlar çevresel dengeyi sağlamak için yaşamsal önem taşıyor. Sulak alan kayıpları, doğal yaşamı tehdit ediyor ve ekosistem dengesinin bozulmasına neden oluyor. 

Ereğli ve Hotamış sazlıkları, Akşehir, Seyfe, Tersakan ve Eşmekaya gölleri yok oldu. Eber, Burdur, Kulu, Bolluk, Tuz Gölü, yine Türkiye’nin en büyük tatlı su gölleri olan Beyşehir ve Eğirdir göllerini ise hemen önlem almadığımız takdirde kaybetmek üzereyiz. 

PLAN HAZIR AMA EYLEM YOK!

Su Yönetimi Genel Müdürlüğü 2017 yılında “Göller ve Sulak Alanlar Eylem Planı 2017-2023”ü hazırladı. Bu eylem planında tüm nehir havzalarımızda bulunan doğal göller ve sulak alanların durumu ayrıntılı bir biçimde ele alındı. Planda yapılması gerekenler: 

  • Doğal göllerin envanterlerinin çıkarılması, 
  • Batimetrilerinin belirlenmesi, 
  • Su bütçesinin tespit edilmesi, 
  • Baskı ve etki bileşenlerinin ve kirletici parametreler için özümleme kapasitesinin belirlenmesi, izlenmesi ve su kalitesinin belirlenmesi
  • Doğal göllerin su kalitesinin ve miktarının iyileştirilmesi, olarak yer alıyor.

Bu eylem planının iş programında; doğal göllerin envanterlerinin çıkartılması, su bütçelerinin belirlenmesi, su kalitesi ve durumlarının izlenmesi için Doğal Hayatı Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü ve DSİ Genel Müdürlüğü sorumlu ve ilgili kuruluş olarak belirtilmiş. Bu hizmetlerin bazıları sözü edilen kuruluşlar tarafından rutin işler şeklinde hatta yinelenmiş olarak yapılıyor. Ama ne yazık ki bir havza yönetim planı kapsamında ve koordinasyon içinde değil. 

Eylem planının iş programında yer alan en önemli konu “Doğal Göllerin Su Kalitesinin ve Miktarının İyileştirilmesi” olup bu konuda sorumlu olan kuruluşlar Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Tarım ve Orman Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olarak belirtilmiş. Planda Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, il özel idareleri, büyükşehir belediyeleri ve belediyeler de ilgili kuruluşlar olarak yer alıyor.

Eylem planında göller ve sulak alanlar üzerindeki baskılar genellikle evsel atıksu deşarjları, tarımsal faaliyetlerden kaynaklan kirleticiler, tarımsal ve içmesuyu amaçlı su çekimi şeklinde belirtilmiş.

HEM KİRLENİYOR HEM KURUYOR

Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, “Sulak Alan Envanteri ve Yönetim Planı Hazırlama projesini” daha önce tamamlamış, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü Göl ve Sulak Alanlar Eylem Planı’nı da 2017’de yayımlamıştır. Planda 2023 yılına kadar önlem alacak sorumlu ve ilgili kuruluşlar da açıkça belirtilmiştir. 

Eylem planında ayrıca bütün eylemlerin doğal göllerin su kütlesi ve havza sınırı esas alınarak yaşama geçirileceği de vurgulanmıştır. Bir diğer deyişle göllerin havza yönetimi ile korunacağı belirtilmiştir. 

Ülkemizdeki doğal göller ve sulak alanlarındaki su miktarındaki azalmalardan, biyolojik çeşitliliklerin tehdit altında olmasından ve su kalitesindeki bozulmalardan çeşitli kesimlerce sürekli söz edilmektedir. Ancak bunların sebepleri ve çözümün havza ölçeğinde entegre su yönetimi ile olan doğrudan ilişkisi daha çok öne çıkmalıdır.

Çünkü gölleri koruma eylem planında da görüldüğü gibi alınacak önlemler konusunda birçok kurum ve bakanlık sorumludur. Fakat göl havza yönetiminin hangi kuruluş tarafından ve nasıl bir koordinasyon içinde yapılacağı belirsizdir. Çünkü ülkemizde nehir ve göl havzası yönetimi konusunda havza ölçeğinde etkin bir kurumsal yapı oluşturma planı var ama kendisi maalesef yoktur. Buradan ortaya çıkan sonuç, nehir ve göllerimizin kurtulması için bir siyasi irade ile kurumsal yapı ve yasal eksikliklerimizin hızla tamamlanması gerektiğidir.

Özet olarak göllerimiz koruyucu ve rehabilite edici güçlü bir kurumsal yapı tarafından ivedilikle sahiplenilmelidir. Bu da ancak nehir havzası ölçeğindeki etkin ve güçlü bir kurumsal yapı kapsamında olabilir. 

Yazarın Son Yazıları

Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025