Normaldeki Anormallik - Prof. Dr. Coşkun TECİMER
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Normaldeki Anormallik - Prof. Dr. Coşkun TECİMER

11.07.2021 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

p fakültesindeyken psikiyatri hocamızın söylediklerini dün gibi anımsıyorum: Normal ile nevroz arasındaki fark, düşünce ya da davranışın günlük hayatınızı engelleyip engellememesiyle anlaşılır. Düşünce ve davranış hayatınızı etkiliyor, işinizi yapmanıza engel oluyorsa nevroz, yaşantınızı bozmuyorsa normal demektir.” Hatta bunun için bir de örnek vermişti: Kutu koleksiyonu yapan bir insanı ele alalım. Bu kişi koleksiyonculuğu hayatının merkezine alıyor, bunu takıntılı biçimde yapıyor, günlük işlerini aksatıyorsa bu nevrozdur. Ama bu işi hobi olarak yapıyor, yaşantısını olumsuz etkilemeden sürdürüyorsa bu normal bir davranıştır.”

Normal ile anormal sınırının bu denli muğlak çizilmesi o gün beni tatmin etmemişti. Psikiyatri gibi bir bilim dalının anormal davranışı normalden böylesine belirsiz bir biçimde ayırt etmesi bende hayal kırıklığı yaratmıştı. Ayırıcı tanının objektif kriterleri olmalıydı. Yalnızca bir işi niceliksel olarak fazla yapmak bir kişiye anormal demek için yeterli olabilir miydi?

Sonra yıllar geçti. Gençlik döneminin naifliğinde çok anlam veremediğim bu ayrım yıllar sonra normal dediğimiz insanların düşünce ve davranış desenini göp öğrendikçe bana çok da anlamsız gelmemeye başladı. İnsanı tanıdıkça daha az hayret etmeye, daha az şaşırmaya başladım. Bize insanoğlunun akılcı bir yaratık olduğu söylenip durmuştu. Ya da biz öyle algılamıştık. Gençliğimde bu düşünceye ne kadar coşku ve heyecanla sarıldığımızı anımsarım. Oysa bizim sağduyu olarak kabul ettiğimiz birçok değerde çarpıklıklar olduğu halde anormal olduğunu söylediğimiz düşüncelerde de akılcılığın şahikası vardı.

‘HIRSIZLAR MAĞARASI DENEYİ’

İnsana ait normal diye kabul ettiğimiz anormallikler saymakla bitmez. Belki bunlara bir gün döneriz ama şu günlerde benim en çok dikkatimi çeken aidiyet duygusuyla dışarıyı şeytanlaştırma, normal diye bilinen insanların sırf farklı gruptan diye başka insanlara karşı düşmanlık beslemesi.

Muzaffer Şerifrk asıllı Amerikalı bir sosyal psikologdur. Sosyal psikolojinin kurucu öncüleri arasındadır. ABD’de yaşadığı yıllarda insan grupları arasındaki ilişkiler üzerine yaptığı bir deney Hırsızlar Mağarası Deneyi” olarak bilinir. Bu deneyde daha önceden tanışık olmayan normal çocuklar rastgele iki gruba ayrılır. Birbirlerinden uzakta iki ayrı kampa yerleştirilir. Birinci haftanın sonunda iki grubun birbiriyle temas etmesi sağlanır. Spor yarışmaları gibi birçok etkinlik düzenlenir.

Gelin görün ki ikinci haftanın sonunda gruplar arasında düşmanlık oluşmuştur. Aralarında küfürleşmeler ve karşılıklı saldırılar olur. Ortak yemekler, birlikte film izlemeler bile bu düşmanlığı durdurmaz. Gruplar her fırsatta birbirlerine saldırmayı sürdürürler. Ancak uzun çabalar ve üst düzey hedefler sonrası aralarındaki düşmanlık ve çatışma azalma yoluna girer. (A. Kayaoğlu-Ç. Kırel, Sosyal Psikoloji-II, Anadolu Üniversitesi Yayınları, 2019.) Bu deney, tek suçu farklı gruplara ait olmak olan insanların birbirlerinden nefret etmelerinin tipik bir örneğidir.

İrrasyonel insan davranışlarına ait en iyi tanımlanmış örneklerden biri kalıp yargılardır. Kalıp yargılar, önyargıların oluşmasına neden olan dışımızdaki bir sosyal grup hakkında oluşturduğumuz bilgi ve inanç sistemleridir. Dünyayla kolayca baş edebilmek için basit düşünce şemaları oluşturur, dünyayı biz ve onlar olarak ikiye böleriz. Bu sosyal psikolojide çok iyi bilinen bir sosyal kategorizasyon şeklidir.

Öyle ki kendi çevremize ait benzerlikleri ön plana çıkarırken diğer gruplarla olan farklılıklarımızı abartırız. (A. Kayaoğlu-Ç. Kırel, Sosyal Psikoloji-II.) Örneğin Almanya’da yaşayan bir Sivaslı bir Malatyalıyı Türkiye’dekine göre kendine daha yakın sayar. Belki de ülkesinde hemşericilik nedeniyle dışlayacağı bir insanı orada rahatlıkla benimseyebilir. Biz insanlar dış grup üyelerinin kendi grubumuzdaki bireylere kıyasla birbirlerine daha fazla benzediğine ilişkin algısal bir yanılgı içindeyizdir. Bu nedenle de dışımızdaki grubu topyekûn dışlama eğilimine gireriz. 

İzlediğim bir filmde köylü bir anne oğluna Töremize aykırı davranamazsın, sen bizim örfümüzü, âdetimizi devam ettirmelisin” diye çıkışıyordu, elbette törenin akılcı olup olmadığını sorgulamaksızın. Bu, yalnızca kırsal yöre insanının değil, kimi zaman eğitimli diye bildiğimiz kişilerin de davranış modeli olabiliyor. Köyde örf, âdet, kentte alışkanlık ve kalıplaşmış düşünce biçimi olup çıkıyor.

Örneğin entelektüel olarak bildiğimiz yazarların bile futbolda bazen fanatizme varan takım tutmalarını nasıl açıklayabiliriz? Bu insanların toplumsal ve ekonomik konularda adalet isteyen akılcı görüşlerini hararetle savunmalarını anlıyorum da aynı kişilerin benzer duyguları tuttukları futbol takımı üzerinden göstermelerini anlamakta güçlük çekiyorum. Adalet isterken hissedilen öfkenin futbol takımını savunurken gösterilmesi hiç de akılcı görünmüyor.

RASYONEL ANLAMI VAR MI?

İnsanlardaki gruplaşma ve aidiyet duygusunun birçok durumda rasyonel bir anlamı yok gibi geliyor bana. Herhalde homo sapiens”in insanlaşma sürecinde düşmanlarından korunmak için bir arada olmanın yararından dolayı bugüne kadar getirmiş olduğu genetik kalıntılar bunlar.

Sağduyulu, normal bildiğimiz insanların anormal davranışlarıyla hemen her alanda karşılaşıyoruz. Bu durumda normal, anormalle karışıyor, sınırlar bulanıklaşıyor. Bunların çoğu zaman ayırdında bile olamıyoruz. Normal kabul ettiklerimizdeki anormalliği görebilmek için bakış açımızı değiştirmeye ihtiyacımız var. 

PROF. DR. COŞKUN TECİMER

Yazarın Son Yazıları

Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025