Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kutuplaşan dünyada Türkiye’nin yeri - KADİR SERKAN SELÇUK
Cumhuriyetin kuruluşu, Osmanlı Devleti’nin gerileme döneminde başlayan modernleşme hareketlerinin son aşamasıydı. Buna göre kurulan devletin ve toplumun rotası belirlenmiş, kimilerince çağdaş uygarlık kimilerince Batılılaşma olarak isimlendirilen yola girilmişti. Cumhuriyetin kurulmasının ardından yapılan devrimler bu yolda atılan adımlar olarak tarihe geçti.
Bu hareketlerin karşısında olanların önemli bir bölümü, gericiliklerinin paravanı olarak Doğu’nun görkemini ve üstünlüğünü öne sürdüler. Bir başka deyişle, Doğu övgüsü maskesi altında ortaçağa duyulan özlem dile getirilmekteydi. Bu, Osmanlı’nın en büyük ve korkulan devlet olduğu günlere dönüş isteğiydi. Oysa Batı teknik ilerlemelerle birlikte Aydınlanma çağına ulaşmış, eski devirlere dönüş imkânsızlaşmıştı.
Gerici zihniyet, bu gerçeği hep görmezden geldi ve bu anlayış yukarıda da belirtildiği gibi “Biz Doğuluyuz” sözüyle günümüze kadar sürdürüldü. Böylece Aydınlanma çağının karşısına ortaçağ çıkarılıyor ve çağdaş uygarlık hedefinin toplumumuza uymadığı savunuluyordu.
ÇAĞDAŞ UYGARLIK
Batı’nın küçümseyici ve ötekileştiren tavrı, bu görüşü desteklemek adına en çok dile getirilen savunmalardan biriydi. Gerçekten de Batı, insanlık adına yarattığı kazanımların yanı sıra kapitalizme geçiş sürecinde ve sonrasında emperyalist döneme girmiş, yoksul ülkeleri bir sömürü alanı olarak görmüştü ve iki büyük dünya savaşı yaşanmıştı.
Ancak Cumhuriyetin kurucu kadrosunun hedefi; Batı’nın bu yönünden ziyade Fransız Devrimi ile insanlığa kazandırılan laiklik, demokrasi, insan hakları gibi kavramları topluma benimsetmek ve çağdaşlığı yakalamaktı. Aynı kadroların “Batılılaşma” yerine “çağdaş uygarlık” kavramını kullanmalarının nedeni de buydu.
Bugün dünya iki ayrı kampa bölünmüş durumdadır. Yakın zamanda çıkabileceği hesaplanan üçüncü dünya savaşının cepheleri, en kaba ayrımla ABD öncülüğündeki Batı ile Çin öncülüğündeki Doğu olacak gibi görünmektedir. Yani bir tarafta emperyalist diğer tarafta ise antidemokratik ve dünya egemenliğini ABD’ye bırakmak istemeyen güçler birbirleriyle çarpışacak, önceki savaşlarda olduğu gibi olan yine insanlığa olacaktır.
Türkiye işte bu iki cephenin tam merkezindedir. İki tarafın birinden yana alınacak bir tavır ülkeyi adeta bir ön cephe durumuna sokmasının yanında, Türkiye’yi muhtemel savaşın en güvenliksiz bölgesi haline getirebilir.
Bu şartlar, taşıdığı risklerin yanı sıra Türkiye’ye değerlendirebileceği fırsatlar da sunmaktadır. İki tarafa da eşit mesafede duran, barışı, insan haklarını, demokrasiyi ve insanlığın geleceğini savunan bir Türkiye, bu duruşuyla savaş istemeyen ve bunun doğuracağı sonuçların farkında olan güçlere öncülük edebilir. Böylelikle Doğu ile Batı arasında sıkışmaktansa barışçıl yeni bir geleceğin önünü açabilir. Ancak mevcut iktidarın bu fırsatı değerlendirebilecek kadar açık görüşlü ve cesur davranabileceği ise kuşkuludur.
KADİR SERKAN SELÇUK
YAZAR
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- ‘Toprak bütünlüğü’ masalı ve Suriye: İmkânsız bir ülke